HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Dr. Halef Yılmaz, İran ile işgal rejimi arasındaki savaşın sonucunda işgal rejiminin hiçbir askeri başarıyı gerçekleştiremediğini; buna karşılık İran'ın birçok kazanım elde ettiğini vurguladı.

Yılmaz, sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, bugün erken saatlerde ateşkese varılan İran ile işgal rejimi arasındaki savaşın sonuçlarını değerlendirdi.

"Hal-i pür melalimize ağlayalım mı, gülelim mi, birileri gibi küçümseyelim mi yoksa çare mi bulalım?" ifadesini kullanan Yılmaz, işgal rejiminin askeri gücüyle dünyaya tahakküm ettiğini söyledi.

İşgalin, dünyada haydut bir düzen kurduğunu belirten Yılmaz, aleyhlerine yönelik hiç bir karar ve yaptırıma uymadıkları BM, UCM gibi kuruluşları da  Müslümanlara karşı bir "sopa gibi kullandığını" ifade etti.

Halef, bunun yanında Müslümanların ise zayıflık ve acizliklerini görmelerine rağmen buna çözüm üretmek yerine aralarında didiştiklerini söyledi.

6 Gün Savaşı'nı (Haziran 1967) hatırlatan Yılmaz, "6 günde 6 Arap devletini yenilgiye uğratıp hizaya getiren israil, 1967'de yine bir Haziran ayında saldırmıştı. 6 günde 20 binden fazla Müslüman şehit olmuş; Suriye, Mısır ve Ürdün'ün askeri güçleri tamamıyla israile boyun eğmiş ve Kudüs dahil, Gazze, Sina ve Golan tepelerini israil işgal etmiş, 6 günde işgal 4 kat büyümüştü." dedi.

"O gün ile bugün arasında fark var mı?" diye soran Yılmaz, işgalin yine bir Haziran ayında bu kez İran'a saldırdığını ve bu saldırıların 12 gün sürdüğünü aktardı.

İşgalci rejimin 3 hedefi

Yılmaz, İran'a yönelik saldırılarda işgalin 3 hedefinin olduğunu belirterek, bunları şöyle sıraladı:

1-İran'ın nükleer programı sonlandırılacak ve saldırılarla sıfır zenginleştirme dayatılacak ve ortadan kaldırılacaktı.

2-Balistik füze geliştirme programı sonlandırılacak ve imha edilecekti.

3-İlk suikast ve saldırılarda İslami yönetime son verilerek Şah düzeni kurulacak bu da yetmeyecek ülkenin bölünmesi de sağlanacaktı."

Savaşın sonuçları

Savaşın sonuçlarını değerlendiren Yılmaz, şöyle devam etti:

"İran nükleer kapasitesini korudu; bazı ufak tefek maddi zararlar gözüküyor.

Balistik füzelerden denenmeyenler de dahil hepsi denenmiş oldu.

Mevcut balistik potansiyelin israili yerle bir edecek kapasitede olduğu anlaşılmış oldu.

Bunlar dışında daha ileri düzeyde silahların olup olmadığı da her zaman siyonistlerin içerisinde bir ukde olarak kalacak.

Muhalifler dahil halk, İran yönetiminin etrafında kenetlenmiş oldu. Siyonistlerle işbirliği içerisinde olan hainlerin ise kursaklarında kaldı.

12 günün sonunda israil 6 gün savaşında elde ettiği başarıların yüzde birini de elde etmedi.

israil tarihinde ilk defa ciddi bir yıkımla karşılaştı.

Bölge ülkelerinin çoğunluğu, israilin hakkından gelinebileceği konusunda bir kanaate vardı.

İran'ın nükleer kapasitesinin, bölgedeki diğer tüm ülkelerin de nükleer elde etme girişimlerine sebep olacağı korkusu siyonistleri sardı.

İran tek başına bunu yapabiliyorsa Müslümanlar, birleşirse israile karşı nasıl büyük bir güç olacaklarını görmüş oldular.

Gazze'deki soykırımı durdurmanın başka bir yolu olmadığını da herkes görmüş oldu."

