Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 3 Mart 1924 yılında hilafetin kaldırılması ve beraberinde İslami müesseselerin yerine çağdaş, laik modeller getirilmesini ümmete vurulan darbeler olarak niteleyen İTTİHAD Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, Müslümanların uyandıklarını ve oyuna gelmeyeceğini söyledi.
Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 3 Mart 1924 yılında hilafetin kaldırılması ve beraberinde İslami müesseselerin yerine çağdaş, laik modeller getirilmesini ümmete vurulan darbeler olarak niteleyerek artık Müslümanların uyandıklarını ve oyuna gelmeyeceğini belirtti.
3 Mart hadiselerinin Cumhuriyet döneminin Müslümanlara karşı yaşattığı en karanlık günlerden olduğunu söyleyen Şenlik, o dönemde süper güç olan İngilizlerin Müslümanların birliğini dağıtmak için bir takım projeler ortaya attığına dikkat çekti.
Şenlik Hoca daha sonra, "Bu projenin uygulanabilmesi için başta hilafetin kaldırılması ve Kuran harfinin kaldırılması olarak bu iki maddeyi başa koyuyorlar ve sıralıyorlar. İngilizlerin verdiği talimat ile Türkiye'de Mustafa Kemal'in öncülüğünde başta bu maddeler tedrici olarak uygulandı." İfadelerine yer verdi.
"Mesele Saltanat değil, İslam hilafetini kaldırmaktı"
Şenlik devamla, "600 seneden beri hüküm süren Osmanlı Devleti eliyle İslam Hilafeti sürüp geliyordu. Amaç saltanatı kaldırmak değildi. Hilafeti kaldırmaktı. Mustafa Kemal, meclisi toplayıp aldığı kararla meclisi lağvetti. O zamanın halifesi Sultan Vahdettin'i sürgün ettirdi. 1924 yılında da hilafeti kaldırdı. Eksik de olsa, kusurlu da olsa; İslam ümmetinin bir bağı, bir birlikteliği vardı.
"Hilafetin kaldırılması ümmete vurulan en büyük darbedir"
Hilafetin tespih tanelerinin imamesinin koparılması misali ümmetten koparıldığına dikkat çeken Şenlik, Müslümanların, bu yüzden darmadağın olduklarını belirtti.
Bölük pörçük haline getirilen İslam ümmetinin devletlere, emirliklere ve krallıklara döndüğüne dikkat çeken Şenlik, Osmanlı hilafetinin yıkılması ve devletin dağılmasından sonra İslam ümmetinin de dağılmaya başladığını söyledi.
Harf devrimine değinen Şenlik, Half İnkılabı ile beraber alimin bir gecede cahilin seviyesine düştüğünü ve cahilin ise alim'in mertebesine yükseldiğini belirtti.
"Ümmet büyük darbeler yedi"
Şenlik şöyle devam etti: "İslam'ın şiarlarına ve müesseselerine yapılan darbelere baktığımızda hep 3 Mart'ta tekabül ettiğini görüyoruz. Harf inkılâbının değişmesi buna örnektir.İngilizlerin o dönemde aldığı bütün kararların cumhuriyet döneminde yürürlüğe girdiğini görüyoruz. Harf İnkılâbıyla beraber, ezanın Türkçeleştirilmesi, İslam'ın orijinlerini ortadan kaldırmak için yapılan girişimlerdir."
Tevhidi Tedrisat kanunuyla beraber medrese, tekke, zaviye gibi İslami kurumların kaldırılarak eğitim sisteminde laikliği ve öğrenim birliğini esas alan sistemlerin getirildiğini belirten Şenlik,
Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığının kurulduğunu ifade etti.
"Hilafet bütün Müslümanların ortak değeridir"
O dönemdeki emperyalist devletlerin İslam âleminin belini kırmak üzere getirilen bir takım düzenlemeleri Mustafa Kemal ve arkadaşlarının eliyle yürürlüğe koyduklarını söyleyen Şenlik, "Hala da Müslümanlar, bir başıboşluk içindedirler. İslam devletleri kuruldu. Devlet aslında İslam'ın bütünlüğünü temsil etmez. İslam'ın bütünlüğünü temsil eden imamet vardır. Hilafet vardır. Hilafet bütün Müslümanların ortak değeridir. Bugün Müslümanlara düşen en büyük görev, bütün yeryüzü Müslümanlarının söz birliği yapmalarıdır. Mademki, bütün Müslümanlar bir ümmettir. Bu ümmetin bir başı olması gerekiyor. Ümmet, başıboş olamaz. Her devletin kendi milli sınırları milli tarihi, milli bayrağı, milli ordusu, olması ümmeti böldü; aralarına sınırlar koydular. Bu sınırları emperyalist devletler koydu. Müslümanları birbirinden kopardılar." ifadelerini kullandı.
"Eğer Müslümanlar, beraber bir kuvvet olmak üzere birleşirlerse yücelirler"
Avrupa birliğinin aslında Hıristiyan birliği olduğunu da sözlerine ekleyen Şenlik, Müslümanların kendi birliğini kurmaları gerektiğine değindi. Müslümanların birlik fikrini bırakıp Hıristiyan birliğine girmek için yarışmasının yanlış olduğunu vurgulayan Şenlik, "Eğer Müslümanlar, beraber bir kuvvet olmak üzere birleşirlerse yücelirler." diye konuştu.
Müslümanlar arasına emperyalist devletler tarafından konulan sınırlar olduğunu söyleyen Şenlik Hoca, bu sınırların ister istemez Müslümanları güçsüz olmaya mecbur ettiğini belirterek Müslümanların kendi öz vatanı olan Haremeyn-i Şerife gitmek için bile vize ve pasaport almak zorunda kaldığına dikkat çekti.
"Müslümanlar uyanmış ve bu oyunu bozacaktır"
Müslümanların, birbirinden kopuk oldukları için başı olmayan bir gövde misali etkisiz bir hale geldiklerini söyleyen Şenlik son olarak, "Allah, Müslüman'lara birlik ve beraberlik şuurunu versin. Ümmet bilincinin oluşabilmesi için bütün Müslüman'ların el birliği ederek sesini duyurması gerekiyor. Emperyalistlerin oyunlarına karşı ciddi bir hareket düzenleyerek, onlara bir ders vermeleri gerekir. Ne yazık ki, Müslümanlar birbiriyle uğraşıyor. İnşallah, Müslümanlar uyanmış ve bu oyunu bozacaktır." İfadelerini kaydetti. (M. Sıddık Bilge – İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, okul yönetiminin hakkı olmayan bir şeyi talep etmekle suç işlediğini, ayrıca öğrenciyi rencide edip velisini ise psikolojik baskı altına aldığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, "Söz konusu nüfus sayımında etnik kökene dair veri toplanmamış olsa da yoğun nüfus hareketliliği Iraklı Türkmen ve Arap kesimleri haklı olarak endişeye sevk etmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her ne kadar günümüzde enerji arzında bir kriz yaşanmıyorsa da, enerji arz güvenliğinin temini noktasında her zaman hazırlıklı olmak önemlidir." dedi.
İçişleri Bakanlığı, Tunceli ve Ovacık (Tunceli) Belediye Başkanlarının PKK ile bağlantılı suçlardan ceza almaları ve soruşturmaları devam etmesi nedeniyle bu belediyelere ilgili vali ve kaymakamların kayyum olarak atandığını duyurdu.