Kendi günlerinde sorunlarını dile getirdiler

Şanlıurfalı gazeteciler 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde sorunlarını dile getirerek, Türkiye’de gazetecilere yeteri kadar değer verilmediğini ve basın özgürlüğünün olmadığına dikkat çektiler.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle Şanlıurfa'da görev yapan gazeteciler, sıkıntı ve dileklerini İlke Haber Ajansı'na dile getirdiler.
Hem Urfa'daki hem de Türkiye'deki gazetecilerin ortak sorununun gazetecilik mesleğinin çerçevesinin belirlenmemiş olmasından yakınan gazeteciler, gazetecilik dendiği vakit bir meslekten ziyade çerçevesi belirlenmemiş, herkesin zaman zaman yaptığı bir iş olarak algılandığını ifade ettiler.
Gazeteciliğin yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak geldiğini ifade eden gazeteciler, gazetecilerin toplum acısından ayrı bir konumda olduğunu, bu mesleği yürüten gazetecilerinde bunun farkında olup buna göre hiç kimsenin etkisi altında olmadan ilkeli ve objektif bir haberciliği yapılmaları gerektiğini dile getirildi.
Gazeteciliğin yasama, yürütme ve yargıdan sonra bu üç kuvvetin işleyişini izleyen denetleyen denetleyici bir kamu gücü olduğunu kaydeden Şanlıurfa Gazeteciler Derneği Başkanı Veysel Polat, "Buda ancak toplumun bilinçlenmesiyle, toplumda vatandaşlık, toplumda birey olma bilincinin ve iradenin gelişmesi ve ortaya çıkmasıyla olabilecek bir şeydir. Hem vatandaş olma konusunda, birey olma ve kendi hakkımıza sahip çıkma hususunda bir irademiz yok. Bu irade ortaya çıktıkça inanıyorum ki insanlarımız güçlü olacaklar, okuyacaklar. Vatandaşımızın ve STK'ların bu konudaki bu çabaları da gerçek bir gazeteciliğin gerçek bir basının ortaya çıkmasına vesile olacaktır. Bu konuda Türkiye'de geriye baktığımız vakit belirli bir mesafe kat etmişiz. Ama gelişmiş ülkelerle kendimizi kıyasladığımız vakit toplumsal alanda epey kat edeceğimiz mesafe vardır" dedi.
‘Gazetecilik en çok istismar edilen bir meslektir'
Gazetecilik mesleğinin en çok istismar edilen bir meslek olduğunu dile getiren Polat, "Gazetecilikte niteliğinden dolayı bir kamu hizmeti veriyorsunuz, hakkı, hukuku savunuyorsunuz, toplum adına sözü söylüyorsunuz. Bu bir imtiyaz gibi gelebilir. Gazeteciliği toplum nazarında ayrıcalıklı bir konuma oturtabilir.Ama bu şahsımıza yönelmiş bir imtiyaz değildir bu bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun farkında olmak lazımdır. Bu sorumluluğun farkında olmayan ya da bilinçli bir şekilde bunu istismar eden insanlara karşı hem gazetecilerin aynı mesleği yapmadığımızı bizim ortaya koymamız gerekiyor. Hem de toplumun kendi namusuna sahip çıkan namuslu insanlara sahip çıkmasını istiyorum. Hem bu mesleği hem de toplumu istismar eden insanlara karşı okuyucularımızdan kendi vatandaşlarımızdan sorumluluk ve bilinç bekliyorum" ifadelerine yer verdi.
‘Türkiye'de tarafsız gazeteci yok denecek kadar az'
Türkiye'de tarafsız gazeteci sayısının çok az olduğuna dikkat çeken Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı Celal Çiftçi ise, "Türkiye'de onun bunun tarafı olan gazeteciler var. Türkiye'de son yıllarda çalışan gazeteciler anlamında gerçekten vahim bir tablo yaşıyoruz. Gerçek gazetecilik objektif gazetecilikten uzak bir tablo yaşıyoruz. Buda tabi ki bizleri üzüyor. Ülke çıkarları toplum çıkarları için demokrasi özgür iradesiyle haber yapabilecek gazeteciler olmasını diliyoruz. Ama tabloya baktığımız zaman onun bunun gazeteciliği olduğu için adı özgür adı tarafsız ama her şeyimiz taraf ve özgürlükten uzak bir gazetecilik günü yaşıyoruz. Bu tablo bizi ciddi bir şekilde rahatsız ediyor." ifadelerini kullandı.
Tarafsız gazeteciliğin olabilmesi için medya patronlarının gazetecilik mesleğinden başka herhangi bir işle meşgul olmaması gerektiğini politika ve siyasetten uzak durması gerektiğini vurgulayan Çiftçi, "Bu sorunların çözümüyle ilgili Avrupa'da ve başka ülkelerde benzer olaylar medya patronları ihaleye girmemeleri ve medya patronları siyasete dalkavuk olamamalıdırlar. Çünkü başka bir işle uğraştığı zaman ister istemez bir göbek bağı oluşuyor. Buda ciddi anlamda ülkede medyanın çamura girme gibi bir görüntü olur. Oda ciddi bir sıkıntıdır. Toplumun vicdanı, dini, kalbi her şeyi medyadır. Medyadaki bir aksaklık toplumun vicdanının aksaklığı, manevi değerlerin aksaklığıdır. Buda bizi üzüyor.
" dedi.
Türkiye'de Basın özgürlüğünün olmadığını söyleyen Çalışan Gazeteciler Başkanı Tahir Gülebak ise basın mensuplarının medya patronlarının isteklerine göre hareket etmek zorunluluğunda bırakıldığını kendi düşüncelerini rahatlıkla ifade edemediklerini, çalışan muhabir kendi profiline göre hareket temek istediğinde işi elinden alınıp, kapı dışarı edilmekte olduğunu belirtti.
‘Gazeteciler maddi ve manevi imkânlar hususunda zayıf bırakılmış'
Gazetecilerin ülkeyi ayakta tutan temel taşlardan biri olduğunu, bundan dolayı gazeteci ve muhabirlerin özgür olmaları gerektiğini aktaran Gülebak daha sonra, "Gazetecilere maddi ve manevi imkânlar sağlanması lazım. Şu anda gazeteci ve muhabirler açısından ülkemizde maddi ve manevi durumu en kötü olan şehrin Şanlıurfa şehrimiz olduğunu söyleyebilirim. Çünkü Şanlıurfa'da beş yüz elli liraya artı sigortasız çalışan gazetecilerimiz, muhabirlerimiz var. Biz Çalışan Gazeteciler Derneği olarak, özellikle bu tip mağdurlukların üzerine gideceğiz ve elimizden geldiğince gazetecilerin ve muhabirlerin kariyerlerini yükselteceğiz" ifadelerini kaydetti. (Sedat Kuşulay-İLKHA)
هشدار حقوقی: تمامی حقوق اخبار، عکس ها و فیلم های منتشر شده متعلق به İlke Haber Ajansı Basın Yayın San می باشد. تجارت مانند. تحت هیچ شرایطی نمی توان از تمام یا بخشی از اخبار، عکس ها و فیلم ها بدون قرارداد کتبی یا اشتراک استفاده کرد.