Coğrafi işaretli tiftiği ilmek ilmek dokuyarak sanatta dönüştürüyorlar
Siirt Olgunlaşma Enstitüsü, kente özgü coğrafi işaretli tiftik dokumasını geleneksel el sanatlarıyla birleştirerek Kur’an-ı Kerim kılıfları üretiyor. Tamamı saf tiftikten ve el tezgâhlarında hazırlanan kılıflar, kültürel mirası yaşatırken, maneviyatla estetiği aynı üründe buluşturuyor.
Siirt’in asırlardır süregelen el sanatları geleneği, Siirt Olgunlaşma Enstitüsü’nün yürüttüğü çalışmalarla yeniden hayat buluyor. Bölgeyle özdeşleşen ve kuşaktan kuşağa aktarılan tiftik dokumacılığı, bu kez Kur’an-ı Kerim kılıflarında kullanılarak anlamlı ve manevi bir forma dönüştürüldü.
Tamamı el emeğiyle hazırlanan Kur’an-ı Kerim kılıfları, saf tiftikten üretiliyor. Geleneksel dokuma teknikleriyle hazırlanan ürünler, ince el işçiliğiyle süslenerek doğallık, estetik ve maneviyatı bir araya getiriyor.
Tiftik taşla eğriliyor, el tezgâhlarında hayat buluyor
Üretim sürecinin tüm aşamalarının geleneksel yöntemlerle gerçekleştirildiğini vurgulayan Siirt Olgunlaşma Enstitüsü Müdiresi Elif Bobuş, “Şu anda enstitümüzün coğrafi işaretli Siirt tiftik battaniyesinin dokunduğu atölyedeyiz. Bu atölyede tiftiğin taşla eğirilerek ip haline getirilmesinden, nihai ürüne dönüşmesine kadar tüm süreci gerçekleştiriyoruz. Öncelikle tiftiği taşla eğirerek ip elde ediyoruz. Eğirilen ipler çile haline getiriliyor ve ardından ustalarımıza teslim ediliyor. Tamamen nakış makinesi kullanılmadan, yalnızca el tezgâhlarında üretim yapılıyor.” dedi.
Atölyede yalnızca battaniye değil, birçok farklı ürünün üretildiğini belirten Bobuş, “Tiftik battaniyenin yanı sıra seccade, el tezgâhlarında dokunan Kur’an-ı Kerim kılıfı, kırlent, koltuk şalı, yatak şalı, yolluk ve post gibi ürünler de üretiyoruz. Amacımız, doğal ürünleri yeniden günlük hayatın bir parçası haline getirmek. En fazla dikkat ettiğimiz husus, tiftiğin saf olması ve üretimin tamamen el tezgâhlarında gerçekleştirilmesidir. Ürettiğimiz tüm ürünlerin orijinal olması bizler için son derece kıymetli.” ifadelerini kullandı.
“Dokuma meşakkatlidir ama değeri çok büyüktür”
Yaklaşık 40 yıldır mesleğini sürdüren Siirt tiftik battaniyesi ustası Fahrettin Evin, tiftik dokumanın zahmetli ama kıymetli bir süreç olduğuna dikkat çekerek üretim aşamalarını şu sözlerle anlattı:
“Tiftiği ham olarak alıyoruz. Önce sallaşma makinesinden geçiriyor, ardından büküm işlemine gönderiyoruz. Büküm tamamlandıktan sonra yıkanarak temizleniyor ve dokunmak üzere atölyemize getiriliyor. Bir namazlığın tamamlanması bir-iki gün sürebiliyor. Diğer tasarımlar ise desenine ve nakışına göre bir hafta, hatta bir ayı bulabiliyor. Dokuma işi oldukça meşakkatlidir.”
“Yok olmaya yüz tutan bir sanat yeniden canlandırıldı”
Yaklaşık 30 yıldır tiftik dokumacılığı yapan ve son iki yıldır Siirt Olgunlaşma Enstitüsü’nde görev alan Mehmet Çakay, “Mesleğimiz yok olmaya yüz tutmuş bir sanattı. Bu noktada olgunlaşma enstitülerinin bize çok büyük katkı sağladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Namazlık ve battaniyenin yanı sıra tablolar ve Anadolu motifleriyle daha fazla çeşit ürün ortaya koyma imkânı bulduk. Bu meslek neredeyse bitme noktasına gelmişken yeniden canlandırıldı. İnşallah yok olmayacak ve gelecek nesillere aktarılacak.” dedi.
Saf tiftikten üretilen ürünlerin sağlık ve dayanıklılık açısından da önemli olduğunu belirten Çakay,
“Bu battaniyeler hem bedenen sağlıklıdır hem de örtünme amaçlı rahatlıkla kullanılabilir. Normal plastik ve naylon battaniyelere göre çok daha kalitelidir. Kullandıkça güzelleşir ve son derece uzun ömürlüdür. Hâlâ 50-60 yıllık battaniyelerim var; kullanılmış olmalarına rağmen hâlâ sağlam ve kullanılıyor.” ifadelerini kullandı.
Mesleğe 16 yaşında başladığını dile getiren Çakay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Baba mesleği değil; çocukken ustalarımın yanında öğrendim. Severek yapmasaydım bu kadar yıl sürdürmem mümkün olmazdı. Bizim işimiz sabır ister. Ama ortaya çıkan ürünleri gördüğümüzde tüm yorgunluğumuzu unutarak keyifle izliyoruz.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Doğma büyüme Bursalı olan 62 yaşındaki Mesut Özkeser, 31 yıl önce ziyaret ettiği bir serginin ardından eski Bursa fotoğraflarının izini sürmeye başladı. Kitaplar, dergiler ve dijital arşivlerden ulaştığı bu görüntülerdeki mekânları tek tek tespit eden Özkeser, geçmişle bugünü buluşturmak için aynı noktadan yeniden fotoğraf çekiyor.
“Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri”ne layık görülen isimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde Külliye’de kabul edildi.
Türkiye gastronomi dünyasının önemli organizasyonlarından biri olan 22'nci Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri, 17–20 Aralık tarihleri arasında Bahçelievler Kongre Merkezi’nde, Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED) organizasyonuyla gerçekleştiriliyor.