HÜDA PAR Milletvekili Demir’den "yabancı üsler kapatılsın" çağrısı

HÜDA PAR Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Meclis’te yaptığı açıklamada Katar’daki saldırının ardından Türkiye’deki yabancı üslerin kapatılması ve siyonist rejimle bağlantılı kişi ve kuruluşlara karşı ciddi önlemler alınması gerektiğini söyledi.
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Demir, “İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere ülkedeki yabancı üslere karşı acil bir eylem planı devreye konulmalı ve bu üsler kapatılmalıdır.” dedi.
“Batı ülkeleri, saldırı için soykırımcı rejime istihbarat desteği sağlamıştır”
Soykırımcı işgal rejiminin Katar’ı hedef alırken devşirilmiş istihbarat elemanlarından faydalandığını belirten Demir, “Bu durum, Türkiye’de soykırımcı siyonist rejimle irtibatlı kişi ve kuruluşlarla ilgili daha ciddi tedbirlerin alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Siyonist rejimin Katar’daki saldırısı sırasında Amerikan menşeli savunma sistemlerinin devreye girmemesi bir yana, iddialara göre bazı Batı ülkeleri, saldırı için soykırımcı rejime istihbarat desteği sağlamıştır. Bu da Türkiye’deki ABD ve NATO üslerinin varlığını ve kontrolünü bir kez daha gündeme getirmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Savunma sanayii firmalarının 'ortaklık' adı altında yabancı firmalara teknoloji aktarımı yapmasının önüne geçilmeli”
“Söz konusu ülkelerin, Gazze’de yaşanan bunca vahşet ve soykırıma rağmen işgalci siyonist rejime lojistik ve istihbarat desteği sağladığı bilinmektedir.” diyen Demir, şöyle devam etti: “İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere ülkedeki yabancı üslere karşı acil bir eylem planı devreye konulmalı ve bu üsler kapatılmalıdır. Bunlarla birlikte savunma sanayii çalışmalarına ağırlık verilmeli, savunma sanayii firmalarının 'ortaklık' adı altında yabancı firmalara teknoloji aktarımı yapmasının önüne geçilmelidir.”
“Siyonist rejimle bağlantılı olanlar sistemden ayıklanmalıdır”
Soykırıma iştirak eden çifte vatandaşların yargılanması ile ilgili partisinin Meclis’e sunduğu kanun teklifini hatırlatan Demir, “Bununla birlikte özellikle devlet kurumlarının kullandığı bazı yazılım programlarının menşei ve güvenirliği titizlikle araştırılmalı; siyonist rejimle bağlantılı olanlar sistemden ayıklanmalıdır. Gerek siyonistlere bilgi ve belge aktaran teknoloji firmalarının gerekse bazı şirketlerin muhtemel bir saldırıda siyonizmin yanında duracaklarından şüphe edilmemelidir. Dolayısıyla bu şirketlere karşı da gerekli tedbirler alınmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarında şiddet ve ihmal vakalarının yaşandığına dair iddialar gündeme gelmektedir”
Çocuk Esirgeme Kurumlarının sadece barınma ve eğitim değil, aynı zamanda çocukların güvenliği, sağlığı ve ruhsal gelişimi için de sorumluluk taşıması gerektiğini belirten Demir, “Zaman zaman, bu kurumlarda istismar, şiddet ve ihmal vakalarının yaşandığına dair iddialar gündeme gelmektedir. Bu tür ihmallerin önüne geçebilmek için düzenli ve sıkı denetimler yapılmalı; çocuklara yönelik işlenen suçlar ağır cezalarla karşılık bulmalıdır. Çocukların güvenliği açısından; yurt çalışanlarının seçimi, eğitimi ve psikolojik yeterlilikleri önemsenmeli, bu konuda azami dikkat sarf edilmelidir.” şeklinde konuştu.
