İşgalci siyonistlerin savaş meydanında boyun erdirmediği Gazze halkını sıkı bir ambargo, açlık ve kıtlıkla karşı karşıya bıraktığına dikkat çeken HAMAS Siyasi Büro Üyesi Casir Bergusi, Müslümanların bu zulme artık "dur" demeleri gerektiğini söyledi.

Malatya'da, Gazze Gönüllüleri Derneği tarafından "Gazze İçin Bende Varım" sloganıyla iftar programı düzenlendi. Programa, HAMAS Siyasi Büro Üyesi Casir Bergusi ile Filistin Diyalog Grubu Başkanı Gazzeli Sadık Ebu Amir konuşmacı olarak katıldı.

Kur'an'ı Kerim tilaveti ile başlayan program, İlahiyatçı Prof. Dr. Abdurrahman Ateş'in açılış konuşması ile devam etti.

"Her bir Müslümanın kalbinde Gazze muhabbeti ve Gazze'de olma arzusu vardır"

Açılış konuşmasının ardından söz alan HAMAS Siyasi Büro Üyesi Casir Bergusi, Gazze'nin sadece bir toprak parçası olmadığını, tüm Müslümanların kalbinde derin bir sevgi ve özgürlük arzusuyla yer edindiğini ifade etti. Bergusi, "Her bir Müslümanın kalbinde Gazze muhabbeti ve Gazze'de olma arzusu vardır. Müslümanlar Gazze'deki mücahitlerle birlikte olmak istiyor" diyerek, Gazze'nin Müslümanların ortak davası haline geldiğini söyledi.

"Kudüs'ü özgürleştirmek, korumak için bu dava en büyük davadır"

Bergusi, konuşmasında, İslam'ın kutsal değerlerinin korunması ve Kudüs'ün özgürlüğü için Müslümanların büyük bir sorumluluk taşıdığını belirterek, "Hazreti Peygamberin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) miracgahı olan Kudüs'ü özgürleştirmek, korumak için bu dava en büyük davadır. Şeyh Ahmet Yasin'in felçli, hareket edemeyecek durumda olduğu halde yaptığı mücadeleyi, eğer biz sağlıklı ve sapasağlam vücutlarla yapmıyorsak, Allah'u Teâlâ (Celle Celaluhu) bunun hesabını bizlere soracaktır." dedi.

"Şehit Yahya Sinvar cezaevinde bulunduğu 23 yıl boyunca Aksa Tufanı operasyonunu nasıl yapılacağı üzerine çalıştı"

Şeyh Ahmet Yasin'in Gazze'deki mücadelesine, bu mücadelenin Filistin ve Gazze halkı için taşıdığı öneme değinen Bergusi, Şeyh Ahmet Yasin'in fikirlerinin ve mücadelesinin, Yahya Sinvar ve diğer liderlerin çalışmalarını şekillendirdiğini belirtti. Şeyh Ahmet Yasin'in, Gazze'deki mücadelenin temellerini attığını hatırlatan Bergusi, Yahya Sinvar'ın cezaevinde bulunduğu 23 yıl boyunca Aksa Tufanı operasyonunu nasıl yapılacağı üzerine çalıştığına dikkat çekerek, Gazze'deki direnişin ne denli uzun soluklu ve kararlı bir mücadele olduğunu vurguladı.

"Şehit Yahya Sinvar 'cezaevinden çıkarsam öyle bir eylem yapacağım ki bütün dünya bunu konuşacak' diyordu"

Bergusi, "Büyük komutan dava arkadaşım şehit Yahya Sinvar ile birlikte 5 yıl cezaevinde kaldık. Kendisi 4 defa, ben ise 9 defa müebbet hapis almıştım. Ona cezaevinden çıktığında nasıl bir mücadelede bulunacaksın diye sormuştum. Dedi ki: 'Eğer Allah'u Teala izin verir ve buradan çıkarsam, bunu not et ve tarihte buna şahit olsun, sende şahit ol. Öyle bir eylem yapacağım ki öyle bir mücadelede bulanacağım ki bütün dünya tek ayak üzerinde durup bunu konuşacaktır.' dedi. Aksa Tufanı Operasyonu, 20 yıl süren hazırlıkların ve Müslümanların verdiği desteğin bir sonucudur. Bu harekât, sadece Gazze halkının, HAMAS'ın değil, tüm ümmetin ortak mücadelesidir." dedi.

