HÜDA PAR’dan Gazze mesajı: Soykırımı durdurmak için somut adım atma zamanı!

Partisinin gündeme ilişkin değerlendirmelerini basın mensuplarıyla paylaşan HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, işgalci siyonistlerin Gazze saldırılarına ilişkin, “Şimdi hep birlikte hareket edip, soykırımı durdurmak için gerekli somut adımlar atma zamanıdır.” dedi.
HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, partisinin haftalık gündem değerlendirmesini basınla paylaştı. Emiroğlu, işgal rejiminin Gazze saldırıları, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü, Suriye’de kabul edilen geçici anayasa taslağı, başıboş köpek sorunu ve atanamayan öğretmenler ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“İslam dünyası utanç verici bir sessizlik ve zillet içerisinde kıvranmaktadır”
İşgalci siyonistlerin dün gece ateşkesi bozarak Gazze’deki katliamı sürdürdüğünü belirten Emiroğlu, “Bu saldırılarda çoğunluğu çocuk olmak üzere yaklaşık 400 Filistinli katledildi. siyonist işgalciler, ateşkesin ikinci aşamasına geçmeyi reddettiği gibi, ABD'nin sunduğu son ateşkes uzatma planını da kabul etmedi. Bunun yerine, ABD'nin tam desteğiyle Gazze'de yeni bir soykırıma başladı. İşgal rejimi dün gece Gazze ile birlikte Suriye'yi de bombalamış; ABD ise Yemen'e saldırarak İslam dünyasını kuşatmaya yönelik kanlı planlarını devreye sokmuştur. Bu saldırılar, siyonist ittifakın, İslam dünyasına diz çöktürmek için her türlü vahşeti göze aldığını göstermektedir. Ne yazık ki, bu kan gölü, İslam ülkelerinin kapılarına dayandığı halde, İslam dünyası utanç verici bir sessizlik ve zillet içerisinde kıvranmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Siyonist israil ile ticari, askeri, diplomatik tüm ilişkiler bir an önce kesilmeli”
“Vicdan sahibi tüm halklar, bu soykırıma karşı meydanlara çıkmalı ve yöneticilerini, siyonistlere ve onların destekçilerine karşı fiili adımlar atmaya zorlamalıdır.” diyen Emiroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu zulmü durdurmak için artık sadece kınama mesajları yeterli değildir; somut ve etkili adımlar atılmalıdır. İslam dünyasının işgalci güçlere karşı ilk hamlesi, topraklarındaki tüm ABD üslerini kapatmak olmalıdır. Bu adım, sadece Filistin için değil, tüm İslam dünyasının bağımsızlığı ve onuru için kritik bir adımdır. Aksi takdirde, bugün Gazze’de akan kan, yarın tüm İslam coğrafyasına yayılacaktır. İslam dünyası, insanlık için en büyük tehdit olan işgal rejimini devlet olarak tanınmaktan vazgeçilmelidir. siyonist israil ile ticari, askeri, diplomatik tüm ilişkiler bir an önce kesilmelidir.”
“Bu çığlıklara kulak tıkayanlar, tarih önünde hesap vermekten kaçamayacak”
Partisinin Meclis’e sunduğu kanun teklifini hatırlatan Yunus Emiroğlu, “Soykırım suçuna iştirak eden çifte vatandaşların Türkiye’de yargılanıp gerekli cezayı alması için sunduğumuz kanun teklifimiz bir an önce genel kurulun gündemine alınmalı ve kanunlaşması sağlanmalıdır. Mazlumların çığlıkları gökyüzüne yükselirken, bu çığlıklara kulak tıkayanlar, tarih önünde hesap vermekten kaçamayacaktır. Adaletin, insanlığın ve vicdanın sesi olmak için şimdi hep birlikte hareket edip soykırımı durdurmak için gerekli somut adımlar atma zamanıdır.” şeklinde konuştu.
Emiroğlu, duyarlı halkları meydanlara çağırarak, “İslami Direniş Hareketi HAMAS’ın yapılan soykırım karşısında vicdan sahibi halkların sokaklara ve meydanlara çıkma ve seslerini yükseltme çağırısını destekliyor ve tüm insanlığı bu çağrıya kulak vermeye davet ediyoruz. Bu mübarek Ramazan ayında Rabbimizden sabır, sebat ve yakın bir zafer diliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çanakkale ruhu yeniden ihya edilmeli
18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 110. yıl dönümünü olduğunu hatırlatan Emiroğlu, “Çanakkale Zaferi, tıpkı Malazgirt Zaferi’nde olduğu gibi farklı etnik kökenlerden Müslümanların İslam kardeşliği etrafında birleşerek kazandığı bir zaferdir. Farklı dil ve renkleriyle, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkes, Boşnak, Arnavut vs. Müslüman halk, ümmet bilinciyle emperyalizme karşı omuz omuza mücadele etmiş, bu zaferi birlik ve dayanışmayla kazanmışlardır.” dedi.
