Filistin'de işgalcilere yönelik başlatılan "Aksa Tufanı" ile ilgili konuşan STK temsilcileri, savaşın sadece Filistinli Müslümanlar ile Yahudiler arasında olmadığını, bu savaşın küfür ve İslam savaşı olduğunu, Müslüman halkların Filistin'e destek amacıyla sokaklara, meydanlara çıkarak ülkelerinin yöneticilerinin olumlu adım atmaya zorlamaları gerektiğini ifade ettiler.
7 Ekim'de başlayan "Aksa Tufanı" ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ve Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Başkanı Mahmut Kar, Filistin'de devam eden direnişe destek olunması için Müslüman halkların sokaklara çıkarak ülke yöneticilerini harekete geçirmeleri gerektiğini söyledi.
7 Ekim günü Gazze'den mücahitlerin gerçekleştirdiği büyük harekâtın gerek Filistin gerekse de ümmetin tarihi bütünlüğü açısından Müslümanlara büyük moral verdiğini vurgulayarak konuşmasına başlayan Özgür Der genel Başkanı Rıdvan Kaya, "Büyük bir kazanım ve zafer olarak tarihe geçeceğine inanıyoruz. Her türlü güç ile köşeye sıkıştırılmış, iradesi yok edilmeye çalışılmış Müslümanların iradesizliği kabul etmeyeceklerini, teslim olmayacaklarını Hamas mücahitleri 7 Ekim sabahında tüm dünyaya gösterdi." dedi.
"Zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz bir şeyimiz yok"
"Aksa Tufanı" harekâtıyla ilgili belli çevreler tarafından 'ödeyecekleri bedel çok ağır olacak, Gazze halkının karşılaşacağı zorluklar, acılar hesaba katıldı mı? Gibi sorular sorulduğunu hatırlatan Kaya, "Bu sorular anlamsızdır. Bu sorular, Filistin tarihi açısından bakıldığında makul olmayan sorulardır. Çünkü Filistin halkı, Gazze halkı, hatta tüm ümmet aslında bu anlamda yaklaşık 2 asırdır çok büyük bedeller ödüyoruz. Dolayısıyla zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz bir şeyimiz yok. Böyle bir ortamda bakıldığında elbette acı çeken, mağduriyet yaşayan, evleri yıkılan, katledilen, şehit edilen, yaralanan kardeşlerimizin acısı acımızdır. Ancak bu acılardan daha büyük olanı, Müslümanların bu eylemle siyonist işgalcilere karşı boyun eğmediğini, Allah'tan başka bir güç karşısında teslim olmayacaklarını ilan etmeleridir. Bu onur Müslümanlara yeter." diye konuştu.
"Devletler, sadece kınamakla, demeç yayınlamakla sorumluluklarından kurtulamazlar"
Kaya, "Filistin işgali çok boyutlu bir işgaldir. Dolayısıyla buna karşı direnç de çok boyutlu olmalıdır. Buna yönelik destek çok boyutlu olmalıdır. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. İslami kuruluşlar, STK'lar, gönüllü teşekküller siyasi destek verebilirler. Bu anlamda meydanları, sokakları boş bırakmamalıyız. Her anlamsa siyonistlerin zulümlerini haykırmalı ve mücahitlerin yalnız olmadıklarını göstermeliyiz. Bulunduğumuz yerlerde israilin zihinleri işgal etmesine izin vermeyelim. Filistin'i toprak olarak özgürleştiremesek de zihinlerimizde özgürleştirelim ve buna yönelik tebliğimizi yapalım. Devletlerin üzerine düşen görev daha büyüktür. Sadece demeçle, beyanat yayınlamakla birileri bu sorumluluklarını ortadan kaldıramazlar. Elbette ki, bir takım dernekler, vakıflar, belli şahıslar açıklama yapabilir ama devletlere düşen bunun üzerine çıkmaktır. Bunun ilk adımı da Gazze'deki muhasaranın, vahşetin, katliamın kabul edilmemesi ve net tavır konulmasıdır." şeklinde konuştu.
"Her türlü kuşatmanın kırılması noktasında daha yoğun bir çaba bekliyoruz"
Gazze'de sıkışmış olan Müslümanların sadece Mısır'dan geçebileceğini ancak Mısır2ın da israilden daha beter bir zihniyet tarafından yönetildiğine dikkati çeken Kaya, "Müslümanların kuşatılmışlığı kat kat devam ediyor. En azından göstermelik de olsa Arap dünyasında ortaya konan tepkiler önemlidir. Müslüman halkların sokaklara çıkıp yönetimlerine dönük taleplerde bulunması yönetimleri bir şekilde zorluyor. Daha fazla zorlanmalı. Türkiye'nin de yapabileceği şeyler vardır. Türkiye bu anlamda batı ile diyaloğu olan, hatta siyonist rejimle de diyaloğu olan bir ülke. En azından siyonist rejimle bu vahşetten sonra ilişkilerin eskisi gibi gitmeyeceği açıklanmasını bekliyoruz. Gazze'nin kuşatılmışlığına dönük olarak elektrik, su, akaryakıt gibi her türlü kuşatmanın kırılması noktasında daha yoğun bir çaba bekliyoruz. Sadece kınama yetmez. Gazze'deki kuşatmanın kabul edilmediğini, derhal sonlanması gerektiğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilan edilmesi Müslüman halkın beklentisidir." ifadelerini kullandı.
