Gaziantep Şehitkamil ilçe Müftüsü Abdullah Bekiroğlu, Müslümanların birbirlerini gözetmesi, yardımlaşması konusunda Allah'ın emri ve Peygamber Efendimizin hadisleri olduğunu kaydetti.
'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' Hadis-i şerifi çerçevesinde infak, isar ve zekatın önemine değinen Müftü Bekiroğlu, toplumun gelir dağılımındaki adaletsizliğinin ortadan kalkması için zekatın çok büyük önem taşıdığına değindi.
"Yardımlaşma insanlığımızın bir gereğidir"
Yoksulu gözetmenin önemine değinen Bekiroğlu, "Malumunuz komşuyu gözetme, yoksulu gözetme, kimsesize sahip çıkma, yetimi gözetme noktasında İslam dini en önemli mesajı içermektedir, bunu kesin olarak ifade edebiliriz. Çünkü dinimiz en başından beri Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhivessellem) Peygamberliğinden bu yana toplumun her kesimine, yani bu sadece fakire sahip çıkıp, yoksula sahip çıkıp, zengine sahip çıkmama ifadesi olarak değil, toplumun her kesimine hitap etme noktasında en önemli mesajları içeren bir dindir. Bizler Müslümanlar olarak yoksulların, kimsesizlerin, fakirlerin, yetimlerin gözetilmesini en başta Rabbimizin emri olarak uygulama sahasına koymak durumundayız. Bunun birçok sebebi var. Birincisi insanlığımızın bir gereğidir. İnsan olmanın bir gereği olarak diğer insanlar zorluk içerisindeyken, sıkıntı içerisindeyken bizim elimizdekini paylaşmamamız zaten düşünülemez, kabul edilemez. Bir diğer önemli husus, yeryüzünde adaletin gereği olarak bunu uygulamamız lazım. Yani ekonomik adaletin, gelir dağılımının gereği olarak. Çünkü bazı insanlar ya çabalarının yetersizliğinden dolayı ya bedensel bir sıkıntılarından dolayı ya da farklı farklı musibetlerden dolayı gelir düzeyleri farklı olabilir. Onların gözetilmesi, onların sıkıntılarının giderilmesi dinimizin bize emretmiş olduğu en önemli hususlardandır." dedi.
"Şükür sadece sözle olmamalıdır"
Allah'ın verdiği nimetlere karşı yapılacak şükrün sadece sözle olmaması gerektiğine değinen Bekiroğlu, "Yine bir diğer önemli konu, muhtaçları gözetmemizin en önemli sebeplerinden birisi de şükürdür. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de birçok ayet-i kerimede ifade ediyor. Vermiş olduğu nimetlerin şükrünü bizden bekliyor Cenab-ı Allah. Bu şükür sadece Ya Rabbi sana binlerce kez şükürler olsun diye ifade etmek değildir. Sözlü olarak ifade etmek de bir şükürdür ama o elimizdeki nimetin olmayanlarla da paylaşımı, olmayanlara da ulaştırılması da aynı zamanda en güzel şükür olarak, fiili şükür şeklinde ifade edilebilir. Bir diğer önemli husus, toplumun huzuru biraz paylaşmaya bağlıdır. O yüzden dinimiz paylaşmayı emrediyor, teşvik ediyor. Hatta birçok ayet-i kerimede imandan sonra, namazdan sonra infaktan bahsediyor. Yani elimizdekini paylaşmaktır. Hatta isar diye bir kavram var Kur'an-ı Kerim'de. Kendileri muhtaç olduğu halde mümin kardeşini tercih edenler diye ifade ediyor. Yani biz muhtaç olduğumuz halde karşıdaki de muhtaç, onu tercih ediyorsak bu gerçekten büyük bir insanlık erdemi, büyük bir ahlakı erdemdir." ifadelerini kullandı.
"İsar dinimizin teşvik ettiği önemli konulardan biridir"
Müslümanın kendinden önce diğer Müslüman kardeşini tercih etmesi gerektiğine vurgu yapan Bekiroğlu, "Yine Cenab-ı Allah, Kur'an-ı Kerim'de cennetliklerden bahsederken, 'Darlıkta da, genişlikte de, infakta bulunanlar, yardımda bulunanlar, ihsanda bulunanlar.' diye buyuruyor. Bunları Rabbimiz cennetlik olarak vasıflandırıyor. Elimiz darken de, elimiz genişken de, başkalarının ihtiyacına koşmak, onlara yardımcı olmak da yine önemli bir husus. Ve bunların içerisinde tabii en önemlisi, bu dünyada imtihanın gereği Cenab-ı Allah, bazı insanların gelirini düşük yaratmış veyahut da düşük gelir sahibidirler. Bazı insanlar zengin, zengin zenginliğiyle imtihanı olurken, fakir, yoksul da yoksulluğuyla imtihan olmaktadır. Ve biz bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğuna inanıyoruz. İslam dininde dünyamız imtihan yeri ve herkes farklı farklı şekillerde, kimi malıyla, kimi arazisiyle, kimi çoluk çocuğuyla, kimi zenginliğiyle, kimi yoksulluğuyla, kimi bedensel ve zihinsel imtihan olmaktadır. Bu imtihanı kazanmanın yolu da, kıymetli kardeşlerim bunun bilincinde olmaktır. Bu nedenle varlıklı olan insanların bu sınavı, bu dünya imtihanını başarıyla geçebilmeleri için ne yapmaları lazım.?" şeklinde konuştu.