İslam ülkelerine düşen görev

Bundan sonra yapılması gerekenleri sıralayan HÜDA PAR Başkan Vekili Dr. Halef Yılmaz, "İslam ülkeleri, birbirlerine karşı Amerika'nın gölgesine ve gücüne ihtiyaç duymaktan vazgeçmeleri gerektiğini anlamalıdır. Birbirlerine karşı Amerika'yı veya Rusya'yı yardıma çağırmaktan vazgeçmelidirler. Aramızdaki ihtilafları Müslümanların kanını dökerek değil birbirimizle savaşarak şiddet uygulayarak değil, hak ve adaleti gözeterek; Kur'an'ın ve sünnetin gösterdiği şekilde çözme iradesini ortaya koymalıdırlar. Dışarıdan özellikle de siyonistlerden gelen saldırılara karşı tek bilek tek yürek beraber hareket etmelidirler." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, "İslam ülkeleri, kendi aralarında siyonistlerin herhangi birimize saldırırsa hepimize saldırmış olacağı ve hep beraber karşılık vereceğimiz konusunda ciddi bir anlaşma geliştirmelidirler. İran sünni İslam alemine karşı güven oluşturacak adımlar atmalı, geçmişte yaşananlara geri dönülmesi mümkün değilse de bunları telafi edecek girişimleri ciddi şekilde önüne koymalıdır. Türkiye dönem başkanlığını da değerlendirerek hamasi söylemleri bir tarafa bırakıp ciddi somut adımlar atmalı. İran, Irak, Suriye ve buna katılmak isteyen ülkeler acilen aralarında saldırmazlık anlaşması ile beraber güç birliğine gitmelidirler.  Türkiye ve İran'ın başını çekeceği D-8 hemen hayata geçirilmeli ve İslam alemi bir güç olarak hareket etmelidir. BM ve diğer Uluslararası kuruluşların bir anlam ifade etmediğini, sadece bizi oyalayıp aleyhimizde kullanılan birer 'S (siyonizm) Aygıtına" dönüştüğünü kabul edip buna çözüm ve tedbir geliştirmek gerekiyor."

"İlk defa İran, güç dengesini oluşturmayı başardı"

Bu savaştaki en büyük kaybın Gazze'ye yönelik saldırganlığı durduramamak olduğunu ifade eden Yılmaz, "Tabii bu durumu tek başına İran'ın boynuna koymak hem haksızlık hem mevcut durumun devamını peşin kabul etmektir. Mesele sadece israil değil onların da dediği gibi 'israil düşerse bütün batı düşer.'  İlk defa İran güç dengesini oluşturmayı  siyonist saldırganlığa ciddi bir cevap vermeyi başardı. G-7 ve başta İngiltere tüm batı tek ağızdan tehditler savurup her yönden baskıya başladılar." dedi.

"İran'ın çıkarması gerekenler"

"Buradan herkesin hatalarını, eksiklerini çıkarması lazım. Ancak en çok İran'ın çıkarması gerekenler var." diyen Yılmaz, şunları ekledi:

"İçeride çok fazla hain var. Her tarafa sızmışlar. Tahran'da drone üretim tesisi kuracak kadar işi büyütmüşler.

Hava savunma çok çok zayıf ve yılların birikimleri iki haftada büyük zarar gördü.

Sünni alemdeki imajı ile ilgili problemler de olduğu gibi devam ediyor.

Yani İran da oturup  eksiklerini çıkarıp kapasitesini bir daha gözden geçirmeli yapması gerekenleri hesap etmeli İslam Alemi ile diyalog şeklini çok ciddi şekilde masaya yatırmalıdır.

Bunun yanında dünyadan tecrit edilmemek için İslam Alemi'nin kendi arasındaki birçok problemi meseleyi çözmesi ile ilgili adımlar atması gerekiyor.

Daha önemlisi Pakistan, Türkiye, Afganistan, hatta Suriye ile ilişkiler konusunu düzenleyip İslam aleminin birliği konusunda da üzerine düşenleri yapması gerekir.

Herhalde ilk yediği darbe içerdeki sızma ve İsrail'den gelen tekliflere balıklama atlayanların tehlikesini de görmüştür."

İslam alemine de seslenen Yılmaz, "Bu iş işgal edilmiş Filistin topraklarına karadan girmeden ve büyük bedeller ödemeden bitmeyecek. Müslümanların bunu planlaması gerekir. Ürdün'den, Suriye'den, Lübnan'dan, Mısır'dan bir şekilde karadan giriş yolları oluşturmak gerekir.  Bunu inşa etmek için de herkese düşen görevler var. Hem diplomasi hem finans hem birlik hem güven hem de irade ve bedel gerekiyor." diye belirtti.

"İslam Alemi'nin birlik beraberlik oluşturmasını hayal ediyoruz, bunun gerçekleşmesi için de elimizden geleni yapacağız"

HÜDA PAR'ın eski Genel Başkanı merhum Mehmet Yavuz, "Bize çok hayalperestsiniz diyorlar. Evet bir hayalimiz var. İslam Alemi'nin birlik beraberlik oluşturmasını ve 'Kelime-i Tevhid' getirenlerin artık birbirine çelme takmaktan kurtulmasını hayal ediyoruz." sözlerini hatırlatan Yılmaz, paylaşımının sonunda, "Evet, biz bu hayali kurmaktan vazgeçmeyecek ve gerçekleşmesi için de elimizden geleni yapacağız inşallah. Bu olmaz diyenlere de şunu söylüyoruz: İnanmadığınız bir şey için çalışmazsınız. Ancak bu, uğrunda çalışılması gereken Kur'anî kutsal bir amaç ve hayaldir." ifadelerine yer verdi. (İLKHA)