Bingöl Üniversitesi Öğr. Gör. Murat Varol, dillerin korunması ve geliştirilmesinin devletlerin sorumluluğunda olduğunu belirterek, bunun temel yolunun anayasal güvence ve dil politikaları olduğunu ifade etti.

Öğr. Görevlisi Murat Varol, her yıl 21 Şubat’ta kutlanan Dünya Ana Dil Günü kapsamında, açıklamalarda bulundu.

“Anadil konuşucuları, bu talebi her zaman dile getirmeli ve ısrarcı olmalıdır,” diyen Varol, devletin ise dili tanıyıp, koruyucu politikalar benimsemesi gerektiğini vurguladı.

İLKHA’nın sorularını yazılı olarak cevaplayan Varol, insanların ana dillerine olan sahiplenme tutumlarının ve bu dilleri gelecek nesillere taşımak istemelerinin, devletlerin yaklaşımını değiştirdiğini söyledi.

“Bu bir talep olarak anadil konuşucuları tarafından her zaman dillendirilmeli ve ısrarcı olunmalıdır”

Varol, “Dillerin korunması ve geliştirilmesi konusu, devletlerin ve hükümetlerin sorumluluğu altında olmalıdır. Bunun temel yolu da anayasal güvence ve dile dair politikalar şeklindedir. Bugün insanların anadillerine karşı duruşu, sahiplenmesi, geleceğe taşımak istemelerine dair iradeleri devletin bakış açısını da değiştirmektedir. Bu bir talep olarak anadil konuşucuları tarafından her zaman dillendirilmeli ve ısrarcı olunmalıdır. Burada devlete düşen dili tanımak ve buna dair korumacı politikaları benimsemektir. Topluma düşen ise sosyal hayatın ve yaşamın her alanında anadillerine sahip çıkmaları ve özümsemeleridir.” dedi.

“Zazaca bugün kırılgan ve hassas bir yapıya sahip”

Zazaca’nın günümüzde kırılgan ve hassas bir dil yapısına sahip olduğunu belirten Varol, "Toplumun hafızasını diri tutma, toplumu bilinçlendirme, toplumsal farkındalık oluşturmak için uluslararası anadil günü önemli bir yere sahiptir. İnsanlar böyle özel günlerde kendi ana dillerine karşı daha hassas davranmakta ve buna dair daha fazla düşünmektedir. Burada sadece hatırlamak, böyle bir güne has bazı etkinlikler yapmak ve sonrasında bir dahaki yıla kadar dili bir köşede bekletmek değil, her an aynı hassasiyet ile davranmak daha doğru olacaktır. Zazaca bugün kırılgan ve hassas bir yapıya sahip. Gelecekte yaşayabilmesi için bugün de bazı önlemler almak ve dilin kırılganlığının daha ileri bir noktaya ulaşmasına izin vermeden önlem almak gerekmektedir.” şeklinde konuştu.

“Zira geçmişten alınan bir kültürel mirasın aktarımı ancak dil ile mümkün olmaktadır”

Dilin sadece bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda eğitim, kültür ve sosyal hayat gibi pek çok alanda etkili olduğunu aktaran Varol, “Diller her ne kadar insanlar arasındaki bir iletişim aracı olsa da modern dönemde artık bunun çok daha fazlası olduğunu kabul etmemiz lazım. Eğitim, sosyal hayat, kültür gibi alanlar başta olmak üzere dilin dokunmadığı hiçbir alan yoktur. Hal böyle iken dilin öneminin de buna göre şekillendirilmesi gerekmektedir. Bugün Zazaca üniversitelerde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim alınabilen diller arasında yer almaktadır. Aynı zamanda ilköğretimin ikinci kademesi olan 5-8'inci sınıflar arasında da seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Bunlar önemli ve değerli adımlar olmakla beraber, bunun geliştirilmesi ve ilerletilmesi elzem görünmektedir. İlkokulda veya anaokulu düzeyinde de dil öğretiminin olması ve Zazacanın anadil olarak öğretilmesi önemli bir yere sahiptir. Zira bugün çocukların dil ile olan bağlarının zayıfladığını düşündüğümüzde eğitime çok daha büyük bir rol düşmektedir. Bunun yanı sıra kültürel hayatta, sanatsal etkinliklerde dilin canlı tutulması önemli bir yere sahiptir. Zira geçmişten alınan bir kültürel mirasın aktarımı ancak dil ile mümkün olmaktadır.” İfadelerini kullandı. (İLKHA)