Danıştay'ın "Öğrenci Andı" kararına ilişkin toplumun farklı kesimlerinden tepki gelmeye devam ederken, söz konusu uygulamanın toplumu ayrıştıracak bir uygulama olduğu üzerinde duruluyor.
8 Ekim 2013'te kaldırılan Öğrenci Andının tekrardan gündeme gelmesinin olumsuz neticeler doğuracağını ve ülke içerisinde ırkçı söylemlerin toplumun huzur ve refahını bozacağına dair toplumun farklı kesimlerinde ciddi endişeler var.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Adıyaman'ın yerel bir haber sitesinin yazarlarından Bilal Karadağ ve Ferhat Özbadem, uygulamanın tekrar hayata geçmesi durumunda ileride daha kötü sonuçlara zemin hazırlayacağını belirttiler.Karadağ ve Özbadem, dolardaki düşüşe rağmen zamlarda bir değişikliğinin yaşanmamasını da değerlendirdi.
Uygulamanın hayata geçirilmek istenmesi karşısında susulmaması gerektiğinin altını çizen Bilal Karadağ, "2013 yılında 'Öğrenci Andı'nın kaldırılmasına yönelik çalışma yapıldığından ve kaldırıldığından bugüne 5 yıl geçti. Çok uzun bir zaman geçmemiş. 5 yıl öncesinde bu karar alındığında STK temsilcileri, siyasi oluşumların genel başkanları, liderler, toplum farklı kesimleri ve kanaat önderlerinden çok olumlu bir hava gelmişti. Herkes bir bir açıklama yapmıştı ve demokrasi havarileri kesmişlerdi ve bu uygulamayı yerinde bulmuşlardı. 'Toplumu ayrıştırma boyu uygulama doğru değildi.' dediler. Peki, şimdi ne oldu da 5 yıl gibi kısa bir zaman zarfında bütün herkes sus pus olmuş." dedi.
"Türkiye'de sadece Türkler yok"
Anadolu coğrafyasında yaşayan insanların sadece Türklerden oluşmadığını, onların da Türkiye'yi oluşturan toplumlardan bir toplum olduğunu dile getiren Karadağ, ırk üstünlüğünün söz konusu olmasının diğer etnik yapıdaki Vatandaşların da duygularını harekete geçirebileceğine ve bunun tehlikeli bir durum olduğuna vurgu yaptı.
Karadağ, "Türkiye'de onlarca ırka mensup insanlar vardır. Siz sadece bir kavme veya mezhebe ait insanları öne çıkardığınız zaman diğer insanlar ne diyecek? Onlar da şunu diyecek, biz de bu toplumun asil evlatlarıyız. Bizler de askerlik yapıyoruz, bizler de vergi veriyoruz. Bizler de bu ülke için gerekirse seve seve canımızı vereceğiz. Ama siz tutup bir dayatma da bulunup varlığım falanca ırkın varlığına armağan ve hediye olsun derseniz böyle bir şey yok. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok. Bu jakobazmin vermiş olduğu bir durumdur. Bu toplumu ayrıştıran bir durumdur. Şimdi siz bu duruma bugün ses çıkarmaz iseniz bunu STK'lar toplumun farklı kesimleri için söylüyorum. O gün ses çıkarıp, bugün ses çıkarmayanlar için korkarım ki bunun peşinden yarın öbür gün zaten sağlam bir zemine oturtulmamış olan bir başörtü sorunu var. O sorun tekrardan gündeme gelecek ve daha da ötesi belki de Türkçe ezan yeniden okutulacak. Cumhuriyetin ilk yıllarında olmuştur belki de Kur'an-ı Kerim yine yasaklanacak. Toplumu ayrıştıran bu karardan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Farklı etnik yapıların yaşamış olduğu ülkemizde hiçbir zaman yapılacak, uygulanacak bir uygulama değildir." İfadelerini kullandı.
Dolardaki düşüşün zamlarda da etkili olması gerektiğini ifade eden Karadağ, İslam’da fırsatçılığın olmadığını Müslümanların fırsatçılık gibi bir gayri ahlaki durumların içerisine girmemesi gerektiğini dile getirdi.
Fakir halkın daha da ezilmemesi için yapılan zamların geri çekilmesi gerektiğini ifade eden Karadağ, "Bilindiği üzere bundan 1,5-2 ay önce, adına kimi ekonomi savaş dedi kimileri ABD'nin dolar üzerinden Türkiye ile savaştığını ifade etti ve dolar 7 lirayı geçti. Bu durumda ister istemez dolara endeksli olan ürünler zor durumda kalınca fiyatını yükselttiler. Oysa bugün görüyoruz ki dolar 5,5 liraya düşmüş. Buna rağmen yükselen ürünler hâlâ yerinde sayıyor. Bu ürünlerin fiyatı düşmedi. Bu fırsatçılıktır. Bu fırsatçılığın önüne geçmek gerekiyor." şeklinde konuştu.
Karadağ, "Devleti bir tarafa bırakalım. Her şeyden önce Müslüman bir toplumuz. Müslüman bir toplumda fırsatçılık diye bir şey olamaz; İslam'da fırsatçılık yoktur. Yani bu havadan para kazanmak, köşeyi dönmek demektir. Dolar düştüyse bugün ürünlerin de düşmesi lazım. Aksi takdirde toplumun alt tabakasındaki insanların durumu gerçekten iyi olmaz ve toplumun heder olmasına sebebiyet verir." diye konuştu.
