Serebral palsi nedir, belirtileri nelerdir?

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç.Dr.Aybars Kıvrak önemli bilgiler verdi.
Serebral palsi gelişimini tamamlamamış immatür beynin hasarlanması ile meydana gelir. Bu beyin hasarı hamilelik döneminde, doğum sırasında veya doğumdan sonra meydana gelmektedir. İlerleyici bir hastalık değildir. Ortopedinin yanı sıra pek çok farklı branşı ilgilendiren bir hastalıktır.
Serebral palsi risk faktörleri nelerdir?
Serebral palsi ilerleyici olmayan üst motor nöron hastalığıdır. Statik bir ensefalopati hastalığı olarak nitelendiririz. Prematürite, anoksik yaralanmalar, perinatal enfeksiyonlar ve beyin enfeksiyonları en sık risk faktörleridir.
Prematürite
Erken doğum en sık altta yatan risk faktörüdür. Beyin gelişimini tam olarak tamamlamadan doğum gerçekleştiği için serebral palsi riski artmaktadır. Bunun yanı sıra prematüre bebeklerde periventriküler lökomalazi (beyindeki beyaz maddenin zarar görmesi), intraventriküler kanama (beyin kanaması), enfeksiyonlar ve solunum problemleri daha sık görülmektedir. Bu gibi durumlar da beyne hasar verir.
Anoksik yaralanmalar
Beynin oksijensiz kalması serebral palsi için bir diğer risk faktörüdür. Doğum öncesi dönemde annenin uyuşturucu, alkol ve yoğun sigara kullanımı bebekte olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra doğum esnasındaki bazı durumlar da beynin oksijensiz kalması ile sonuçlanır. Uzamış doğum, bebeğin doğum kanalında sıkışması, göbek kordonunun bebeğin beynine dolanması gibi nedenler bunlardan bir kaçıdır. Son olarak da doğum sonrası kafa travmaları, sepsis gibi ağır enfeksiyonlar, kalp ve solunum problemleri de beynin oksijensiz kalıp hasar görmesine neden olmaktadır.
Perinatal enfeksiyonlar
Gebelik döneminde geçirilen toksoplazma, rubella, sitomegalovirus ve herpes simpleks gibi enfeksiyonlar serebral palsi için risk oluşturmaktadır.
Beyin enfeksiyonları
Serebral palsi oluşumu için risk oluşturan diğer bir durum da beyin enfeksiyonlarıdır. Beyinde gelişen enfeksiyona bağlı olarak beyin hücreleri hasar görmekte ve oksijensiz kalmaktadır.
Belirtileri nelerdir?
Serebral palsi pek çok farklı sistemi ilgilendirebilir. Ortopedik bulguları üzerinde yoğunlaşacak olursak primer olarak anormal kas tonusu, motor kontrol kaybı, denge problemleri ve spastisite (hipotoni veya diskinezi de görülebilir) ön plandadır. Ayrıca kontraktürler, üst ekstremite problemleri, kalça çıkığı, omurga problemleri ve ayak deformiteleri (parmak ucunda yürüme, düz tabanlık gibi) de görülür.
Tedavisi nedir?
Doç. Dr. Aybars Kıvrak, "Serebral palsinin tedavisi pek çok farklı branşı ilgilendirebilmektedir. Ortopedik açıdan konuyu ele alacak olursak ameliyat ve ameliyatsız tedavi yöntemleri olarak 2 başlıkta özetleyebiliriz. Ameliyat dışı tedavi yöntemleri fizik tedavi uygulamaları, breys/ortez kullanımı ve spastisite için kullanılan ilaç tedavilerdir. Spastisite tedavisinde bölgesel botoks uygulamaları ön plana çıkmaktadır. Botulinum toksini, Clostridium botulinum adlı bakteriden elde edilen bir nörotoksindir. Estetik uygulamalardan, çeşitli tıbbi tedavilere kadar geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. Kasların kasılmasını geçici olarak engelleyerek etki gösterir. Botoks uygulamaları genellikle güvenli kabul edilmektedir ve yan etkileri minimaldir. ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), botulinum toksinini çeşitli tıbbi durumların tedavisinde kullanım için onaylamıştır. Botoks, 2000 yılında FDA tarafından 2 yaş ve üzerindeki bireylerde spastisite tedavisi için onaylanmıştır. Bu onay, serebral palsi gibi nörolojik durumların tedavisinde botoksun güvenli ve etkili olduğunu gösteren klinik çalışmaların sonucunda verilmiştir. Cerrahi tedavilere değinecek olursak kas gevşetme ameliyatları, tendon transferlerini ve kemik ameliyatları ön plana çıkar." dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet olaylarına karşı hızlı ve etkili müdahalenin sağlanması amacıyla “Beyaz Kod” tatbikatı düzenlendi.
Son dönemlerin kurak geçmesi ve çiftçilerin su sorunu yaşamasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, geçmiş yıllara göre yağışın az olmasının büyük tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Yaz aylarında artan nem ve terlemeye bağlı olarak mantar enfeksiyonlarının özellikle ayak parmak araları, kasık, koltuk altı ve vücut kıvrımlarında sık görüldüğünü belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Merve Kaya, kızarıklık, kaşıntı, pullanma ve kötü koku gibi belirtilerle ortaya çıkan enfeksiyonlar tedavi edilmediğinde ciddi cilt sorunlarına yol açabildiğini belirtti.
Kişilerin zaman zaman duygusal, davranışsal ya da fiziksel dazı belirtiler yaşayabileceğini belirten uzmanlar bu belirtilerin iki haftadan uzun sürmesinin psikolojik desteğe ihtiyaç duyulduğunun işareti olduğunu söylüyor.