“Esasen bizi bin yıldır bir arada tutan en güçlü ortak paydamız İslam’dır ve İslam kardeşliğidir.” diyen Emiroğlu, şöyle devam etti: “Kurtuluş Savaşı bu ruhla verilmiş, Büyük Millet Meclisi’nin açılışı bu ruhun en güçlü şekilde tezahür ettiği anlardan biri olmuştur. Ancak ne yazık ki, tek parti rejimi tarafından bu birlik ruhu hedef alınmış, milletin mayası olan İslam dışlanarak yapay ve tek tipçi bir kimlik inşa edilmeye çalışılmıştır. On yılda bir yapılan darbelerle anayasal zırha büründürülerek dayatılan tek tipçilik, toplumsal bölünmelere yol açmış, kardeşlik hukukunun zarar görmesine ve kardeşler arasında duvarlar örülmesine zemin hazırlamıştır.”
“Türkiye’nin ikinci yüzyılının da kayıp bir yüzyıl olmasına izin verilmemeli”
Malazgirt ve Çanakkale ruhundan uzaklaşılmasının Türkiye’ye bir yüzyıl kaybettirdiğini ifade eden Emiroğlu, “Ancak Türkiye’nin ikinci yüzyılının da kayıp bir yüzyıl olmasına izin verilmemelidir. Bunun için Çanakkale ruhunun yeniden ihya edilmesi zaruridir. Bu bağlamda Çanakkale şehitlerinin mirasına sahip çıkmak, sadece anmakla değil, bu ruhu ihya etmek, yaşamak ve yaşatmakla mümkündür. Çanakkale ruhu; hukuktan eğitime, anayasadan devlet politikalarına kadar her alanda kendini göstermelidir.” şeklinde konuştu.
“Çanakkale ruhu, milletimizin yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır”
Emiroğlu, “Hak ve adalet temelinde birliğimizi perçinleyerek ortak bir gelecek inşa etmek hepimizin görev ve mesuliyetidir. Çanakkale ruhu, milletimizin yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır. Bu vesileyle Çanakkale şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.” dedi.
“Suriye Anayasa’sında 'İslam Fıkhı yasamanın temel kaynağıdır' ifadesinin yer alması kıymetli bir adımdır”
Suriye’de kabul edilen geçici anayasa taslağına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Emiroğlu, “Tarihi ve coğrafi açıdan İslam dünyasının önemli bir parçası olan Suriye’de dikta rejiminin devrilmesinden sonra kaos ve belirsizliğin sona ermesi noktasında önemli bir adım atılmış, 'Geçici Anayasa Taslağı' hazırlanmış ve bu metin Suriye Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmış ve kabul edilmiştir. Anayasalarda hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmasıyla birlikte muğlak alanların bulunmaması, uygulayıcıların inisiyatifine bırakılmayacak derecede açık olması; tarih, kültür ve inanç değerleriyle uyumlu olması son derece önemlidir. Buradan hareketle geçici Suriye Anayasa’sında 'İslam Fıkhı yasamanın temel kaynağıdır' ifadesinin yer alması İslam Dünyası’na son yüz yıldır dayatılan 'deli gömleğine' karşı önemli bir cevap, kıymetli bir adımdır. Bununla birlikte tanımlamalarda 'ulusalcı' tuzaklara düşülmemesi, etnik farklılıkların zenginlik olduğunun unutulmaması, emperyalist projelere hareket alanı bırakılmaması hayati önemdedir.” dedi.
İslam kardeşliği temelinde toplumsal birliktelik vurgusu yapan Emiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Büyük acılar çekmiş olan Suriye halkının refah ve huzurunun sağlanması için ve etnik veya dini/mezhebi farklılıklarının çekişme ve çatışma nedeni olmaması için hazırlanacak 'kalıcı anayasada' daha özenli bir dil kullanılmalı, 'ulusalcı' bagajlarıyla gelecek nesillere aydınlık bir yol gösteremeyen denemelerden ibret alınmalıdır.”
Emiroğlu, sorunların çözümü için coğrafyamızın gerekli tecrübeye sahip olduğunu belirterek, “Suriye’nin hazırlanan geçici anayasa taslağında bu birikimin izlerine rastlamakla birlikte, geçmişte yaşanan ırkçı, ötekileştirici, ayrımcı uygulamaların daha net ifadelerle reddedilmesi, özellikle bu acıların muhatabı olan Kürtlere yönelik dil ve kültür ile ilgili özgürlük alanlarının daha açık bir şekilde ifade edilmesi, normalleşme açısından kritik öneme sahip olacaktır. Irkçı Baas rejiminin canlandırılmasının önlenmesine yönelik yasal düzenlemeler elbette önemlidir; ancak gerek metinlerde gerekse de uygulamada intikamcı ve rövanşist bir pratiğin sergilenmemesi zaruridir.” dedi.
