HAMAS tarafından başlatılan "Aksa Tufanı" ile birlikte İşgal rejiminin prestij olarak büyük kayıplar yaşadığını belirten Medeniyet Tarihçisi Musa Biçkioğlu, siyonizmin en güvenli evi olarak takdim edilen israilin 7 Ekim'den sonra en güveniz yer konumuna düştüğünü ifade etti.
Gazze'de yaşanan son gelişmeler, işgal rejiminin prestij kaybı ve dünya halklarının olaylara karşı tutumuna ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Medeniyet Tarihçisi Musa Biçkioğlu, Filistin'de yaşanan son olayların birçok kişinin gündemine yeni girmeye başladığını ancak geçmişte bundan daha büyük sorunların 100 yıldan beridir yaşandığına dikkati çekti.
"İsrail siyonizmin en güvenli evi olarak takdim ediliyordu ama şu anda en güveniz evi konumuna düştü"
7 Ekim'den itibaren olayın çok farklı bir pozisyon aldığını, ilk defa israil işgal ettiği topraklar üzerinde saldırıya uğradığını aktaran Biçkioğlu, "israil yaşadığı saldırıyı kendisine yediremedi. Övündüğü ordu gücü, güvenlik konsepti, istihbaratının ne olduğunu gördü. Onun için yaşadıklarının acısını çıkarmaya çalışıyor. Bu olmasa da uygulamaları normal değildi. 7 Ekim'de yaşananlar olmasaydı bunlar yaşanmazdı algısı doğru değil. İşgal haritası bu safhaya gelinene kadar 7 Ekim olayları mı yaşanmıştı? HAMAS mı vardı? Veya HAMAS her şeyi durdursa israil gasp ettiği hakları geri mi verecek? İsrail siyonizmin en güvenli evi olarak takdim ediliyordu ama şu anda en güveniz evi konumuna düştü. Dünya halkları nezdinde böyle bir negatif görüntüyü ne yaparsa yapsın israilin yüzünün bu denli ortaya çıkmasını başaramayacaktı. İsrail bunu kendi eliyle yaptı. İsrail namına çok kötü bir görüntü oluşmuş oldu. Kilise, cami, hastane bombalanır mı? Bu durumlara baktığımızda israil işin içerisinden çıkabilecek durumda olmadığını görürüz." dedi.
"Dünyanın dört bir yanında halklar harekete geçti"
Dünya halklarının son yaşananlarla ilgili sokaklara çıkarak büyük protestolar düzenlemesi hakkında da konuşan Biçkioğlu, "İnsanlığın vicdanına güvenmek lazım. Dini, ırkı, dili önemli değildir. İnsanlık vicdanı ortak hakikati haykırır. İsrail savunma bakanı Filistinliler için 'beşerî hayvanlar' tabirini kullanmaktan haya etmiyor. Buna karşılık Londra'dan, Amerika'dan, Asya'dan, güneyden kuzeye kadar dünyanın dört bir yanında halklar harekete geçti. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşları, vicdan ehli toplulukların birlikte hareket edebilmeyi başarabilmelidir." diye konuştu.
"İsrail hiçbir zaman düşmeyeceği kadar kötü bir pozisyona kendi eliyle düşü"
Esir takasında medyada yer alan görüntüler, HAMAS'ın esirlere karşı tutumuna ilişkin değerlendirmede bulunan Biçkioğlu, "Kendisini medeni diye tanımlayan, gün görmüş diye pazarlayan, Filistinlileri ve Müslümanları kötüleyen kişilerin zihniyetini herkes gördü. Esir takasında bunu bir kez daha gördük. Gazze'de yiyecek yokken esirlere yemek yedirilmiş, giyimlerine dikkat edilmiş. Hatta köpekleri ile birlikte korunmuşlar. Olması gereken de buydu. Aslında israil hiçbir zaman düşmeyeceği kadar kötü bir pozisyona kendi eliyle düşmüş oldu." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte inşaat işçileri, kötü hava koşullarından dolayı fazla çalışamadıklarını belirterek, kışın çalışma koşulları hakkında ifadelerini aktardılar.
İslam'da yardımlaşma anlayışı ve dayanışmanın önemini anlatan İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Mehmet Ali Altun, günümüzde insanların birbirlerine yardımcı olmaya ve iyiliği yaygınlaştırmaya büyük bir ihtiyacın olduğunu söyleyerek önemli tavsiyelerde bulundu.
Festival ve konser adı altında özellikle gençliğin ifsada sürüklendiğini vurgulayan Molla Abidin Er, yapılan bu ifsat etkinliklerinin, gençlerin ahlaki değerlerini zayıflatıp ahlaksızlığa sürüklediğini belirtti.
Cizre İlçe Müftülüğü Vaizi Abdullah Gökalp, kumarın gençleri ve aileleri yok ettiğini, çözümün Kur’an ve sünnete dönmek olduğunu belirterek, "Kumar bağımlılığı, son yıllarda yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir tehdit haline gelmiş durumda." dedi.