Ankara Peygamber Sevdalıları Derneği öncülüğünde "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla Ankara’da etkinlik gerçekleştirildi.
"Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla Hacı Bayram Veli Camii avlusundaki Eşrefoğlu Rumi Konferans Salonunda gerçekleştirilen programa, siyasi partilerin yanı sıra STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Sunuculuğunu Furkan Katuç’un yaptığı program Ayetullah Akyüz Hoca'nın okuduğu Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından Ankara Peygamber Sevdalıları Dernek Sözcüsü Furkan Karahan, programın açılış konuşmasını yaptı.
Allah’a hamd ve Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesselem)’e salat ve selam ederek başlayan Karahan, "Hazreti Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi Vesselem) insanları davet ettiği İslam’ı, hayat rehberi kabul eden ve gecenin zifiri karanlığında gökyüzünde parlayan yıldızlara benzetilen ‘Ashab-ı Kiram’dır. Hazreti Muhammed’in tedrisatından geçmiş ilk mümtaz Müslüman topluluktur. ‘Hayat, iman ve cihaddır.’ ilkesini, Hazreti Peygamber ile tatbik eden ilk cemaattir. Sahabenin, insanlık ailesinin birer ferdi olduğunu göz ardı etmeden, İslam’ı ilk kabul edenler ve şirk düzeni içinde tevhidi mücadelenin ilk temsilcileri olduğu gerçeği hayatlarının bilinmesini gerekli ve haklı kılmaktadır. Sahabe, Hazreti Peygamber’in yol arkadaşları ve davasının yarenleridir. Ehl-i küfrün İslam davetini engellemek için yürüttüğü çetin mücadele sürecinde Hazreti Peygamber’e omuz veren, hiçbir baskı ve kınamadan çekinmeden Allah yolunda canı, malı feda eden güzide şahsiyetlerdir." dedi.
Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesselem), sahabeleri nsanlık tarihinin en hayırlı nesli, ümmetin en hayırlıları, cehennem ateşinin yakmayacağı kimseler ve cennetlikler gibi ifadelerle övdüğünü hatırlatan Karahan, Peygamber Sevdalıları Vakfının 2015 yılında ilan ettiği ve Ankara Peygamber Sevdalıları Derneği olarak destekledikleri ‘Kasım Ayı Sahabe Ayı’ programları hakkında bilgiler verdi.
Açılış konuşmasının ardından Konya Grup Davet sanatçılarının seslendirdiği ilahilerle devam eden program, Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmed Göktaş Hoca’nın konuşmasıyla devam etti.
"Ey Ebu Ubeyde vallahi dünya seni satın alamadı"
Cennetle müjdelenen sahabelerden ‘ümmetin emini’ Ebu Ubeyde Bin Cerrah'tan söz eden Göktaş, "Ebu Ubeyde bin Cerrah'ı anlatabilmek için Halife Ömer radiallahu anh'ın gözüyle bakılmasında yanayım. O onun kıymetini, kim olduğunu, ne olduğunu bize biraz daha iyi anlatıyor. Kudüs kuşatılmış, Müslümanlar tarafından ve Kudüs baş hahammı veya oradaki liderler dediler ki 'biz savaşmadan Kudüs'ü size verebiliriz. Ama bir şartla. Ömer gelmesi lazım Medine'den, Ömer gelirse ona teslim ederiz' dediler. Ve haber Hazreti Ömer'e gönderildi. Hazreti Ömer radiyallahu anh geldi. Hazreti Ömer gelince oranın fatihlerinden Ebu Ubeyde bin Cerrah onu görmeyi istedi. Nerede benim kardeşim Ebu Ubeyde diye gösterdiler ve Ebu Ubeyde ile sarıldı, kucaklaştı. Demek ki çoktan görüşmüyormuşlar. Ve sonra Ebu Ubeyde onu aldı, çadırına götürdü. Girdiler bir çadıra. Çadıra girdi Hazreti Ömer, koskoca komutan içeri girdi ve dedi ki Ey Ebu Ubeyde vallahi dünya hepimizi satın aldı. Bir seni satın alamadı." şeklinde belirtti.