"Mümin kardeşlerimizin sıkıntılarını giderme noktasında çabalamamız lazım"
Müslümanların birbirlerini ve ihtiyaç sahibi inşaları gözetme hususunda cömert davranması gerektiğini dile getiren Bekiroğlu, "Mümin, kardeşlerini gözetmelidir. Efendimiz (Sallallahu aleyhivessellem) buyuruyor ki, 'Kim Mü'min kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun sıkıntısını, kıyamet günündeki bir sıkıntısını giderir.' illaki bunun parayla, yiyecekle olması da şart değil. Bir sıkıntısını destek olarak ondan farklı şekillerde giderirse, Allah'ta onun kıyamet günündeki bir sıkıntısını giderir. O nedenle bizlerin Mümin kardeşlerimizin sıkıntılarını giderme noktasına çabalamamız lazım. Bütün bunlardan bağımsız olarak hiçbir sıkıntısı yoksa da yakın, uzak komşumuzun, akrabamızın, durumunu gözetmek, hal hatırını sormak, hediye kabilinden bir akşam vakti bir çorba göndermek, bir yemek göndermek, bir hediye göndermek, bunlar da yine infak sınıfına, gözetme sınıfına girer. Rabbimiz bunun ecrini, mükafatını şüphesiz ki ihsan edecektir." dedi.
"Zekat çok muazzam bir sistemtir"
Zekat ve toplum ilişkisine değinen Bekiroğlu, "Hamdolsun son dönemde varlıklı kardeşlerimiz zekat konusuna biraz eğilmeye başladılar ama sayı yeterli mi? Aslında yeterli değil. Müslümanım diyen herkesin zekat meselesini canlı tutması gerekmektedir. Çünkü zekat öyle muazzam bir sistem ki toplumun en üst kesiminden, en varlıklı kesiminden, toplumun en alt kesimine bir gelir transferi var. Yani gelir adaletsizliğinin, gelir dengesizliğinin en önemli ilaçlarından birisi zekat meselesi. Bunu sağlam bir şekilde işlettiğimiz zaman, varlıklı kardeşlerimiz, zengin kardeşlerimiz bunu hakkıyla ifa ettikleri zaman toplumun alt gelir gruplarının bir anlamda kalkınacağı, toplumun da bununla birlikte kalkınacağı tartışmasız bir gerçektir. İnşallah varlıklı kardeşlerimiz, zekat verebilecek durumda olan kardeşlerimiz bizler bunu güzel bir şekilde ifa edip toplumun gelir dağılımına, gelir seviyesinin yükselmesinden katkıda bulunuruz. " ifadelerini kullandı.
Zekatın önemine vurgu yapan Bekiroğlu, "Genellikle toplumlarda ekonomik krizler, gelir dağılımı dengesizliğinden kaynaklanmaktadır. Mesela günümüzde piyasada istediğiniz malı istediğiniz yerde bulabiliyorsunuz. Belki fiyatlar farklı olabilir. Ama kapı komşunuz onu alma gücüne sahip olamayabilir, bir akrabanız onu alma gücüne sahip olamayabilir. İşte bu aslında bir gelir dengesizliğinin bir göstergesidir. Bunun en güzel ilacı da şüphesiz ki Rabbimizin emretmiş olduğu farz ibadet olan zekattır. Zekatlarımızı da mümkün mertebe bu kardeşlerimize ulaştırmamız, dinimizin bir emridir. " şeklinde konuştu.
2025'in Gazze ve mazlum coğrafyaların kurtuluşuna vesile olması temennisinde bulunan Bekiroğlu, "Rabbim önümüzdeki, gireceğimiz, yeni yılda, bizlere hayırlı, bereketli, dünya ve ahiretimiz için faydalı olacak işlerde muvaffakiyetleri ihsabn eylesin. Şu anda zulüm gören, zulüm altında olan, başta Filistin, Gazze olmak üzere, yeryüzündeki tüm Müslüman kardeşlerimize, kafirlere karşı mansur ve muzaffer olacakları, hak ve hakikatin, adaletin hakim olacağı bir dünya, bir yıl nasip eylesin" dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Emlakçı Umut Kanioğlu, Mardin genelinde emlak piyasasının hem durgun olduğunu hem de fiyatların düşüşe geçtiğini belirterek, yılbaşından sonra da durgunluğun devam etmesini beklediklerini belirtti.
Gazze, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın hiçbir gündemin gölgesinde kalamayacak kadar önemli olduğunu vurgulayan Emekli İmam Cemal Çınar, "Kudüs'ün insanlığın ortak paydası, Müslümanların da tevhidi anlamda değeridir. Kudüs'ü elinde tutan dünyayı elinde tutar, Kudüs'ü gündemlerinde düşürenin kendisi dünya gündeminden düşer." dedi.
Batman'daki Suriyeli göçmenler, uzun yıllardır süren iç savaşın ardından memleketlerine dönme hayalinin yeniden canlandığını belirterek topraklarına geri döneceklerini söyledi.