Dr. Yiğit Kaçar, şap hastalığının insanlara geçme olasılığının çok düşük olduğunu ancak hayvan bakıcıları ve veterinerlerin, hasta hayvanlara dokunmaları durumunda hafif grip benzeri semptomlar yaşayabileceğini ifade etti.
Türkiye genelinde hayvanlarda görülen şap hastalığı vakaları giderek artıyor. Şap hastalığı nedeniyle bazı illerde hayvan pazarları geçici olarak kapatıldı.
Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Hayvan Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Yiğit Kaçar, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, şap hastalığının özellikle sığır, koyun, keçi ve manda gibi çift tırnaklı hayvanları etkileyen bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirtti.
Kaçar, hastalığın insanlara geçme olasılığının çok düşük olduğunu, ancak hayvan bakıcıları ve veterinerlerin, hasta hayvanlara dokunmaları durumunda hafif grip benzeri semptomlar yaşayabileceğini ifade etti.
Şap hastalığı nedir?
Şap hastalığının, başta sığırlar olmak üzere koyun, keçi ve manda gibi çift tırnaklı hayvanları etkileyen çok bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirten Kaçar, "Çiftlik hayvanlarının dışında domuzlar da hastalığa karşı duyarlıdır. Hastalık, dünyanın pek çok ülkesinde zaman zaman çiftlik hayvanlarında ve domuzlarda salgınlar yapmaktadır. Ülkemizde de şap hastalığı, hem büyükbaş hayvanlarda hem de küçükbaş hayvanlarda çok sık görülen bulaşıcı hastalıklardan birisidir." şeklinde konuştu.
Dr. Yiğit Kaçar
Şap hastalığının belirtileri nelerdir?
Şap hastalığının belirtilerinin büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda bir takım farklılıklar gösterebileceğini vurgulayan Kaçar, "Sığırlarda, öncelikle ilk 1-2 gün süren 40-41 dereceyi bulan yüksek ateş ve ilişkili olarak iştahsızlık ve şiddetli depresyon meydana geliyor. Hastalık ilerledikçe, hayvanların ağız, dil, dudak ve diş etlerinde vezikül adı verilen su dolu kabarcıklar meydana geliyor. Bu kabarcıklar hayvanların ağızlarında, tırnak aralarında ve meme başlarında olabiliyor. Kabarcıklar, yaklaşık 24 saat sonra patlayarak yerlerinde ülser adı verilen ağrılı yaralara neden oluyor. Erozyon, hayvanlarda ağrıya yol açtığı için iştahsızlık, ağızdan bol salya akıntısı, topallama, sağımda güçlük ve meme enfeksiyonları görülebiliyor. Gebe hayvanlarda yüksek ateşe bağlı olarak yavru atmalar meydana gelebiliyor. Genç kuzu, oğlak ve buzağılarda hastalık, direk kalbi etkileyerek kalp krizi kaynaklı ani ölümler görülebiliyor. Koyun ve keçilerde ise topallama daha çok görülüyor." dedi.
Şap hastalığının insana zararı var mıdır?
Şap hastalığının, hayvandan insana geçebilen minör zoonoz olarak ifade edilen hastalıklardan olduğunu kaydeden Kaçar, "Geçse de hastalık oluşturma potansiyeli çok düşük olan hastalıklardandır. Şap hastalığında insan sağlığı açısından bir risk yoktur. Hayvanlara yakın teması olan hayvan bakıcıları, hayvan besleyicileri ve veteriner hekimler, hasta ve lezyonlu hayvanlara çıplak elle dokundukları zaman ellerinde aynı hayvanlardaki lezyonlara benzer şekillerde su dolu kabarcıklar olabilir. Bazı duyarlı insanlarda solunum sistemi bulguları, grip benzeri hafif ateş ve boğaz ağrısı gibi semptomlar olur. Bunlar korkulacak hastalık ve bulgular değildir. Genellikle bir hafta içerisinde kendini sınırlar. Ülkemizde şap hastalığı, sığır, koyun ve keçilerde çok sık görülen bir hastalıktır. Ancak ülkemizde insanlardan bir rapor henüz bildirilmemiştir. Yani, hayvanlarda çok sık görülmesine rağmen insanlarda hastalık çok nadir oluşabiliyor." diye belirtti.
Şap hastası bir hayvanın eti yenir mi?
Şap hastalıklı hayvanların eti ve sütlerinin insanlar tarafından tüketilmesinde büyük bir risk olmadığını söyleyen Kaçar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şap hastalığı, insanlara geçme potansiyeli düşük olan ve geçse de hastalık oluşma potansiyeli çok düşük olan bir hastalıktır. Özellikle pişirme sıcaklıkları, virüsü kolayca inaktif eder. Dolayısıyla bu tür et ve sütlerin tüketilmesi insan sağlığı açısından bir risk oluşturmamaktadır. Hasta hayvanların et ve sütlerinin farklı yerlere satılması, hastalığın daha geniş alanlara yayılmasına yol açabilir. Bu anlamda hasta hayvanların et ve sütleri satılmamalıdır. Bunun dışında insan sağlığı için bir risk bulunmamaktadır. Market raflarında satılan pastörize ve UHT süt ve süt ürünleri güvenle tüketilebilir." diye konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Umut Kervanı Hatay Dernek Başkanı Necip Öner, 6 Şubat depremlerinin en ağır yaşandığı bölgelerden biri olan Hatay'da afetin yaralarının hala tam olarak sarılmadığını belirterek, "Deprem sürecinden sonra çalışmalar yapılıyor ama şahsen yeterli görmüyoruz. Çalışmaların daha hızlı ilerlemesini istiyoruz." dedi.
Onlarca yıldır devam eden ve zaman zaman konusunda girişimlerde bulunulan ancak bir neticeye varılamayan Kürt meselesi ile ilgili konuşan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, "İslami kardeşlik temelinin tahrip edilerek ortaya çıkarılan bu sorunun yine ancak İslami temelde çözüm bulunabileceğine inanıyoruz." dedi.
Gazze'de elde edilen zafer ve Filistin halkının şehadet anlayışı üzerine konuşan Filistinli Dr. Teysir Süleyman, İkinci Dünya Savaşı'nda görülmemiş bir yıkımla soykırım gerçekleştiren işgal rejimine karşı 2 milyon kişinin kahramanca direndiğini, şehadeti de bir kazanç olarak gördüklerini söyledi.