"Mücahitler hedeflerine ulaşmalarına izin vermedi"

Gazze'ye yönelik uluslararası müdahalelere de değinen Bergusi, ABD ve batılı ülkelerin, Gazze'deki mücahitlerin ve halkın direncini kırmaya yönelik çeşitli stratejiler izlediğini belirtti. Bergusi, "Kendi silahlarına ve maddiyatına güvenen siyonizm yönetimi sadece 2 saatte tarumar edildi ve dize getirildi. ABD, İngiltere, Fransa gibi batılı ülkeler, israilin darmadağın ve çaresiz olduğunu görünce baktılar yok olup gidecek hemen bir olup onlara destek için silahlarıyla Gazze'ye gelerek savaştılar. Günümüzün firavunu ABD Gazze'ye gelme sebebinin dört hedefi vardı. Birinci hedefi Gazze'deki mücahitleri yok etmek, ikincisi Gazzelileri Gazze'den çıkarmak, üçüncüsü kendi esirlerini canlı olarak kurtarabilmek, dördüncüsü ise Filistin davasını sonsuza kadar yok etmek ve tarihten silmek idi. Onların hedefi bu idi ama Allah'u Teala'nın inayeti ile bu hedeflerin hiçbirini gerçekleştirmediler." ifadelerine yer verdi.

"Gazze'nin mücahitleri, tehditlere boyun eğmeyerek, güçlü bir duruş sergilediler"

Özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın, esirlerin iade edilmesi konusunda Gazze'ye yönelik yaptığı tehditlerin boş çıktığını belirten Bergusi, Trump'ın sonrasında Gazze'ye daha yumuşak bir yaklaşım sergileyerek, kendilerinin değer verdiği bir esirin iadesini talep ettiğini söyledi. "Bu, Trump'ın şahsi talebiydi. Gazze'nin mücahitleri, tehditlere boyun eğmeyerek, güçlü bir duruş sergilediler" şeklinde konuştu.

"Gazze için yapılan her bir yardım, kendimiz için yapılmış bir iyiliktir"

Gazze için dünya genelindeki Müslümanlardan yardım beklediklerini belirten Bergusi, "Bize Gazze için ne yapabiliriz diye soruluyor. Ancak doğru soru, 'Biz kendimiz için ne yapabiliriz?' olmalıdır. Çünkü Gazze için yapılan her bir yardım, aslında kendimiz için yapılmış bir iyiliktir." dedi.

 "siyonistler savaşla boyun eğdiremedikleri Gazze halkını açlıkla boyun eğdirmeye çalışıyor"

Son olarak, Gazze'nin karşı karşıya olduğu zor durumlara dikkat çeken Bergusi, Gazze halkının sıkı bir ambargo, açlık ve kıtlıkla karşı karşıya olduğunu belirtti. Bergusi, "siyonistler, savaşla boyun eğdiremedikleri Gazze halkını muhasarayla, ambargoyla gıdaların Gazze'ye girişini engelleyerek başarmak istiyorlar. Gazze halkını yoklukla, kıtlıkla, açlık ve susuzlukla baş eğdirmeye çalışıyorlar. Artık bunun karşısında olmalısınız, bunun mücadelesini vermelisiniz, bunun için çareler üretmeli ve bir şekilde buna son vermelisiniz." diyerek, bu mücadelenin sadece Gazze halkının değil, tüm Müslümanların ortak mücadelesi olduğunu vurguladı.

Filistin Diyalog Grubu Başkanı Sadık Ebu Amir ise Aksa Tufanı operasyonundan bu yana işgalci siyonistlerin saldırılanında ne kadar çocuğun etkilendiği, işgalcilerin özellikle Filistinli çocukları niçin şehit ettiği üzerinde bir konuşma yaptı.

