'Bu zamanda bu tür bir etkinliğin düzenlenmesi çok mübarek bir adımdır'
Diyarbakır'da gerçekleştirilen 4'üncü Alimler Buluşmasına katılan İran Kürdistanı ve Irak Kürdistanı'ndan alimler, bu zamanda bu tür bir etkinliğin düzenlenmesinin çok mübarek bir adım olduğunu belirtti.
Bu sene Diyarbakır'da 4'üncü gerçekleştirilen Alimler Buluşması programı dolayısıyla İTTİHADUL ULEMA'ya teşekkürlerini ileten İran ve Iraklı alimler, İTTİHADUL ULEMA'nın böyle bir organizasyon yapmasını "halkın derdi ile dertlenmek" olarak yorumladılar.
Organizasyon için teşekkürlerini ifade eden Erbil Şeqlawe kentinden katılan İmam ve Hatip Îsma'îl Muhemmed Îsma'îl Herûtî, "Bu kadar âlim ve halkı burada toplamaları onların halkın derdi ile dertlendiğini gösteriyor. Onlara başarılar dilerim." dedi.
Bu tür etkinlikleri organize etmenin önemine değinen Herûtî, "Bir parçada bulunan bir âlimi diğer parçada bulunan âlime tanıtmak çok önemli bir konudur. Örneğin; ben Irak Kürdistanı'ndan gelmişim ve burada Türkiye, Suriye ve İran Kürdistanı'ndakilerini tanıyabilirim. Bu çalışmalar ile Kürdistan'daki bütün âlimler arasında ittihat kurulmasına vesile olur. Dünya âlimler birliği olduğu gibi bizim de meselelerin çözümü hakkında başvuracağımız ve her konu hakkında bir sözü olacak olan bir âlimler birliğimizin olması gerekiyor. Tekrardan teşekkür ederim." ifadelerini kullandı.
Bir önceki âlimler buluşmasına da katıldığını söyleyen İran Kürdistanı Piranşehir kentinden Muhammed Mollazade, bu etkinliğe katıldığı için çok mutlu olduğunu dile getirdi.
Mollazade, "Allah bu etkinliği hazırlayan ve düzenleyenlerden razı olsun. Bu etkinliğe katılan bütün seydalara başarılar nasip etsin. Bulunduğumuz zamanda bu tür etkinliklerin düzenlenmesi Kürdistan'ın dört parçasındaki âlimlerin toplanması için çok mübarek bir adımdır. Böylece, konular hakkında araştırmalar yapılabilecek; İslam ümmeti, âlimlerin ve medreselerin sıkıntıları, İslam düşüncesi ve akidesi hakkında konuşulabilecek. Bu konu hakkında çok konuşmak lazım ve âlimlerin de bu konuya ehemmiyet vermeleri gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Âlimlerin, siyeri anlatmak için meydanda olmaları gerekiyor"
Âlimlere çağrıda bulunan Mollazade, "Şu bulunduğumuz durumda, âlimler ve medreseler üzerinde büyük bir baskı var. Âlimlerin bütün güçleri ile şer'i ilimleri öğrenme, Kur'an-ı Kerim'i anlama, Peygamberin sünneti üzerine araştırma ve siyerini anlatmak için meydanda olmaları gerekiyor. Kur'an'ın ve sünnetin önemi için yeni içtihada ve okumaya ihtiyacımız var. Bu da Âlimlerin işidir. Kur'an'ın ve sünnetin nükteleri üzerinde araştırma yapıp yeni içtihatlar ve anlamalar elde etmeleri lazım. Bu için de âlimler akademik ve güncel bir şekilde araştırmalar yapmaları lazım. Kur'an, sünnet, siyer ve İslam'ın tarihi hakkında yeni bir bakışımız olması lazım. Günümüz için gerekli olan şeyleri Kur'an, sünnet, siyer ve tarihten çıkarmak için. İnşallah dinimizi güncel bir şekilde İslam ümmetine anlatmak için yeni ilmi bir hareket başlatmış oluruz." dedi.
"Âlimlerin siyasetle uğraşmaları dinsizlik veya dinden uzaklaşmak anlamına gelmez"
Âlimlerin siyasette olup olmamaları konusunda değerlendirmede bulunan Erbil'den 'Elî îsma'îl ise şöyle konuştu:
"Maalesef bazı taraflar İslam'ı halkın gözü önünde kötü göstermek için seydaları dinden, dünyadan ve devletten uzaklaştırmak istiyorlar. Önderimiz ve öncümüz Peygamberlerin sonu Hazreti Muhammed'dir. O devlet kurmuştur. Kendisi devletin başkanıydı. Anayasa kurmuştur. Medine'ye yetiştiğinde ilk başladığı işlerden bir tanesi de anayasayı kurmak oldu. Bir yandan Müslümanlar ve Yahudiler, diğer taraftan da Ensar ve muhacirler arasında kardeşlik kurdu. Gerçekten bunlar da bize Müslümanların siyaset yaptıklarını söylüyor. Eğer bir gün Âlimler de siyaset yaparlarsa bu dinsizlik ve dinden uzaklaşmak değildir. İslam'ın hiçbir kanunu Müslümanların devletlerinin olmasını ve devlet başkanı olmalarını engellemiyor." (Ramazan Zeren, Ramazan Casuk-İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ekim ayı, Gazze'de iki yıl süren soykırımın ardından varılan ateşkes anlaşması ve ardından yaşanan esir takasıyla damgasını vurdu ancak siyonist ihlaller hız kesmedi. Türkiye, bu süreçte önemli bir arabuluculuk rolü üstlenirken, iç politikada "Türk, Kürt, Arap İttifakı" vurgusu ve PKK'nın çekilme açıklamasıyla öne çıkan adımlar attı.
Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), son dönemde sosyal medyada namaza yönelik alaycı ve küçümseyici tutumlara ilişkin yazılı bir basın açıklaması yayımladı. “Namaz kırmızı çizgimizdir” başlığıyla yayımlanan açıklamada, namazın İslam’daki yeri ve müminin kimliğini belirleyen temel bir ibadet olduğu vurgulandı.
Eylül ayı, Filistin Devletinin İngiltere, Fransa, Kanada gibi önemli ülkelerce tanınmasıyla uluslararası arenada dönüm noktası yaşanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM ve Beyaz Saray'daki temasları yoğun diplomasi trafiğine sahne oldu. Türkiye'de ise HÜDA PAR'ın anayasa çalıştayı ve hükümetin yeni eğitim yılı temasları iç politikada öne çıktı.
HAMAS, işgal rejimi ile Somaliland arasındaki karşılıklı tanıma girişiminin Filistin halkına karşı işlenen suçları örtme amacı taşıdığını belirtti.