"Müslüman halkın çocuklarına zorla ırkçı söylemler söyletilemez"
Müslüman bir coğrafyada tekrardan gündeme gelen ve ırkçı ifadeler ile döşeli "Öğrenci Andı" uygulamasının yeniden getirilmesi için harcanan çabanın kabul edilemez olduğunu dile getiren Ferhat Özbadem ise, şunları söyledi:
"Öğrenci Andı ile ilgili Danıştay'ın 8'inci Dairesinin almış olduğu karar, yeni Türkiye iddiasına karşı jakoben Kemalist anlayışın yapmış olduğu bir akraksiyon olarak görüyorum. 1930'lu yılların şartlarında hazırlanmış olan ırkçı ulusalcı, bunun ile birlikte tamamen Kemalist bir söylem olan 'Öğrenci Andı'nın Anadolu sathında bu söylemi kabul edemeyecek inanca sahip olan bütün Müslüman kesimin çocuklarına zorla Danıştay kararı ile okutulmaya çalışılması aslında alınan kararların yeni Türkiye'nin inşa ve imarının mümkün olmadığını ortaya koymuştur."
"Bu tarz uygulamaların tamamen kalkması içi yeni Anayasa şart"
"Müslüman halkın inanç ve değerleri ile örtüşmeyen bu tür uygulamaların her fırsatta Müslüman halkın önüne sürülmemesinin yegâne yolu Müslüman halkın inanç ve değerleri ile barışık yeni bir anayasadır." diyen Özbadem, "Yeni anayasanın çok ivedi bir şekilde hazırlanması gerektiğini, bu yapılmadığı takdirde konjonktürel olarak süreç şartlarını değiştirdiğini, Anadolu insanlarının kendi öz kaynaklarına yönelik kazanımlarını kaybedebilecektir. Kemalist ideolojiye sahip insanların yazıp çizdiklerine, söylediklerine baktığımız zaman bunu sadece Öğrenci Andı ile kalmayacağı, eski Türkiye özlemi taşıyan insanların, ırkçı, milliyetçi bunun ile birlikte baskıya dâhili yönetim modelinin argümanlarını tekrar topluma dağıtacaklarını göstermektedir." diye konuştu.
"Bu karar diğer bazı uygulamaların geri gelmesi için emsal olabilir"
Alınan kararın iptal edilmemesi durumunda ileride yasal bir zemine oturmamış olan başörtü meselesinin de yeniden gündeme gelmesinin mümkün olabileceğini ifade eden Özbadem, "İktidarın güç kaybetmesi veya değişmesi sürecinde jakoben Kemalistler, eski Türkiye'nin başörtüsü yasağı ile beraber kamusal alanda inanç özgürlüğü, fikir özgürlüğü noktasında tekrar aynı günlere hatta daha da beterini yapabileceklerini en güzel delil olacaktır bu karar. Bu noktada olması gereken şey yargı kararlarıyla değil, yeni bir anayasa ile ve bu anayasada da inanç ve fikir özgürlüğünün koruma altına alınması ve bunun ivedi bir şekilde yapılması gerekir. Anadolu'da hala kendisini bu ülkenin sahibi zanneden bir kısım Kemalist, jakoben kesimler mevcut, bunları görüyoruz. Bugün Danıştay'ın almış olduğu karar bir anlamda yeni Türkiye iddiasına, dindar nesil yetiştirilmesi iddiasında olan iktidara karşı bir duruştur, bir tavırdır." şeklinde konuştu.
Zamların orta ve az gelirli insanları daha çok etkilediğini dile getiren Ferhat Özbadem, "Doların yükselmesi ile beraber yapılan zamların, doların düşmesi ile beraber devam etmesi aslında bu topluma özellikle orta ve dar gelirli olan kesime vurulmuş büyük bir darbedir." ifadelerini kullandı.
Dolardaki sert yükselişin vatandaşların sermayelerinin erimesine neden olduğunu dile getiren Özbadem, "Doların yükselmesi ile beraber insanların yüzde 30'u diyebileceğimiz bir oranda sermayeleri eridi. Doların düşmesi ile beraber bu zamlar özellikle elektrik, doğalgaz gibi büyük kalemlerin zamları geri almaması aslında bu zamları yapan kişilerin fırsatçı olduğunu, art niyetli olduğunu bu ekonomik krizin daha büyümesini istediğini gösteren en büyük göstergedir." dedi.
Özbadem, yetkililerin bu zamlar karşısında önlem alması gerektiğini sözlerine ekledi.(Cemil Özdaş -İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile resmî ziyaret için Türkiye'de bulunan Kuveyt Emiri Mişal el Ahmed el Cabir el Sabah'ın huzurunda iki ülke arasında 6 anlaşma imzalandı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, birçok kez genel KDV oranında artış olmayacağının vurgulandığını ancak indirim, istisna ve muafiyetlerin gözden geçirileceğini, etkin olmayanların kaldırılacağını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, "Refah’a yapılacak bir harekat sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı etkileyecektir. İsrail’in işgal ettiği Refah sınır kapısının Gazze kısmından derhal çekilmesi şarttır." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Kuveyt Emiri Mişal el Ahmed el Cabir el Sabah’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.