Siyonist işgal rejimine başta gıda, silah ve patlayıcı taşıyan gemilerin Türkiye’deki limanlardan gitmesine izin verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Mavi Marmara Gazisi Eyüp Yaşar, Müslüman halkın yapılan ticaretten son derece rahatsız olduğunu dile getirdi.
Mavi Marmara Gazisi Eyüp Yaşar, Türkiye limanlarından siyonist işgal rejimiyle ticaret ve sevkiyatın devam etmesi ile ilgili İLKHA muhabirine açıklamada bulundu.
Yaşar, her ne kadar uluslararası anlaşmalar olsa bile, karşı tarafta yapılan bir soykırımın olduğuna vurgu yaparak bu nedenden dolayı yapılan anlaşmaların iptal edilmesi çağrısında bulundu.
İşgalci siyonistlere destek sağlayan şirketlerin kim olduğuna bakılmaksızın işletmecisini de şirketi de protesto edilmesi gerektiğini söyleyen Yaşar, yapılan ticareti protesto edenlerin tutuklanmasının veya gözaltına alınmasını kabul edilemez olduğunu ifade etti.
HÜDA PAR’ın, soykırım suçu işleyen Türkiye vatandaşlarının yargılanması hakkındaki kanun teklifine destek veren Yaşar, Türkiye vatandaşlığı kimliğini taşıyıp daGazzeli Müslümanların katledilmesini kabul etmediklerini belirtti.
“Özellikle mühimmat götüren gemilerin ülkemin limanlarından gitmesinden rahatsızım”
Yaşar, “Mavi Marmara katılımcısı olarak halkın içinden, halkın kendisinden biri olarak bu durumdan çok rahatsızım. Benim ülkemden; kadınlara, bebeklere, kutsal mekanlara, hastanelere, ambulanslara ve hatta ambulansın içindeki yaralılara bile ateş eden bu alçaklara özellikle mühimmat götüren gemilerin benim ülkemin limanlarından gitmesinden şahsen çok rahatsızım. Benimle beraber bütün arkadaşlarımız ve halkımız da bu durumdan çok rahatsız. siyonistlere çok net bir şekilde silah ve gıda taşıyan bir ZIM şirketi var ve bu şirket çok rahat bir şekilde limanlarımıza yanaşıp siyonistlere taşıma yapmaktadır. Bunun kısıtlanmasını veya engellenmesini istiyoruz. Aynı şekilde, kendisi de katil olan bir ülke İngiltere’nin çok ünlü bir şirketi var, BA. Bu şirket dünyanın her tarafına taşıma yapıyor ve maalesef bu şirket de bizim limanlarımıza yanaşıp siyonistlere silah taşıyor. Şu anda bunu hiç kimse inkar edemez.” dedi.
“Her ne kadar uluslararası anlaşmalar olsa bile karşı tarafta yapılan bir soykırım var”
siyonistlerle yapılan ticareti protesto edenlerin gözaltına alınmasını veya tutuklanmasını kabul etmediklerini ifade eden Yaşar şöyle devam etti:
“Azerbaycan'ın SOCAR şirketi Bakü-Ceyhan üzerinden gerekse diğer çok net bir şekilde siyonistlere malzeme tedarikinde bulunuyor. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz ve halkımız da kabul etmiyor. Cumhurbaşkanının bazı ticari kısıtlamaları getirmesini olumlu buluyoruz. Fakat bu tür ticaretlere de kısıtlama getirmesini istiyoruz. Her ne kadar uluslararası anlaşmalar olsa bile, karşı tarafta yapılan bir soykırım var. İnsanlar ve bebekler paramparça ediliyor. Orada bir soykırım gerçekleştiriliyor. Bu sebepten dolayı bu anlaşmaları rahat bir şekilde iptal edebilir. Buna karşılık dünyadaki hiçbir ülke ‘niye iptal ettin’ diyemez. Bunun bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. NV Katarin gemisi aynı şekilde ticaret yapan bir gemi ve birkaç üniversiteli genç, o gemiyi protesto etmek için orada toplandı. Protestoya giden gençler arasında Mavi Marmara'da bulunan veya diğer gençler vardı. Bu gençlerden bazıları çok kötü bir şekilde karşılanıp tutuklanıyor. Bu bizim normal hakkımız ve