"Filistinli çocuklar, yalnızca kendi geleceklerini değil, ümmetin geleceğini savunuyorlar"

Gazze'deki çocukların sadece savaşın kurbanı olmadığını, aynı zamanda büyük bir tarihsel mücadelenin parçası olduklarını ifade eden Ebu Amir, "Filistinli çocuklar, bugün yaşadıkları perişanlıkla yalnızca kendi geleceklerini değil, ümmetin geleceğini savunuyorlar" dedi.

"Gazze'de şehit edilen 17 bin 491 çocuktan 211'i savaş sırasında dünyaya gelen çocuklardı"

Gazze'ye saldırılar başladığından bu yana israil tarafından 17 bin 491 çocuğun şehit edildiğine dikkat çeken Ebu Amir, "Bu çocuklardan 211'i savaş sırasında dünyaya gelirken, 825'ten fazlası henüz bir yaşını bile doldurmamış çocuklardı. Bunlardan 3 bin 500 çocukta kötü beslenme, tam gıda alamama ve açlık dolayısıyla şehit olmuştur. Tabi 17 binden fazla çocuk şehit olduğu gibi 17 binden fazla çocukta annesiz ve babasız yani yetim ve öksüz kalmıştır." dedi.

Ebu Amir," Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, 4 binin üzerinde çocuk çeşitli organ kayıpları yaşadı, 60 binin üzerinde çocuk ise eğitimden mahrum kaldı. Bu çocukların hayatını kaybetmesi sadece bir savaş kaybı değildir," diyen Amir, israil'in çocukları hedef almasının ardında dini saikler ve stratejik amaçlar bulunduğuna dikkat çekti. Amir, israil'in Filistinli çocukları "insan dışı varlıklar" olarak gördüğünü ve bu bakış açısının, sözde kurdukları devletin temellerini oluşturduğunu belirtti.

Ebu Amir, israilin asıl amacının HAMAS ile Filistin halkını birbirinden ayırmak, Gazze halkını sürgün etmek ve onları birbirine düşürmek olduğunu söyledi.

"Gazzeli anneler onların öldürdüklerinden daha çok çocuk doğuracak ve bu yolda mücahit yetiştireceklerdir"

Filistin halkının direncinin asla kırılmayacağını vurgulayan Ebu Amir, "siyonitlerin çocukları hedef almasının nedeni yeni bir HAMAS neslinin yetişmemek ve bu neslin önüne geçmektir. Onlarda biliyorlar ki bu çocuklar, atalarının mücadelesini devralacak, onların silahlarını kuşanacaktır. Yarının mücahitleri gördükleri için özellikle çocukları hedef alıyorlar. Allah'ın izni ile bu planlarında da başarısız olacaklardır ve korktukları başlarına gelecektir. Yeni nesil, Gazze halkı, tüm zorluklara rağmen bu mücadeleye devam edecektir. Bir Filistinli mücahidin dediği gibi: 'Eğer onların kimyasal, nükleer silahları varsa bizimde onlara mukabil neslimiz vardır. Bu nesil, o kimyasal silahlara ve o ağır bombalara karşı duracak, onları bertaraf edecektir.' Ve Gazzeli anneler onların öldürdüklerinden daha çok çocuk doğuracak ve bu yolda mücahit yetiştireceklerdir İnşallah." dileğinde bulundu.

"Malatya Gazze'deki yetim çocuklara sahip çıkma konusunda büyük bir sorumluluk üstlendi"

Malatya'nın, Gazze'deki yetim çocuklara sahip çıkma konusunda büyük bir sorumluluk üstlendiğini ifade eden Ebu Amir, "Malatya'nın Gazze halkına gösterdiği desteği ve duyarlılığı takdirle karşılıyoruz. Malatya, diğer illerden farklı olarak Gazze'deki yetim çocuklara sahip çıkıyor ve onlara destek oluyor. Bu konuda bir adım öndesiniz" dedi. (İLKHA)