Göç Çalışmaları Uzmanı Yardak: Göç eden insanlar dezavantajlı konumunda oluyorlar

ASBÜ Göç Çalışmaları ve Uygulamalı Sosyal Araştırmalar Uzmanı Ferit Yardak, göç eden insanların her zaman dezavantajlı konumda olduklarını söyledi.
Mültecilerin yaşadığı zorluklar, hayat şartları, beklentileri ve soğuk geçen kış mevsiminde ihtiyaçlarının neler olabileceğini dile getiren ASBÜ Göç Çalışmaları ve Uygulamalı Sosyal Araştırmalar Uzmanı Yardak, yaşanan göçmen sorunları ile ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Yaşanan mülteci sorununa değinen Yardak, “Türkiye'de yaşayan mültecilerin sorunlarına odaklanacak olursak, öncelikle göç kavramını biraz daha ele almamız gerekiyor. Göç öncesinde, Türkiye'ye göç edenlerin kendi ülkelerinde maruz kaldıkları baskı, şiddet, istismar sonrasında yaşadıkları bir takım travmalar var. Sonrasında Türkiye'ye esnasında karşılaştıkları sosyal, ekonomik ve psikolojik istismar durumları söz konusu. Türkiye'ye geldikten sonra da başta dil olmak üzere bir takım dezavantajlar ile karşılaşıyor. Dolayısıyla sadece Türkiye değil, dünyanın birçok yerinde göç eden insanlar birçok psikososyal strese ve ekonomik engellere karşı açık oluyorlar. Bir başka tabirle dezavantajlı konumunda oluyorlar.” dedi.
Açıklamasının devamında Yardak, şunları aktardı:
“Türkiye'de yaşayan göçmenler de özellikle ilk başlarda psikolojik ancak daha sonra sosyal ve ekonomik problemler yaşadıkları için Türkiye'nin çeşitli şehirlerine göç etmişlerdir. Çünkü ekonomik gerekçelerle, iş bulma kaygısıyla şehirlere yerleşiyorlar ve kırsalda çok fazla yaşamamayı tercih ediyorlar. Bunun paralelinde şehirde de bir yandan üretim merkezlerine yakın ancak aynı zamanda bir arada yaşayabilecekleri, kiraların düşük olduğu ve genellikle gecekondu diyebileceğimiz bölgelerine yerleşmişlerdir. Göçmenler genel olarak bir kısmı önemli, bir kısmı paylaşımlı evlerde yaşıyor. Bu paylaşımlı evlerde birden fazla aile yaşayabiliyor ya da genç erkekler aynı evi paylaşabiliyorlar. Ekonomik problemler yaşadıkları için, burada paylaşımlı evlerde yaşadıkları için ayrıca birçok sorun ortaya çıkmaktadır. Özellikle çocuk ve kadınlar bundan en fazla etkilenen kesimlerin başında gelmektedir. Ancak mülteciler bu hakları ve ihtiyaçlarını çok fazla karşılayamıyor diyebiliriz. Bu nedenle ekonomik problemlerle karşılaşıyorlar. Genellikle gecekondu bölgelerde ve özellikle kış aylarında ısınma problemi yaşıyorlar. Çünkü genellikle yaşadıkları evler doğalgazlı ya da elektrikli ısıtıcılar değil, genellikle kömür kullanarak ısınıyorlar ve bu anlamda temel yaşam yani konut anlamında diyebileceğimiz problemlerle karşı karşıya kalıyorlar.”
Türkiye'de yaşayan mültecilerin en başta gelen probleminin dil bilmeme olduğuna dikkat çeken Yardak, “Özellikle Türkçe öğrenmekte zorluk yaşayan ev kadınları ve orta yaş üstü kesimler, krizin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen sosyal hayata adapte olamıyor, dışlanmaya maruz kalıyor ve çocuklar da eğitimde bir takım problemlerle karşılaşıyor. Suriyeli çocuklar ya da Afgan çocuklar okula gittiklerinde eğitim görüyorlar ama hem kültürel farklılıklarından hem de ekonomik olarak dar gelirli gruplara mensup oldukları için kendi içlerinde de akran zorbalığı dediğimiz bir durumla karşı karşıya kalabilmektedir. Tabi dili çok iyi bilemediği için, Türkçeyi bilse dahi, aksanı olduğu için ya da mensup olduğu dil, ırk nedeniyle okulda birçok akran zorbalığına maruz kaldığını söyleyebiliriz. Yani göç öncesinde ve göç esnasında yaşanan problemler göç sonrasında Türkiye'de farklı alanlarda ortaya çıkıyor ve bunların aşılması için de zamana ihtiyaç olduğunu not etmemiz gerekir.” şeklinde belirtti. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Dünyada her yıl 1 milyar 300 milyon, Türkiye'de ise ortalama 26 milyon ton gıda israf ediliyor. Atılan her bir gıdanın üretiminde harcanan su da düşünüldüğünde, israfın boyutu katlanıyor. Gıda israfının yüzde 56'sı gelişmiş ülkeler tarafından gerçekleştiriliyor.
Pişmaniyenin üretim aşaması hakkında bilgi veren pişmaniye imalatçısı Salih Aydoğdu, ''Pişmaniyenin şekeri ve hamurunun belli bir ısı derecesi olduğunu daha sonra bunları harmanlayıp pişmaniye yaptıklarını söyledi.
HAKSİAD'ın 4. İşadamları Buluşması, Ankara Kızılcahamam’da Türkiye ve dünyanın dört bir tarafından gelen sektör temsilcileri bir araya geldi. Eş zamanlı 8 farklı salonda sektör toplantıları yapıldı.
İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı, mevcut anayasanın darbe döneminde hazırlanmış anayasa olduğuna dikkat çekerek Türkiye'de moral değer olarak sivillerin, toplumun tüm kesimlerinin görüşlerini kapsayan bir anayasanın olması gerektiğini belirtti.