“Belediyeler ve yetkili kurumlar, çıkartılan yasaları derhal uygulamalı”
Son dönemde artan başıboş köpek saldırılarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Emiroğlu, “Yaşanan ölümler ve yaralanmalar, bu sorunun artık görmezden gelinemeyecek bir noktaya ulaştığını göstermektedir. Belediyeler ve yetkili kurumlar, çıkartılan yasaları derhal uygulamalı, toplum güvenliğini önceleyen adımları gecikmeden atmalıdır. Başıboş hayvanların güvenli ve sağlıklı ortamlarda barındırılması, sağlık kontrollerinin düzenli yapılması ve üreme kontrolünün sağlanması artık ertelenemez bir zorunluluktur.” ifadelerini kullandı.
“Sokakları güvenli hâle getirmek için acilen harekete geçmelidir”
“İhmali olan yerel yönetimlere yaptırım uygulanmalı, caydırıcı önlemler alınmalıdır.” diyen Emiroğlu, “Ayrıca hayvan barınakları yaygınlaştırılmalı, tehlike arz eden bölgelerde GPS takip sistemleri devreye sokulmalı, hızlı müdahale ekipleri oluşturulmalıdır. HÜDA PAR olarak, insan hayatını merkeze alan ancak hayvan haklarını da gözeten bir çözümün hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Belediyeler sorumluluklarını yerine getirmeli, sokakları güvenli hâle getirmek için acilen harekete geçmelidir!” şeklinde konuştu.
“Ücretli öğretmenlerin emekleri sömürülmektedir”
2023 yılında KPSS’ye giren adaylardan sadece 20 binin atandığını hatırlatan HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu, “2024 yılında KPSS’ye giren adaylar hakkında ise henüz somut bir adım atılmış değil. Millî Eğitim Bakanlığı aldığı kararla 2025 yılının eylül ayında yürürlüğe girecek olan 'Millî Eğitim Akademi Merkezi'ni açacaktır. Adaylar, akademide iki yıl eğitime tabi tutulduktan sonra atamaları yapılabilecek. Hal böyle olunca iki yıl daha atama yapılamayacaktır. 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılında 86 bin 136 ücretli öğretmen ile eğitim süreci yürütülmektedir. Ücretli öğretmenler, haftada 30 saat derse girmeleri karşılığında bile asgari ücretin altında bir ücret almaktadırlar. Aynı zamanda çalıştıkları gün sayısınca sigorta primleri yatmaktadır. Yani kelimenin tam anlamıyla 'emekleri' sömürülmektedir.” diye konuştu.
“İki yıl boyunca öğretmen ataması yapılmaması, mevcut öğretmen açığını derinleştirecek ve eğitimin kalitesinde ciddi düşüşlere yol açacaktır”
Emiroğlu, “2024-2025 Eğitim-Öğretim yılında toplamda 100 bin norm kadro açığı olmasına rağmen 86 bin 136 ücretli öğretmen ataması yapılarak bu açık bir şekilde kapatılmaya çalışılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Emiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüz bin öğretmen açığı varken ve iki yıl daha öğretmen ataması yapılamayacağına göre bu açığın eğitimde oluşturacağı tahribat ve enkazın altından kalkılamayacaktır. Sonuç olarak, eğitim sistemimizde yaşanan öğretmen açığı ve atama belirsizliği hem atanmayı bekleyen öğretmen adaylarını hem de öğrencilerin kaliteli eğitim alma hakkını ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir. Millî Eğitim Akademisi uygulaması, eğitimin niteliğini artırma amacı taşısa da iki yıl boyunca öğretmen ataması yapılmaması, mevcut öğretmen açığını derinleştirecek ve eğitimin kalitesinde ciddi düşüşlere yol açacaktır.”
“Öğretmen atamaları, uzun vadeli planlamalar çerçevesinde düzenli ve yeterli sayıda yapılmalı”
Son olarak Emiroğlu, “Bu sorunların çözümü için öncelikle mevcut öğretmen açığını kapatmak adına, liyakat ilkesinden ödün verilmeksizin acil atama planları oluşturulmalı ve bekleyen öğretmen adayları kadrolu olarak istihdam edilmelidir. Eğitim sisteminin sürdürülebilir ve sağlıklı bir yapıya kavuşması için öğretmen atamaları, uzun vadeli planlamalar çerçevesinde düzenli ve yeterli sayıda yapılmalıdır.” ifadelerine yer verdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Çanakkale zaferinin 110. yıldönümü vesilesiyle Çanakkale şehitliğini ziyaret etti.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyonist işgal rejiminin Gazze’de yeniden başlayan saldırılarının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda Başbakanı Dick Schoof ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.