Alzheimer hastalığı yaşlanmanın doğal bir sonucu mu?

Alzheimer hastalığının yaşlanan nüfusla birlikte en önemli toplum sağlığı sorunlarından biri haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Raif Çakmur, insan beyninin işlevini bozan ve temizlenemeyen bazı proteinlerin hastalığa sebep olduğunu söyledi.
Yüksek kan şekeri, yüksek tansiyon, uzun süreli stres, hareketsizlik, yetersiz ve kalitesiz uyku, lifsiz ve yüksek kalorili diyet gibi bazı etkenlerin hastalık sürecini belirgin şekilde hızlandırdığını belirten Çakmur, beyindeki proteinin belirlenmesi ve hastalığın seviyesine göre kişiye özel ilaçların kullanılacağı bir dönemin çok yakın olduğunun müjdesini verdi.
Şu anda dünya çapında 40 milyon insanın beyninde temizlenemeyen ve beynin işlevselliğini bozan proteinlerin bulunduğunu hatırlatan Çakmur, "Bu proteinlerin 2050 yılında 150 milyon insanı etkileyeceği öngörülüyor. Geçtiğimiz yüzyılda Alzheimer hastalığı yaşlanmanın normal bir parçası gibi değerlendirildi. Ancak son 20 yıl içinde bu algı değişti." dedi.
Hastalığın teşhisi artık çok daha kolay
Alzheimer’ın yaşlanan nüfusla birlikte en önemli toplum sağlığı sorunlarından biri haline geldiğini söyleyen Çakmur, "Günümüzde hastaların henüz yakınmaları başlamadan bu proteinlerin beyin görüntülemesinde, beyin omurilik sıvısında, deri örneklerinde ve hatta basit bir kan tetkikinde dahi görülebilebilir. Hastalığın doğasını çok daha iyi anladığımız bu günlerde, bahsettiğimiz proteinlerin birikmesini engelleyici ya da temizlenmesini kolaylaştırıcı ilaç çalışmaları da hız kazandı. Alzheimer hastalığı görülen kişilerin beyinlerindekine benzer şekilde protein birikimi olan kurtçuklar ve fareler üzerinde bazı ilaçlar denendiğinde; bu deneklerin, ilaç verilmeyenlerden farklı olarak normal hayatlarına devam ettikleri ve sağlıklı bir ömür yaşadıkları kanıtlandı.” diye konuştu.
"Alzheimer hastalığı yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir"
Yapılan çalışmalarda yüksek kan şekeri, yüksek tansiyon, uzun süreli stres, negatif düşünce, hareketsizlik, günlük 7-8 saatten az ve kalitesiz uyku, lifsiz ve yüksek kalorili diyet ve düşük eğitim seviyesinin beyindeki hastalık sürecini belirgin şekilde hızlandırdığının ortaya çıktığını vurgulayan Çakmur, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Beyinlerinde aynı miktarda protein birikimi olan Alzheimer hastaları karşılaştırıldığında, sürekli yeni bilgi öğrenme alışkanlığı olan kişilerin hastalık belirtilerini göstermeyebileceği ve beyindeki bu durumu çok iyi tolere edebildiğinin altını çiziyor. Beyindeki proteinin belirlenmesi ve hastalığın seviyesine göre kişiye özel ilaçların kullanılacağı bir döneme yaklaşılıyor. Bilim insanları beyin sağlığı adına hızla çalışırken, siz de beyninizi sağlıklı gıda, güzel bilgi ve düşüncelerle beslemeye özen gösterin. Unutmayın, Alzheimer hastalığı yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Çölyak hastalarının yaşam kalitesini düşüren en büyük sorunun glütensiz ürünlere erişimdeki ekonomik engeller olduğunu belirten Bursa Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Yusuf Altay, yüksek maliyet ve sınırlı ürün bulunabilirliğinin, çölyaklı bireylerin sosyal ve eğitim hayatını zorlaştırdığını belirtti.
Modern yaşamın getirdiği uzun süreli masa başı çalışma, teknoloji bağımlılığı ve azalan fiziksel aktivite, insanları giderek daha da hareketsizleştiriyor; bu durum bir çok kronik sorunu da beraberinde getiriyor.
Zihin, beyin ve bedenin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlev gördüklerini belirten uzmanlar, aralarındaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu söylüyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, “Glütenin sindirim sağlığını ve enerji metabolizmasını desteklemek gibi artı yönleri olsa da bazı kişilerde başta çölyak olmak üzere çeşitli rahatsızlıklara yol açabileceği unutulmamalı.” dedi.