"Ebu Ubeyde öteki sahabelere benzemiyordu"
Göktaş, "Ebu Ubeyde var ya, öteki sahabelere benzemiyordu. Hazreti Ömer'in ısrarla örnek aldığı hatta benzemek için çırpındığı kişiydi bu Ubeyde. Bir gün Efendimiz Necran Hristiyanlarına mektup göndermiştir. Necran neresi biliyor musun? Büyük bir devlet değildi. Hani Efendimiz Bizans'a mektup göndermişti. İran'a mektup göndermişti. Mısır'a, Habeşistan'a, büyük ülkelere mektup göndermişti. Bir de Necran'a, Necran bir kasaba idi. Medine ile Yemen arasında Hristiyan idiler. Onlara da mektup gönderdi. Onları da Allah'ın dinine çağırdı. Onlar mektubu alınca paniklediler, korktular, düşündüler. Çünkü Muhammed Efendimiz her gün büyüyor ve Arap dünyasını olduğu gibi dinine çekmiş birisi. Necran Hristiyanları kendi aralarında toplanıyorlar. Diyorlar ki; 'içimizden bazı temsilciler seçelim.' Rivayete göre 62 kişiyi seçiyorlar ve 'Medine'ye gitsinler. Varsınlar bu Muhammed ile bir konuşsunlar. Hazreti İsa hakkında ne düşünüyor ne diyor? Hazreti Meryem'e ne diyor? Bir öğrenelim bu Muhammed’i’ diyorlar. Rivayete göre 2-3 gün misafir oluyorlar. Ali İmran suresi bunun için geliyor. Bu adamlar geliyorlar Peygamber Efendimize münakaşalar yapıyorlar. Diyorlar ki 'Ey Muhammed bize müsaade edin, biz gidelim memleketimize. Enine boyuna bu meseleyi, senin görüşünü de öğrendik. Senin dinine göre İsa'nın kim olduğunu, ne olduğunu sende anlattın. Biz de anlattık. Biz bir karara varamadık. Varalım memleketimize gidelim, orada düşünelim ve gelip sana neticeyi söyleriz." ifadelerine yer verdi.
"Eminlik herkesin malını, mülkünü ve her şeyini gözünü yumarak teslim ettiği kişiye denir"
Devamında ve son olarak Göktaş, şunları aktardı:
“Yalnız giderken bize bir adamını ver bize. Yani biz senin dinine girmiyoruz. Ama senin devletini, senin gücünü, kuvvetini, her şeyini kabul ediyoruz. Sana itiraz etmiyoruz. Onun için biz giderken memleketimize adamlarından emin bir adam bizimle beraber gelsin orada malımızı mülkümüz, devamızı her şey öğrensin. Kim ne kadar vergi verecek? O bizimle beraber olsun diyorlar. Efendimiz buyuruyor ki 'yarın sabah namazından sonra buraya gelin ben size eminlerim emini birisini vereceğim, sizinle göndereceğim' ve eminlerin emini deyince Hazreti Ömer diyor ki 'Vallahi, o güne kadar hiç içimden öne çıkmak gelmezdi. Lider olmak ve önde görünmek hiç aklıma gelmezdi. Ama Efendimiz o kadar övdü ki, keşke ben olsaydım. İnşallah benimdir. O gün heyecandan duramadım ve sabahleyin namaza vardım. Efendimiz namazı kıldı, kıbleden bize döndü. Hristiyanlar da geldi oturdu ve efendimiz eminül emini arıyor. Ama Efendimiz beni gördüğü halde beni çağırmadı ve bakmadı bile. Arkalardan 'gel ey Ebu Ubeyde' dedi. Ebu Ubeyde’yi çağırdı ve oturttu. 'Her ümmetin bir emini vardır. Benim ümmetimin emini de Ebu Ubeyde'dir.' Bu özellik var ya, öyle basit bir özellik değildir. Allah'ın Rasulü bunu keşfediyor. Onu gençliğinde tanıyor. Zaten Peygamber Efendimiz de Muhammed-ül Emin'dir. O peygamber olmadan önce Muhammed-ül Emin'di. Eminlik sadece doğru, dürüst ve değil, çok çok daha geniş anlamı vardır. Eminlik herkesin malını, mülkünü, ırzını, namusunu ve her şeyini gözünü yumarak teslim ettiği kişiye denir."
Yapılan konuşmanın ardından Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından hazırlanan sinevizyon gösterimi ve ilahi sanatçılarının seslendirdiği ezgilerle devam eden program, Cemal Kişi Hoca’nın yaptığı dua ile son buldu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Adana’da meydana gelen trafo patlamasının ardından hızla yayılan alevler, park halindeki bir araca sıçrayarak aracı tamamen kullanılamaz hale getirdi.
Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü tarafından uyuşturucu ve uyarıcı madde satışına yönelik gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında milyonlarca uyuşturucu hap ele geçirildi, bin 505 kişi yakalandı.
HÜDA PAR Akdeniz Koordinatörü Salih Demir, Kahramanmaraş İl Başkanı Turan Özcan ve beraberindeki heyet kırsalda yapımı devam eden deprem konutlarını inceledi.
Davet ve Gençlik Hareketi bünyesinde düzenlenen yürüyüşe katılan Diyarbakırlı gençler, Gazze konusunda herkesin yapabileceği şeylerin olduğunu belirterek "elimden bir şey gelmiyor" diyenlere boykot çağrısında bulundu.