Tıbbi ilaç kullanmadan hastaları tedavi eden yöntem: Proloterapi

Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Serkan Akpancar uyguladığı Proloterapi yöntemiyle herhangi bir tıbbi ilaç kullanmadan ve cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulmadan hastalarına şifa dağıtıyor.
Proloterapi yönteminin; kronik kas-iskelet sistemi hastalıklarında ağrılı bölgeye yapılan belirli yoğunluktaki dekstroz enjeksiyonu uygulanması ve sonrasında bu bölgede oluşan reaksiyon sonucu doku yenilenmesinin başlatılması olduğunu belirten Ortopedi Uzmanı Opr. Dr. Serkan Akpancar, tedavinin kadınlarda gebelik döneminde dahi uygulanabildiğini, bilimsel kanıtı bulunan güvenli ve etkili bir tedavi şekli olduğunu kaydetti.
"Diğer enjeksiyon yöntemlerine göre en güvenli tedavi yöntemi"
Proloterapi yöntemini şimdiye kadar yaklaşık 2 milyon kişiye uyguladıklarını ve sadece birkaç kişide iğneye bağlı alerji ve ona benzer hafif reaksiyonlar gibi durumlarla karşılaştıklarını aktaran Akpancar, Proloterapi yönteminin diğer enjeksiyon yöntemlerine göre en güvenli tedavi yöntemi olduğunu söyledi.
"Proloterapi gebelik döneminde bile kullanılabilen çok güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir"
Akpancar, "Proloterapi kronik kas-iskelet sistemi hastalıklarında ağrılı bölgeye yapılan belirli yoğunluktaki dextroz enjeksiyonu uygulanması ve sonrasında bu bölgede oluşan reaksiyon sonucu doku yenilenmesinin başlatılması olayıdır. Proloterapi eklem ve kas problemlerinde kullanılır. Bu sistem kronik bel-boyun kireçlenmesi, bel kayması ve fıtık tedavisinde, diz-kalça-omuz-ayak bileğindeki kas yırtığı, kireçlenme, kıkırdak hasarı, menisküs problemleri, sebebi bilinmeyen ağrılar gibi birçok endüksiyonda kullanımına dair bilimsel kanıt bulunan önemli bir tedavi şeklidir. Hamilelerde bile kullanılabilen çok güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir." dedi.
Ortopedi Uzmanı Opr. Dr. Serkan Akpancar
"Bilimsel olarak 7, toplamda 9 yıldır bu tedaviyi uyguluyorum.
Tedavinin yan etkisinin diğer birçok tedavi yöntemine göre çok daha düşük olduğuna vurgu yapan Akpancar, şöyle devam etti:
"İğneye bağlı alerji ve ona benzer hafif reaksiyonlar gibi durumlarla karşılaşılabilir. Diğer enjeksiyon yöntemlerine göre en güvenli tedavi yöntemidir ve bununla ilgili bilimsel kanıt da mevcuttur. Şimdiye kadar Proloterapi yöntemini yaklaşık 2 milyon hastaya uyguladık. Birkaç hastada enfeksiyon ile alerjiyle karşılaştık. Bu yan etkiler, yaptığımız tedavi oranlarıyla karşılaştırdığımızda çok düşük bir orandır. Proloterapi, hamilelik döneminde bile uygulanabilen çok nadir tedavi yöntemleri arasındadır. Bu tedaviye başladığımda tedavinin kullanımıyla ilgili herhangi bir bilimsel yayın yoktu. 2012 yılında başladık ve 2015 yılında ilk yayınımız çıktı. Bilimsel olarak 7 yıl, toplamda 9 yıldır bu tedaviyi uyguluyorum."
"Kortizol yöntemi ağrıyı keser fakat dokuda önemli hasara yol açar"
Proloterapi tedavisine ilk başladığında o dönemde tedavinin, sadece boyun ağrıları için kullanılan bir yöntem olduğunu belirten Akpancar, "Proloterapi yöntemi dekstroz solüsyonu ile yapılıyor. Bu tedavinin tek alternatifi Kortizol yöntemi. Kortizol yöntemi ağrıyı keser fakat dokuda önemli hasara yol açar. Ben Kortizol kullanımına karşıyım. Hastaların Kortizol yöntemi yerine; bu etkili, güvenli ve bilimsel olarak da önemli bir yerde bulunan Proloterapi yöntemi tedavisini tercih etmelerini öneriyorum." dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Sınavların, öğrencilerin yalnızca akademik yeterliliğini değil, aynı zamanda stresle başa çıkma becerilerini de ölçen önemli dönemeçler olduğunu belirten uzmanlar, kaygının kontrolsüz hale gelmesinin öğrencinin potansiyelini ortaya koymasını engelleyebileceğini söylüyor.
Otizmin, genetik, sinir bilimsel ve psikolojik birçok faktörün etkisiyle ortaya çıktığını belirten uzmanlar, multifaktöriyel bir spektrum bozukluğu olduğunu söylüyor.
Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Mert Gültekin, yaz aylarında artış gösteren akut gastroenterit vakalarına karşı vatandaşları dikkatli olmaya çağırdı.
Yoğun stres, ani üzüntü ya da travmaların kalbi geçici olarak zayıflatabileceğini belirten uzmanlar, bu duruma kırık kalp sendromu denildiğini söylüyor.