BM: Sudan'da yaşananlar hayal edilemeyecek kadar vahşi ve yıkıcı
BM Özel Raportörü Rim es-Salim, Sudan'daki yerinden edilme kamplarında cinsel şiddetin sistematik biçimde "savaş silahı" olarak kullanıldığını belirterek, yaşananları "hayal edilemeyecek kadar vahşi ve yıkıcı" sözleriyle anlattı.
Birleşmiş Milletlerin kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetle ilgili özel raportörü Rim es-Salim, Sudan'da süren savaşın yol açtığı insani tablonun "felaket boyutunda ve hayal gücünün ötesinde" olduğunu açıkladı. Salim, özellikle Hızlı Destek Güçleri tarafından cinsel şiddet ve tecavüzün sistematik şekilde bir savaş aracı olarak kullanıldığını vurguladı.
BM raportörü, Sudan hükümetinin kontrolündeki Cezire, Hartum, Kızıldeniz ve Kuzey eyaletlerini kapsayan ve 9 günü aşmayan saha ziyaretleri sırasında, çok sayıda kadın ve kız çocuğunun anlattığı sarsıcı hikâyeleri dinlediğini aktardı. Salim, bu tanıklıkların bireysel vakalarla sınırlı olmadığını, toplumun tamamını hedef alan bilinçli bir yıkım politikasına işaret ettiğini söyledi.
Cinsel şiddetin yalnızca kadınları hedef almadığını ifade eden Salim, "Kadınlar doğrudan mağdur ediliyor, ancak erkekler de aile fertlerine yönelik bu saldırılara zorla tanıklık ettirilerek kırılıyor. Erkekler, sevdiklerini koruyamadıkları için çaresizlikten ağlıyor" dedi. Bu durumun, Sudan toplumunun sosyal dokusunu parçalamayı amaçlayan bir savaş yöntemi olduğuna dikkat çekti.
Salim, özellikle Darfur'un El-Faşir kenti ve çevresinden gelen kadınların, yaşadıklarını BM kurumlarına anlatmaktan çekindiklerini belirterek, bunun temel nedeninin toplumsal damgalanma korkusu olduğunu dile getirdi. Bu korkunun, mağdurların yaşadığı travmayı daha da derinleştirdiğini vurguladı.
BM raportörü ayrıca "ekonomik şiddet" boyutuna da dikkat çekti. Evlerin yağmalanması, mahsullerin ve altının çalınması, altyapının bilinçli şekilde yok edilmesi gibi uygulamaların rastlantısal değil, planlı bir yıkımın parçası olduğunu söyledi.
Uluslararası toplumun Sudan'a yönelik insani yardımda ciddi bir yetersizlik içinde olduğunu belirten Salim, mevcut insani yardım planının yalnızca yüzde 38 oranında finanse edildiğini açıkladı. Oysa ülkede 30 milyon insanın, yani nüfusun yarısının, acil yardıma muhtaç olduğunu vurguladı. Açlık, salgın hastalıklar ve yetersiz beslenmenin yaygınlaştığını, cinsel şiddet mağdurlarına yönelik sağlık hizmetlerinin ise neredeyse yok denecek düzeyde olduğunu ifade etti.
Salim, uluslararası topluma acil çağrıda bulunarak, çatışmaların derhal durdurulması için gerçek ve bağlayıcı bir baskı kurulmasını, bu "vahşi suçların" faillerinin ise yargı önüne çıkarılmasını istedi. Ayrıca insani yardımların bağımsız şekilde ulaştırılması, güvenli insani koridorların açılması ve Sudanlı kadınların olası barış müzakerelerinde mutlaka masada yer alması gerektiğini vurguladı.
BM raporlarına göre, Sudan'daki savaşta kadınlar ve kız çocukları en ağır bedeli ödüyor. Yalnızca Zemzem kampında 75'i kadın olmak üzere 104 cinsel şiddet vakası kayda geçti. Sudan Ulusal Soruşturma Komitesi ise farklı eyaletlerde 1392 toplu tecavüz ve zorunlu hamilelik vakası tespit edildiğini açıkladı. Ancak yetkililer, bu rakamların gerçek tablonun yalnızca yüzde 2'sini yansıttığını, mağdurların büyük çoğunluğunun korku nedeniyle susmayı tercih ettiğini belirtiyor.
Sudan Doktorlar Ağı ekipleri de El-Faşir'den kaçıp Tavila'ya ulaşan kız çocukları arasında sadece bir hafta içinde 32 tecavüz vakası kaydedildiğini bildirdi. Bu veriler, Sudan'da yaşanan insani felaketin boyutlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
ABD Adalet Bakanlığı'nın Jeffrey Epstein dosyalarına ilişkin bir milyondan fazla yeni belge bulduğunu açıklaması, yıllardır örtbas edilen küresel istismar ağını yeniden gündeme taşıdı. Belgeler, ABD başta olmak üzere dünya genelinde güç sahibi isimlerin çocuk istismarı, cinsel suçlar ve şantaj ilişkileriyle anıldığı karanlık tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi.
İranlı Uzman Fatıma es-Sammadi, İran ile siyonist rejim arasında yeni bir savaş ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek, önceki saldırıların Tahran'ın nükleer ve askeri kapasitesini durduramadığını söyledi.
14 ülke ortak bir bildiri yayınlayarak, Siyonist rejimin, işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim yeri kurma kararını şiddetle kınadı ve bu tür adımların uluslararası hukuku ihlal ettiği konusunda uyardı.