Sadaka-i cariye olarak evini vakfetti
Türkiye Diyanet Vakfı’na vatandaşların gönüllü bağışları devam ediyor.
Ahiret inancına sahip olan hayırsever insanlar, dünya hayatının son bulmasıyla birlikte amel defterlerinin kapanmaması adına birçok hayırda bulunmuşlardır. Bu hayırlardan biri de sadaka-i cariyedir.
Kur’an-ı Kerim’in Hadid Suresinde hayırda bulunanların mükâfatı şöyle dile getirilmektedir, “Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler var ya, verdikleri onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da vardır.”
Yukarıda bahsedilen ayeti şiar edinen hayırsever vatandaşlarımızdan Yeter Çelik hanımefendi örnek bir davranışta bulundu. Çelik hanımefendi evini Türkiye Diyanet Vakfı Elazığ Şubesi’ne bağışladı. Hayırsever vatandaşımızı makamında ağırlayan İl Müftüsü Yusuf Sarıkaya, evini bağışlayan Yeter Çelik’e teşekkür belgesi takdim etti.
Sarıkaya, “Dünya hayatında sadaka-i cariye olarak yapılan tüm amellerin ahiret hayatında çok büyük mükâfatlara vesile olacağına inanıyoruz,” ifadelerini kullandı.
Elazığ İl Müftüsü Sarıkaya, Yeter Çelik’i tebrik ederek ayrıca kendisine Kur’an-ı Kerim hediye etti. (Mustafa Daştan - İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ekim ayı, Gazze'de iki yıl süren soykırımın ardından varılan ateşkes anlaşması ve ardından yaşanan esir takasıyla damgasını vurdu ancak siyonist ihlaller hız kesmedi. Türkiye, bu süreçte önemli bir arabuluculuk rolü üstlenirken, iç politikada "Türk, Kürt, Arap İttifakı" vurgusu ve PKK'nın çekilme açıklamasıyla öne çıkan adımlar attı.
Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), son dönemde sosyal medyada namaza yönelik alaycı ve küçümseyici tutumlara ilişkin yazılı bir basın açıklaması yayımladı. “Namaz kırmızı çizgimizdir” başlığıyla yayımlanan açıklamada, namazın İslam’daki yeri ve müminin kimliğini belirleyen temel bir ibadet olduğu vurgulandı.
Eylül ayı, Filistin Devletinin İngiltere, Fransa, Kanada gibi önemli ülkelerce tanınmasıyla uluslararası arenada dönüm noktası yaşanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM ve Beyaz Saray'daki temasları yoğun diplomasi trafiğine sahne oldu. Türkiye'de ise HÜDA PAR'ın anayasa çalıştayı ve hükümetin yeni eğitim yılı temasları iç politikada öne çıktı.
HAMAS, işgal rejimi ile Somaliland arasındaki karşılıklı tanıma girişiminin Filistin halkına karşı işlenen suçları örtme amacı taşıdığını belirtti.