Kuyumcu esnafı: Altın fiyatlarını faiz, güven ortamı ve enflasyon gibi faktörler etkiler
Altın fiyatlarının değişiminde birçok faktörün etkili olduğunu belirten Bingöl kuyumcu esnafı, bunların faiz oranları, güven ortamı ve enflasyon gibi etkenler olduğunu belirttiler.
Altın fiyatlarının değişiminde birçok faktörün etkili olduğunu belirten kuyumcu Azad Veysel Kıyatsil, faiz oranlarının bu faktörler arasında önemli bir yer tuttuğunu vurguladı.
Altın fiyatlarının yükselişinde ise savaşlar ve ülkeler arası krizlerin önemli bir etken olduğunu belirten Kıyatsil, güven ortamının bozulması halinde insanların paralarını koruma altına almak için altına yöneldiğini, bunun yanında enflasyonun da altın fiyatlarını artıran bir diğer unsur olduğunu ifade etti.
Altın fiyatlarındaki yükseliş ve düşüşü ilgili tahminlerini paylaşan Bingöl’deki kuyumcu esnafı Azad Veysel Kıyatsil, güven ortamı bozulduğunda insanların paralarını koruma altına almak istediklerini belirtti.
“Faiz, önemli bir etkendir”
Altın fiyatındaki değişimin faizle bağlantılı olduğunu belirten Kıyatsil, “Altın fiyatlarındaki yükselişler ve düşüşlerin birçok nedeni vardır. Bunlardan bazıları faiz oranları, savaş ortamı, güven ortamının olmayışı gibi faktörlerdir. Şimdi faiz, önemli bir etkendir. Faiz oranları yükseldiği zaman yatırımcılar faize yönelir, bu da altına olan talebi düşürür ve altın fiyatları düşüş eğilimine girer. Yükselişler açısından bakıldığında, savaşlar ve ülkeler arasındaki krizler önemli bir etkendir. Güven ortamı bozulduğunda insanlar paralarını koruma altına almak ister. Bunun dışında enflasyon da altın fiyatlarının yükselmesinde etkili bir faktördür.” dedi.
“Özellikle savaş ortamında insanlar paralarını güvenceye almak ister”
Altın fiyatlarındaki hareketlilikte arz-talep meselesinin çok önemli bir yer tuttuğunu aktaran Kıyatsil, “Altın fiyatlarındaki hareketlilikte arz-talep meselesi de çok önemli bir yer tutar. Nasıl ki yaz aylarında karpuz fiyatları, karpuzun bol olması nedeniyle ucuzluyorsa, kışın da portakal fiyatları aynı şekilde düşer. Altında da durum benzerdir. Talep ne kadar artarsa fiyatlar o kadar yükselir; talep azaldığında ise fiyatlar düşüş eğilimine geçer. Özellikle savaş ortamında insanlar paralarını güvenceye almak ister, bu da altına olan talebi artırır. Örneğin, Amerika bir savaşa girdiğinde doların düşme veya yükselme olasılığı ortaya çıkar. Dolar, altın ve ons fiyatları birbirleriyle bağlantılıdır ve bu ilişki fiyatlar üzerinde doğrudan bir etki yaratır.” ifadelerine yer verdi.
“Altın yükseldiği zaman insanların alım gücü düşüyor”

Yükseliş ve düşüşlerin insanları etkilediğini söyleyen Kıyatsil, “Altın yükseldiği zaman insanların alım gücü düşüyor. Bu bir etkendir, bizi etkiliyor. Yani alım satım pek olmuyor. Ne kadar düşük olursa, insanlar daha çabuk ulaşabilir. Biz de ona göre insanlara yardımcı olabiliriz. Bu işe para gözüyle bakmadığımız için sermayemizi korumaya çalışıyoruz. Bir kilo altını korumaya çalışıyoruz. Bunu 900 grama, 950 grama düşürmemeye çalışıyoruz. Paramızı açıkta bırakmamaya, altına bağlamaya çalışıyoruz. Biz kendimizi bu şekilde koruyoruz. Tabii yükselişler, düşüşler insanları etkiliyor.” diye belirtti.
“Yatırım kısa vadede değil uzun vadelerde kar sağlar”
Yatırımın kısa vadede değil uzun vadelerde kar sağladığnıı belirten Kıyatsil “Mesela altın yükseldi mi insanlarda bir panik havası oluşuyor. Borcu olanlar üzülüyor, borcu olmayan, yatırım yapanlar seviniyor. Yatırımcılar için aslında her zaman, her an doğru zamandır. Şimdi yatırıma kısa vadeli bakmamak lazım. Mesela 'Ben alayım, bir ay sonra kâra geçeyim' diye bir durum olmuyor. O gözle bakanlar zaten hep zarar eden insanlardır. Şöyle alıp bir yıl, bir buçuk, iki yılda mutlaka kâr edeceklerdir. Kısa vadede çok mantıklı değil ama uzun vadede en mantıklı yatırımdır. Yani yatırımcısını en üzmeyen yatırım altındır.” şeklinde konuştu.
“Eline bir miktar para geçtiği zaman hemen almalı, düşmesini beklememeli.”
Borcu olan yatırımcılara tavsiyelerde bulunan Kıyatsil, “Borcu olan kişiler şöyle yapmalı: Eline bir miktar para geçtiği zaman hemen almalı, düşmesini beklememeli. Ufak ufak almalı. Mesela borcu çoksa hepsini bir seferde alamıyorsa, parça parça almalı. Biriktirmeli bu şekilde. Damlaya damlaya göl olur misali. Düşmesini bekledikleri zaman bir yükseliş oluyor, daha çok zarar ediyorlar. Bu sefer daha da düşmesini bekliyorlar, işin içinden çıkamıyorlar. Parça parça aldıkları zaman en az şekilde zararla kurtulacaklardır bu işten. Ucuz altın yoktur, düşük değer altın vardır.” dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Asgari ücretin ardından memur ve emeklilerin 2026 yılı ocak ayında alacağı maaş artışı da merak konusu oldu. Zam oranları, 5 Ocak’ta açıklanacak aralık ayı enflasyon verisiyle birlikte kesinlik kazanacak.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2019 yılında başlattığı ücretli plastik poşet uygulamasında yeni bir düzenlemeye gidildi.
Türkiye için Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) 2024 Yılı Eylem Programına ait Finansman Anlaşması yürürlüğe girdi.
Mardin Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Başkanı Musa Öztürk, 2026 yılı için belirlenen 28 bin 75 TL’lik asgari ücretin, enflasyon ve yoksulluk sınırı karşısında yetersiz kaldığını belirtti.