“Bölgenin güvenliği için caydırıcı ve fiili adımların atılması artık zorunluluktur”
Katar ve Yemen’e yönelik saldırılara değinen Demir, siyonist rejimin Gazze’deki vahşetten cesaret alarak daha da pervasızlaştığını söyledi. “Somut ve caydırıcı bir tepki verilmediği sürece bu saldırılar, yalnızca Katar’la sınırlı kalmayacak, İslam coğrafyasının farklı bölgelerine de sıçrayacaktır.” ifadelerini kullanan Demir, şöyle devam etti:
“Filistin, Lübnan, Suriye, İran ve Yemen’in ardından Katar’ın hedef alınması, siyonistlerin bölgesel bir hegemonyayı dayatma planlarının açık bir parçasıdır. Bu saldırılara yönelik tepkiler yalnızca kınama düzeyinde kalmamalı; Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi bünyesinde siyonistlere karşı etkili ve caydırıcı adımlar atılarak tüm diplomatik, ekonomik ve askerî ilişkiler de derhal askıya alınmalıdır. Gazze’deki soykırımın durdurulması, ABD ve siyonistlere karşı ilk şart olarak dayatılmalı; Filistin direnişinin garantörlüğü derhal üstlenilmelidir. Son saldırılar bir kez daha göstermiştir ki bölgenin güvenliği için caydırıcı ve fiili adımların atılması artık zorunluluktur. Siyonist rejimin pervasızlığı ancak ortak irade ve kararlı adımlarla durdurulabilir.”
“Bölge ülkelerini hedef alma tehdidinde bulunan siyonistleri durdurmanın yolu Gazze’den geçiyor”
Gazze’de iki yıldır devam eden soykırıma da dikkat çeken Demir, siyonist rejimin Doha’daki Hamas heyetine yönelik suikastının diplomasi ve müzakere tanımadığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti. Demir, “İşlenen vahşet ve soykırıma rağmen İslam dünyasının caydırıcı bir karşılık vermemesi, siyonistleri daha da azgınlaştırmaktadır. Son olarak Gazze’nin tamamen işgal edilmesi amacıyla tüm sivillere yapılan sürgün çağrısı, sınır tanımazlığın açık bir göstergesidir. Bölgede şiddetli bombardımanlar, saldırılar ve abluka da tüm vahşetiyle sürmektedir. Bugün tüm bölge ülkelerini hedef alma tehdidinde bulunan siyonistleri durdurmanın yolu Gazze’den geçmektedir. Bu nedenle İslam İş Birliği Teşkilatı bünyesinde derhal Gazze halkını korumak üzere ortak askerî güç oluşturulmalı ve bu gücün bölgeye gönderileceği ilan edilmelidir. Siyonist rejimin kalıcı olarak bölgeden çekilmemesi, açık bir savaş suçu olarak tanınmalıdır. Gazze’nin yalnız bırakılması, sadece Filistin’i değil tüm bölgeyi tehlikeye atacaktır.” diye konuştu.
Direniş unsurları siyonistlerin saldırganlığına ve yayılmacı planlarına karşı savunmasız bırakılmak isteniyor
Sabra ve Şatilla katliamının 43. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Demir, “Ne yazık ki bugün, benzer katliamlar devam etmekte ve yeni katliamların zemini hazırlanmakta, tehlikeli adımlar atılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Lübnan’daki Filistinli mülteci kamplarının silahsızlandırılmasına yönelik girişimlerin yeni felaketlere yol açabileceği uyarısında bulunan Demir, “Lübnan yönetimi, ABD'nin kendilerini korumayacağını, siyonistlerle yapılan ateşkesin ardından yaşanan saldırılardan açıkça anlamalıdır. Bu girişim sadece Lübnan’ı değil, bölgedeki tüm direniş unsurlarını siyonistlerin saldırganlığına ve yayılmacı planlarına karşı savunmasız bırakmayı hedeflemektedir. Silahsızlanma ancak siyonist rejim tasfiye edildiğinde, iç ittifak doğrultusunda fayda sağlayabilir. Aksi halde bu adımlar, sadece yeni felaketlere davetiye çıkaracaktır.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, TBMM'de yaptığı açıklamada, Gazze’ye insani yardım amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na destek çağrısında bulundu. Ün, "Devletler görevini yapmadığı için bu cesur insanlar yola çıktı" dedi.
HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, Meclis’te yaptığı açıklamada tüm dünya ülkelerinin net bir tavır ortaya koyarak filoyu koruyacaklarına dair beyanatlarda bulunmaları gerektiğini söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı, siyonist rejimin Gazze’ye kara saldırısına sert bir şekilde tepki gösterdi.