Molla Altun: Kültürümüze ve aile yapımıza yönelik sistematik bir saldırı var
İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Mehmet Ali Altun, aile yapısı, inanç ve toplumsal değerlerin özellikle televizyon dizileri ve medya içerikleri üzerinden bilinçli projelerle hedef alındığını belirterek, hem ailelere hem de devlet yetkililerine somut tedbirler alma çağrısında bulundu.
İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Mehmet Ali Altun, aile yapısına, toplumsal değerlere ve genç nesillere yönelik yürütülen çalışmalara ilişkin İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.
Son yıllarda kültüre, örfe, adete ve inanca yönelik bilinçli projelerin hayata geçirildiğini belirten Altun, özellikle televizyon dizileri ve medya içerikleri üzerinden toplumun hedef alındığını ifade etti.
Altun, "Malumunuz olduğu üzere son yıllarda aileye, topluma, gelecek nesillere; kültürümüze, örfümüze ve adetlerimize yönelik yoğun bir saldırı söz konusudur. Kültürümüzün ve değerlerimizin toplumdan kazınması için sistematik bir çalışma yürütülmektedir. Genellikle bu art niyetli projelerin sahipleri; diziler ve televizyon ekranları aracılığıyla milletimizi, toplumumuzu ve gençlerimizi adeta zehirliyorlar. Gençlerimizi, bize ait olmayan düşünce ve yaşam tarzlarına mecbur bırakacak programları maalesef uygulamaya koyuyorlar." dedi.
"Bunlar sıradan olaylar değil, bilinçli projelerdir"
Toplumun bu konularda son derece hassas olması gerektiğini vurgulayan Altun, yaşananların kendiliğinden gelişen sıradan süreçler olmadığını belirtti. Altun, "Bunlar bilinçli projelerdir. Tamamen Müslümanları dinlerinden, örflerinden ve adetlerinden koparmak; onları kendilerine benzetmek amacıyla ortaya konulan girişimlerdir. Bu projeler sadece adetlerimizi yok etmekle kalmıyor; ruhlarımızı ve ahlakımızı da öldürüyor. Bizi bizden alıp, inancımızdan ve değerlerimizden uzak, köksüz bir yaşam tarzına itiyorlar." ifadelerini kullandı.
"Toplum olarak uyanık olmalıyız"
Bu gidişata karşı toplumun uyanık olması gerektiğini söyleyen Altun, ailelerin evlerinde çocuklarıyla geçirdikleri zamanlarda bilinçli tercihler yapmasının önemine dikkat çekti. Altun, "Bu gidişata ‘dur’ demek için evlerimizde çocuklarımızla baş başa kaldığımız zamanlarda faydalı içerikleri izleme yoluna gitmeliyiz. Kendimizi bize ait olmayan yaşam tarzlarına mahkûm etmemeliyiz. Özendirilen bu hayatlar İslami bir yaşam tarzı olmadığı gibi, inancımıza da bütünüyle zıttır." dedi.
Bugün tedbir alınmaması halinde geleceğin daha karanlık olacağı endişesini dile getiren Altun, "Eğer bugün tedbir almazsak, yarınlarımızın bugünümüzden çok daha karanlık olacağından endişe duyuyoruz." şeklinde konuştu.
"Aile, dinin ve örfün yaşandığı bir mekteptir"
Toplumun her bireyine büyük sorumluluk düştüğünü belirten Altun, inanç, örf ve adetlerin bizzat yaşanarak yeni nesillere aktarılması gerektiğini vurguladı. Altun, "İnancımızı, örfümüzü ve adetlerimizi yaşayarak çocuklarımıza ve genç nesillerimize öğretmeliyiz. İnancımızın kurallarına aykırı olan ve bize ait olmayan sapkın akımları nesillerimize enjekte etmeye çalışanlara karşı herkes teyakkuzda olmalıdır." dedi.
Özellikle aile kurumunun hedef alındığını belirten Altun, "Aile demek, dinin ve örfün yaşandığı bir ‘mektep’ demektir. Bu mekteplerimize kasteden art niyetli çalışmalara fırsat vermemeliyiz." ifadelerini kullandı.
Devlet yetkililerine çağrı
Devlet yetkililerine de çağrıda bulunan Altun, aileyi koruma yönündeki söylemlerle televizyon yayınları arasındaki çelişkiye dikkat çekti. Altun, "Bir taraftan aile kurumunu koruma ve muhafaza etme konusundaki endişeler dile getirilirken; diğer taraftan aileyi dinamitleyen, toplumu ifsat eden ve gençleri ruhen öldüren dizilere karşı neden harekete geçilmiyor? Televizyonların bu sınırsız ve denetimsiz yayınlarına neden mani olunmuyor? Çocuklarımızın geleceğini garanti altına alacak yasal düzenlemeler neden yapılmıyor?" diye sordu.
Yetkililerin bu tabloyu gerçekten önemsiyorsa suskun kalmamaları gerektiğini ifade eden Altun, mevcut durumun ciddi bir çelişki barındırdığını söyledi.
"Somut tedbirler almak zorundayız"
Devletin tedbir alıp almamasından bağımsız olarak, ailelerin kendi önlemlerini almak zorunda olduğunu vurgulayan Altun, "Bu gidişat hayra alamet değildir. Bütün velilerin ve ailelerin, özellikle ‘ifsat dizileri’ konusunda çocuklarını bilinçlendirmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bu projeler dinimize karşı adeta alenen bir savaş hükmündedir." dedi.
Çocukların ve gençlerin sosyal medya ve televizyon içerikleriyle ruhen ve ahlaken zarar gördüğünü belirten Altun, bu akımların bilinçli ve sistematik şekilde dini ve toplumu hedef aldığını söyledi. "Sadece tehlikeyi konuşmakla bu tehdit ortadan kalkmıyor; somut tedbirler almak zorundayız." diyen Altun, yayınları denetleyen kurumların sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.
"Kimse toplumu ifsat etme hakkına sahip değildir"
Toplumu ifsat eden yayınlara karşı mutlaka düzenleme yapılması gerektiğini ifade eden Altun, "Televizyon yayınlarını denetleyen devlet kurumları, bu yayınlara bir çeki düzen vermelidir. Kimse toplumu ifsat etme konusunda sınırsız bir hakka sahip değildir." dedi.
Gençleri değerlerinden uzaklaştıran bu tabloya karşı çözüm üretmenin herkesin ortak görevi olduğunu belirten Molla Mehmet Ali Altun, sözlerini şu dua ile tamamladı: "Rabbim bizleri ve neslimizi bu kötü akımlardan muhafaza eylesin." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Bingöl Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Tahir Gündüz, Ramazan ayına manevi bir hazırlık süreci olduğuna dikkat çekerek, üç ayların Müslümanlar için büyük bir fırsat sunduğunu vurguladı.
TEBD Batman İl Başkanı Mehmet Emin Değirmenci, 2025 yılında Batman'da emlak sektöründe yüzde 85'lik bir durgunluk yaşandığını belirterek faizler, artan maliyetler ve imar kısıtlamalarının piyasayı kilitlediğini, 2026'nın üçüncü çeyreğinde ise sınırlı bir canlanma beklediklerini söyledi.
Mardinliler yılbaşı kutlamalarının uygun olmadığını dile getirerek, yılbaşının Hristiyanlara ait bir gelenek olduğunu ve Müslümanların o geceyi ibadetle geçirmesi gerektiğini vurguladı.