Şehid Muhammed Mursi'nin oğlu Abdullah Mursi, defin sırasında ve öncesinde şehidin naaşında meydana gelen hayret verici anları anlattı.
Mısır'ın meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, cunta mahkemesindeki şehadeti sonrası alelacele, ailesinden sadece birkaç kişinin katılımıyla son yolculuğuna uğurlandı.
Defin işlemlerine katılan Şehid Muhammed Mursi'nin oğlu Abdullah Mursi, babasının naaşında gözlemledikleri hayret verici anları anlattı.
Facebook sayfasından yaşadıklarını anlatan Abdullah Mursi, şehidin ruhunun, çalışmalarının ve hatıralarının İslam ümmeti arasında hâlâ diri olduğunu belirterek, dünyanın her yerinde şehid için gıyabi cenaze namazı kılındığını, kendisine dualar edildiğini ve rahmetle yad edildiğini hatırlattı.
Vefatından ancak 10 saat sonra Şehid Mursi'nin cenazesine ulaşabildiklerini belirten Abdullah, şehidin naaşını son kez görmek, yıkamak, kefenlemek için Kahire'nin güneyinde bulunan Tora Hapishanesindeki hastaneye gittiklerini belirtti.
"Yüzü aşırı derecede solmuş ve çok kızgın görünüyordu"
Şehidin yanına 4 erkek kardeşi, annesi, kız kardeşi ve çok sayıda cunta gücü ile birlikte girdiklerini belirten Abdullah, yaşadıkları ol ilginç anları şöyle anlattı:
"Şehidi gördüğümüzde gözlerimize inanamadık. Yüzü aşırı derecede solmuş ve çok kızgın görünüyordu. Hayretler içerisinde kaldık. Çünkü kendisini ilk defa bu derece kızgın görmüştük.
Şehidi yıkamak için girdiğimizde güvenlik güçlerinin içeriye girmelerini istemedik. Zor uğraşlar sonucu güvenlik güçlerini içeriden çıkarmayı başardık. Kapıyı kapattıktan sonra şehidi yıkamak için geri döndük.
"Zalimleri odadan çıkardıktan şehidin rahatladığını farkettik"
Zalimleri odadan çıkardıktan sonra döndüğümüzde onların yanında suratı asık olan rahmetli şehidin yüzünün birden eski haline döndüğünü ve sanki rahatladığını farkettik. Bu duruma hepimiz çok şaşırdık.
"Yıkamamızla birlikte naaşı adeta nurlanmıştı… Hep birlikte ağlamaya başladık…"
Şehide dua edip son vedamızı etmeye başladık. Herkes şehidin yüzünü öptü. Daha sonra yıkamaya başladık. Subhannallah, ilk girdiğimizde hastalıktan şişen moraran ve sararan vücudu yıkadığımız zaman birden değişmiş adeta nurlanmıştı. Bu durum bizi dehşete uğrattı. Ne yapacağımızı bilemedik. Herkes durmuş biribirine bakıyordu. Tabi bu duruma dayanamayıp hep birlikte ağlamaya başladık."
"Bu ancak Allah'ın bize bir müjdesiydi"
Bu gördüklerinin ne bir müjde ne de ölümden sonra bir hayat seyansı olduğunu ifade eden Abdullah, "Bu ancak Allah'ın bize bir müjdesiydi." dedi.
Mursi, "Şehidin vücuduna ne kadar fazla su döktüysek o kadar fazla yüzü gülümsüyor o kadar fazla parlıyordu. Daha yeni şehidi kefenlemiştik. Sabah ezanı okunmaya başlandı. Allah şahittir ki; babamı bildiğimden beridir sabah ezanı vakti camide olmuştur. Hatta cezaevindeyken bile ezanları yüksek sesle okur herkese vaktin girdiğini haber verirdi." ifadelerini kullandı.
"Rabbimizin rahmetinden bayılmak üzereydik"
Bereketli sabah ezanı vaktinde babasının yüzünün daha da çok parladığını ve beyazladığını ifade eden Abdullah Mursi, "Yüzünün parlaklığını görünce kalbimize öyle bir huzur geldi ki; Rabbimizin rahmetinden bayılmak üzereydik." dedi.
"Allah'ın bir işareti ve cömertliği…"
Bu yaşananların Allah'ın bir işareti olduğunu söyleyen Abdullah, şunları kaydetti: "Şehidin ailesinin gördükleri, Allah'ın bir işareti ve cömertliği olarak yorumlanabilir. Çünkü rahmetli babam, cani ve hain çetenin elindeyken, yapılan zulümleri kalbiyle diliyle ve canıyla reddetti. Onlara razı olacakları ve yüzlerini güldürecek hiçbir duruş sergilemedi. O yüzden Allah, onun daimi bir memnuniyet ve mutluluk içinde olduğunu ailesine gösterdi." ifadelerini kullandı.
"O canilerin hiçbirinin şehidin naaşını taşımalarına hatta dokunmalarına müsaede etmedik"
Ezanın bitmesi ile 4 kardeşin şehidin cenazesini taşıdığını belirten Mursi, "O canilerin hiçbirinin şehidin naaşını taşımalarına hatta dokunmalarına müsaede etmedik. Camiye kadar sadece biz 4 kardeş taşıdık. O pişkinlerin şehidin cenaze namazını kılmalarına da müsaede etmedik. Cumhurbaşkanı Şehid Muhammed Mursi'nin namazını sadece ailesi olarak biz kıldık. Daha sonra şehide dua ettik. Allah'tan şehadetini kabul etmesini diledik." diye belirtti.
"Babamı Mehdi Akif'in yanına defnettik"
Daha sonra şehidin naaşını arabaya taşıdıklarını, oradan Kahire'nin doğusunda bulunan Medine't Nasr semtindeki dostları İhvan mürşitlerinin defnedildiği kabristana götürdüklerini anlatan Abdullah, "Babamı en yakın dostu İhvânü'l-Müslimîn'in mürşitlerinden şehid mücahid Muhammed Mehdi Akif'in yanına defnettik." dedi.
Eylül 2018'de babasının ziyaretine gittiğinde, kendilerine ilk sorduğu kişinin, Şehid Muhammed Mehdi Akif olduğunu aktaran Abdullah, kendisine şehid olduğu haberini verdiklerini ve onunda " Şüphesiz biz Allah'tan geldik ve yine dönüşümüz O'nadır. (Bakara 156) Allah bizleri Resulullah'ın bayrağı altında, Kevser Havuzu'nda buluştursun inşaallah." dediğini aktardı.
"Şehid arkadaşlarıyla buluşmuşçasına yüzü ay gibi parlıyor ve gülümsüyordu"
Şehidi defnettiklerinde yüzündeki kefini açtıklarını belirten Abdullah Mursi, "Yüzünü gördüğümde şehid arkadaşlarıya buluşmuşçasına yüzü ay gibi parlıyor ve gülümsüyordu." ifadelerine yer verdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, işgalci siyonistlerin Gazze'de uyguladıklarının bir "savaş" değil "soykırım" olduğunu vurguladı.
İşgalci siyonistlerin, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bazı bölgeleri bombalaması sonucu çok sayıda kişi şehit oldu ve yaralandı.
Chicago Üniversitesi araştırmacısı Robert Pape'e göre, hem Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump'ın destekçileri hem de Demokrat rakibi Kamala Harris fiziksel güç kullanabilir.
İsveç mahkemesi, defalarca Kur'an-ı Kerim'i yakma hakaretinde bulunan Rasmus Paludan'ı, "nefreti kışkırtmaktan" dört ay hapse mahkûm etti.