İstanbul Sözleşmesinin kabul edilişinin 9'uncu yılı dolayısıyla Türkiye Aile Meclisi ve Bileşenleri tarafından düzenlen basın açıklamasında, aile değerlerini olumsuz etkileyen sözleşmenin acilen iptal edilmesi çağrısında bulunuldu.
24 Kasım 2011'de TBMM’de tüm partilerin şerh koymadan oy birliğiyle kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi ve uygulamalarının ardından 9 yıl geçti. Toplumun inanç, değer ve kültürüyle bağdaşmayan söz konusu sözleşme birçok Avrupa ülkesi tarafından kabul edilmezken veya bazı maddelere şerh konulurken Türkiye'de ise 9 yıldır uygulanmaya devam ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da, "İstanbul Sözleşmesi nas değildir. İptal edilebilir" dediği söz konusu sözleşmenin iptal edilmesi için Saraçhane parkında toplanan aile meclisi üyesi bir grup, sözleşmenin derhal iptal edilmesi çağrısında bulundu.
"Sözleşme kadını erkeğe, erkeği kadına düşman etti"
Grup adına basın açıklamasını okuyan Türkiye Aile Meclisi Yönetim Kurulu üyesi Oktay Korkmaz, "Geçirdiğimiz 9 senenin sonunda Türkiye’nin ve daha birçok devletin küresel ve emperyal bir baskı neticesi olarak imzaladığı İstanbul Sözleşmesi, emperyal politikalar açısından oldukça başarılı olmuş gibi görünüyor. Kadına yönelik şiddeti bitirme iddiası ile toplumlara dayatılan İstanbul Sözleşmesi, ona atıf yapan uygulamalar ve onun üzerine inşa edilen aile ve toplum politikaları kadını-erkeğe, erkeği-kadına düşman ederek birçok alanda daha önce görülmemiş rakamlara şahitlik etmemize sebep oldu." dedi.
"Sözleşme imzalandığı günden beri yalnız yaşayan insan sayısı da her sene üst üste rekor kırılıyor"
Kadına yönelik şiddetin her geçen sene bir önceki seneye göre rekor seviyede artış gösterdiğini belirten Korkmaz, "Sadece son bir hafta içinde cinayete kurban giden kadın sayısı 13. 2019 yılında öldürülen kadın sayısı 474. Son 9 yılda İstanbul Sözleşmesi ve 6284 fitnesi sebebiyle 3 milyon ailenin yuvası dağıldı, 3 bin kişi öldü. İmzalandığı günden beri dağılan aile miktarı ve boşanma oranları da her sene rekor kırıyor. Evinden atılan, uzaklaştırılan, aile içi tecavüz saçmalığı veya iftira ile cezaevine atılan baba sayısında da her sene rekorlar kırılıyor. Tabi bunlar annesiz kalan çocuk sayısında da rekor demek. Babası cezaevinde veya uzaklaştırmada olan çocuk sayısında da rekor demek. Ebeveynlerinden en az birinden mahrum büyüyen çocuk sayısında da rekor demek. Ölen annesinden, cezaevine giren ya da intihar eden babasından olup sevgi evlerine düşen çocuk sayısında da rekor demek. Yaşadığı halde babasına, yaşadığı halde çocuğuna ulaşamayan ebeveyn sayısında da rekor demek. Bu evladına yabancılaştırılmış çocuğu ile ilişkisi kopmuş baba sayısında da rekor demek. Bunun aynı zamanda toplumla uyum sorunu yaşayan, uyuşturucu, alkol bağımlısı gençlik sayısında ve çocuk yaşta suça bulaşma oranlarında da rekor demek olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım. Sözleşmenin sözde başarısı bunlarla sınırlı değil. Sözleşmenin imzalandığı günden beri evlenme oranları da hızlanarak düşüyor. Burada da bir rekor söz konusu Kadınlarda ve erkeklerde evlenme yaşının gecikmesi de her sene rekor kırıyor. Sözleşme imzalandığı günden beri yalnız yaşayan insan sayısı da her sene üst üste rekor kırılıyor." diye konuştu.