bizim bunu yapmamız gerekiyor. Biz hiçbir şekilde tutuklamaları ve gözaltıları kabul etmiyoruz. Çünkü biz zulmün karşısındayız. Bu kardeşlerimizi savunmak için her türlü eylem yapma hakkımız var ve yapmaya da devam edeceğiz. Daha önce Mavi Marmara katılımcısı olarak söylüyorum, halkın içindeyiz ve halkın bu konuda çok ciddi bir tepkisi var. Bu gemilerin benim ülkemden bu malları alıp siyonistlerin ülkesine taşımasını istemiyoruz. Halkımız bu konuda çok rahatsız ve biz bu konuda bir adım atılmasını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
“Türkiye halkı olarak siyonistlerle yapılan ticaretin durdurulmasını istiyoruz”
Türkiye’nin şirketler üzerinden siyonistlerle yapılan ticaretin durdurulmasını talep eden Yaşar, “Bu şirketleri kim işletirse işletsin, işletmecisini de şirketi de protesto etmemiz gerekiyor. Biz İstanbul’a uzak olduğumuz için gidemiyoruz belki ama oradaki arkadaşlarımız protestolarını her zaman devam ettiriyorlar. Bu yardımların bir an önce durdurulması gerekiyor. Yapılan bir katliam var ortada. Kesinlikle bunun kabul edilemez olduğunu söylüyoruz. Aynı zamanda SOCAR şirketi Galatasaray’a sponsor olduğu için Galatasaray formalarının üzerinde SOCAR reklamı var. Buradan Galatasaray camiasını da eleştiriyoruz ve SOCAR yazısının o formadan kaldırılmasını istiyoruz. Böyle bir takıma, katliam yapan bir ülkeye yardım eden şirketin logosunu taşımak yakışmıyor. Bu şirketi kim işletiyorsa işletsin, Türkiye halkı olarak bu şirketler üzerinden siyonistlerle yapılan ticaretin durdurulmasını istiyoruz. Buradan kalkan gemiler gerçekten siyonistlere silah ve yardım taşıyıp oraya götürüyorsa o gemileri vuran, engelleyen kim varsa onu takdir ederim. O gemilerin önü kesilmeli ve o geminin siyonistlere ulaşmaması için kim çaba gösteriyorsa, ben şahsen takdir ederim. Elimizden gelse biz de yaparız.” diye konuştu.
“HÜDA PAR’ın bunu yapması ve bu konu üzerinde durması takdire şayan”
HÜDA PAR’ın çifte vatandaş olup Gazze’deki soykırıma ortak olan vatandaşlara yönelik kanun teklifi hakkında konuşan Yaşar, “Basın açıklamalarımızda ve sosyal medya platformlarımızda çifte vatandaşlık konusunu gündeme getiriyoruz. HÜDA PAR’ın bunu yapması ve bu konu üzerinde durması takdire şayan. Gerçekten de bu konu kabul edilemez. Hem burada Türkiye vatandaşlığı kimliğini taşıyacak hem gidip orada bizim kardeşlerimizi katledecek, daha sonra tekrar buraya gelip mülklerinde, hanelerinde elini kolunu sallayarak oturacaksa bu kabul edilemez bir durum. Buna acilen bir çözüm bulunmalı ve bunların vatandaşlığı iptal edilmeli. Buna rağmen geri dönerse gözaltına alınmalı ve bütün mallarına el konulmalı." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
17 Kasım'da aniden fenalaşması sonucunda İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan 2 yaşındaki Mustafa Zeyd'in ihmal sonucu öldüğünü iddia eden baba Mahmut Muslihan, savcılığa taşıdığı olayın hukuki olarak aydınlatılmasını, ihmale sebep olanların yargılanmasını talep ediyor.
Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fadıl Aygan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde yaptığı konuşmada, fiziksel veya ruhsal farklılıkların insanın değerini belirlemediğini, asıl ölçütün kişinin takvası olduğunu vurguladı.
Yaşadıkları sorunlara dikkat çeken engelliler; siyasette, eğitimde, istihdamda ve kamusal alanda var olmak istediklerini belirterek yetkililere çağrıda bulundu.