Borderline Kişilik Bozukluğunun, duygusal ve davranışsal olarak istikrarsızlık, kimlik bütünlüğü eksikliği ve ilişkilerdeki zorluklar gibi temel özelliklere sahip bir tür kişilik patolojisi olduğunu belirten uzmanlar, hastaların kendilerine zarar verebileceği konusunda uyarıyor.
Borderline Kişilik Bozukluğunun, birçok farklı faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr, Borderline kişilik bozukluğu hakkında bilgi verdi.
Borderline Kişilik Bozukluğunu, duygusal ve davranışsal olarak istikrarsızlık, kimlik bütünlüğü eksikliği ve ilişkilerdeki zorluklar gibi temel özelliklere sahip bir tür kişilik patolojisi olarak tanımlayan Nurmedov, Borderline kişilik bozukluğunun belirtilerinin duygusal istikrarsızlık, kişilerarası ilişkilerde istikrarsızlık, kimlik kargaşası, dürtüsellik ve kendine zarar verme gibi durumları içerdiğini belirtti.
Nurmedov, “Borderline kişilik bozukluğuna sahip biri çok hızlı öfkelenebildiği gibi çok ani sakinleşebilir. Son derece çökkün iken hemen aşırı neşeli hal alabilir." diyerek Borderline kişilik bozukluğunun ‘kimliğini tam keşfedememe’ye de neden olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Serdar Nurmedov, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kişiler sürekli kimlik arayışı içinde olurlar. Ayrıca alkol kullanımı, uyuşturucu kullanımı, gereksiz alışveriş, düzensiz ve rastgele yeme alışkanlıkları ve yeme bozukluğu gibi üzerine düşünülmeden yapılan riskli davranışlarda bulunma eğilimindedirler. Duygusal acılarını hafifletmek ve içinde bulundukları boşluk hissini doldurmak için kendilerine zarar verici davranışlar sergilerler.”
Nedeni tek başına genetik değil!
Borderline Kişilik Bozukluğunun, birçok farklı faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Nurmedov, “Genetik yatkınlık, çocukluk dönemi travmaları, aile faktörleri ve beyin kimyasal dengesizlikleri gibi etkenler bu bozukluğun oluşumunda rol oynayabilir. Tek başına genetik yatkınlık bu kişilik bozukluğunun ortaya çıkması için yeterli değil.” açıklamasını yaptı.
Erkeklerde de kadınlar kadar sık görülüyor!
Kadınlarda ve erkeklerde hastalığın seyri hakkında bilgi veren Nurmedov, “Her ne kadar yapılan araştırmalar kadınlarda daha sık görüldüğünü söylese de erkeklerde de azımsanmayacak kadar sık görülür. Bununla birlikte bu bozukluğun cinsiyetle ilgili seyri hakkında bazı farklılıklar vardır.” dedi ve bu farklılıkları şöyle açıkladı:
“Kadınlarda tanı daha kolay konabilir. Erkeklerin sergilediğini kimi davranışlar bazen toplumun erkeklik stereotipleri nedeniyle farklı şekillerde ifade edilebilir. Semptomun dışa vurumu erkeklerde daha çok içe dönük olur. Erkeklerde öfke patlamaları ve dışa vurumlar daha çok çaresizlik ile ilişkilidir. Oysa kadınlarda semptomlar genellikle daha belirgin ve açıkça ifade edilir. Duygusal dışavurum kadınlarda daha çok dalgalanma şeklinde ya da kendine zarar verme ve ilişkilerde karmaşa şeklinde iken, erkeklerde daha çok öfke kontrol sorunları alkol-madde kullanım sorunları, bağlanma sorunları olarak görülür. Kadınlar daha çok destek ve yardım ararken, erkekler bu konuda daha isteksizdirler.”
Tedavi kişiye özel planlanıyor
Borderline kişilik bozukluğu tedavi edilmezse ileri evrede başka psikiyatrik hastalıkların da görülebileceğinin altını çizen Nurmedov, “Özellikle depresyon, alkol-madde kullanımı ve intihar söz konusu olabilir. Borderline kişilik bozukluğu tedavisinde her hastaya yaklaşım bireyseldir.” uyarısını yaptı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Gaziantep Şehir Hastanesi Çocuk Enfeksiyonu Uzmanı Gülnihal Üstündağ, bulaşıcı bir hastalık olan uyuzun yakın temas yoluyla bulaştığını, bu durumda aile bireylerinin tamamının aynı anda tedavi olması gerektiğini kaydetti.
Gaziantep Şehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Kübra Güran, akran zorbalığının çocuklar üzerindeki etkisi ve çözüm önerilerine dair ebeveynlere tavsiyelerde bulundu.
Çocuklar ve gençler arasında giderek artan akran zorbalığı, öğrencilerin hem okul başarılarını hem de sosyal yaşamlarını olumsuz etkileyen önemli bir toplumsal sorun.
Sosyal medyada şiddet içerikli olaylara maruz kalmanın, toplumsal bir duyarsızlaşmaya neden olabileceğini belirten uzmanlar, şiddetin sıradan ve hatta güzel bir şey olarak gösterilmesine tepkisiz kalan veya rıza gösteren bireylerin iyi ve doğru olana ilişkin algısının değişeceğini söylüyor.