"Milli Eğitimde iptal edilen Toplumsal Cinsiyet Projeleri, Türkiye Belediyeler Birliği eliyle devam ettiriliyor"
Korkmaz, "Tabi bunlar doğal olarak ortalama çocuk sayısında da dip rekorlarını getiriyor. Gencecik evlenmiş hala cezaevinde olan delikanlılarımızın feryatları genç yaşta evlenmekten insanları uzak tutuyor ama hastanelerde kürtaj olan kız çocukları rekor üstüne rekor kırıyor. Örf, adet, gelenek, namus, şeref, izzet kavramlarının neyi koruduğunu da İstanbul sözleşmesi vasıtasıyla anlamış olduk. Bunlar dağıldığında, insani ilişkileri tutan insanların bir arada olmasını sağlayan tüm değerler de dağılıyor toplum zerrelerine ayrılıyormuş. Boşuna Macaristan, Bulgaristan, Polonya, Hırvatistan, Rusya gibi ülkeler bu, dışı pembe pamuk şekeri, içi zehirli iğne dolu sözleşmeye itiraz etmiyorlarmış. Hükumetin, toplumdan gelen tepkiler nedeniyle iki ileri bir geri mehter takımı yürüyüşü taktiği ile soğurtarak topluma kabul ettirmeye çalıştığı sözleşmenin toplumda yaratacağı yıkım bir başka şeyle yeri doldurulabilecek bir yıkım olmayacaktır. Sözleşmenin getirdiği mecburiyetler nedeni ile '2 sene önce Milli Eğitimde sonlandırdık' denilen Toplumsal Cinsiyet Projeleri, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde ve Türkiye Belediyeler Birliği işgüzarlığıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Adaleti Eğitim Komisyonları kurularak el altından devam ettirilmeye çalışılıyor. Çocuklarımızın cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir ideoloji ile yetiştirilmesinden hükumetin nasıl bir fayda umduğunu merak ediyoruz." şeklinde konuştu.
"İstanbul sözleşmesi iptal edilmeli, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesi derhal durdurulmalıdır"
Malatya gibi İslami hassasiyetlerin yüksek olduğu muhafazakâr şehirde bile AK Partili Belediyenin düzenlediği sinema festivalinin erkek ve kadın sanatçı ödülleri kaldırılarak cinsiyetsiz odaklı en iyi oyuncu kategorisinde ödül verilecek diye lanse edilmesi cinsiyetsizlik projesi olduğunu ve bu tür projelere rahatlıkla ulaşılabildiği gerçeğini ortaya koyduğunu hatırlatan Korkmaz, son olarak şu ifadelere yer verdi:
"Bu sözleşme ve uygulamalarının toplumda yaratmış olduğu yıkımın önüne geçilmelidir. Reisi Cumhurumuzun dediği gibi 'İstanbul Sözleşmesi nas değildir. Feshedilmelidir' emri acilen uygulanmalıdır. Unutulmamalıdır ki bu değerleri yıkmak kolay olsa da bunların yeniden inşa edilmesi mümkün değildir. Türkiye AİLE Meclisi ve Bileşenleri olarak Biz aşağıda imzası olan 'Önce Aile' şiarındaki cemiyetler olarak, İstanbul Sözleşmesi feshedilmeli, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi derhal durdurulmalıdır." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Yıllar önce evlenip çocuk sahibi olan ve haklarında açılan kamu davası sonrası mağduriyet yaşayan Yıldırım ailesi, yetkililerden adalet beklediklerini ifade ettiler.
Ankara’da öğretmen çiftin hayatı, 3 yıl önce yaşanan bir olaydan sonra paramparça oldu. 6284 kanunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanan MEB’deki bazı bürokratlar, evrakta sahtecilik yaparak tayin hakkı olmayanların tayinlerini gerçekleştiriyor.
Şanlıurfa’daki sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen basın açıklamasında, aile huzurunu bozarak, şiddete neden olan ucube sözleşmelerin iptal edilmesi istendi.