Cumartesi günü Filistinli kahramanların gasıp Yahudi varlığı israile karşı başlattığı harekâtın Müslümanlarla Yahudilerin savaşı olduğunun altını çizen Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Başkanı Mahmut Kar, "Bu Filistinlilere ait bir savaş kabul edilmemelidir. Sadece Hamas'ın, Filistin halkının, Filistinli mücahitlerin Yahudilerle savaşı değildir. Bütün Müslümanların Yahudilerle savaşıdır. İslam ile küfrün savaşıdır. Duamız, temennimiz odur ki, Yahudi varlığının o topraklardan, mübarek beldeden temizleninceye kadar devam etmesidir. Ancak o zaman Müslümanlar Filistin'in özgürlüğe kavuştuğunu, kurtulduğunu ve Müslümanların felaha erdiğini görebilirler." dedi.
"Bu savaş, işgalci Yahudi varlığı temizleninceye kadar devam etmelidir"
Bu savaşta özellikle Türkiye halkının, kamuoyu, siyasi partiler ve İslami cemaatlerin çok net bir tavır almaları gerektiğini vurgulayan Kar, "Bu savaşta biz kimin tarafındayız? İtidal çağrısı, arabuluculuk çağrısı, bu savaşın durması çağrısı, barışın sağlanması ve ateşkesin oluşması için girişimler işgalci varlığın o topraklarda uzun yıllar daha kalmasını, bir on yıllar daha kalmasını sağlayacak girişimlerdir. Bu girişimler işgalci Yahudi varlığının orada toprak sahibi olarak devam etmesini kabul eden girişimlerdir. Bu girişimlere kesinlikle karşı bir tavır geliştirmemiz lazım. Bütün siyasi partilerin, İslami cemaatlerin, kanaat önderlerinin, âlimlerin bu konuda net bir tavır almaları gerekir. Bu savaş, işgalci Yahudi varlığı temizleninceye kadar devam etmelidir. Türkiye iktidarı, Türkiye ordusu, diğer İslam beldelerinin orduları, diğer İslam beldelerinin halkları ve Müslüman Türkiye halkı bu savaşta Filistinli mücahitlere yardım için sokaklara ve meydanlara inmeli sınırlara yürümelidir." diye konuştu.
"Herkes meydanlara inerek siyasiler ve iktidara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a net bir tavır alması konusunda baskı yapmalı"
Türkiye kamuoyunu savaşın Müslümanlar tarafından güçlenmesi ve kazanılması için güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kar, "Dikkat edin, Türkiye'de adeta işgalci Yahudi varlığına karşı artan, yükselen destek kamuoyunun arttığını görüyoruz. Medya akşama kadar Yahudi seviciliği yapıyor dolayısıyla bugün artık gerçekten Kudüs davasının yanında olup olmama zamanıdır. Herkesin meydanlara inerek bu konuda siyasiler ve iktidara, yöneticilere, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a net bir tavır alması konusunda baskı yapması gerekir. Ancak o zaman Kudüs davasının yanında olduğumuzu söyleyebiliriz. Ancak o zaman Filistin meselesinde Filistin halkının yanında olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu meselede Müslümanların duyarlılığının daha da fazla artması lazım." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte inşaat işçileri, kötü hava koşullarından dolayı fazla çalışamadıklarını belirterek, kışın çalışma koşulları hakkında ifadelerini aktardılar.
İslam'da yardımlaşma anlayışı ve dayanışmanın önemini anlatan İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Mehmet Ali Altun, günümüzde insanların birbirlerine yardımcı olmaya ve iyiliği yaygınlaştırmaya büyük bir ihtiyacın olduğunu söyleyerek önemli tavsiyelerde bulundu.
Festival ve konser adı altında özellikle gençliğin ifsada sürüklendiğini vurgulayan Molla Abidin Er, yapılan bu ifsat etkinliklerinin, gençlerin ahlaki değerlerini zayıflatıp ahlaksızlığa sürüklediğini belirtti.
Cizre İlçe Müftülüğü Vaizi Abdullah Gökalp, kumarın gençleri ve aileleri yok ettiğini, çözümün Kur’an ve sünnete dönmek olduğunu belirterek, "Kumar bağımlılığı, son yıllarda yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir tehdit haline gelmiş durumda." dedi.