HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın açıklamasında 2003 yılından bu yana ABD zindanlarındaki Dr. Afiyet Sıddıki'nin yaşadığı zulümlere dikkat çekildi.
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı, 2003 yılından bu yana ABD zindanlarındaki Dr. Afiyet Sıddıki'nin yaşadığı zulümlere dikkat çekmek için ABD konsolosluğu önünde basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına birçok STK temsilcisi, yazar ve vatandaş destek verdi. Basın açıklaması öncesinde yapılan konuşmalarda ABD’nin haydutluğuna dikkat çekildi.
Amerikanın olduğu her yerde sorun kaos ve güvensizliğin olduğunu vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, "Normal şartlarda bir ülkenin konsolosluğu bu kadar şatafatlı, bu kadar korunaklı olmaz. Dışarıdan bakıldığında burası binlerce askeri barındıran bir kale gibidir. Şu anda Türkiye'de oynanan birçok oyun ve fitnenin planı buradan yapılıyor. Dr. Afiyet Sıddıki gibi nice Müslümanlar buraya getirilip dünyanın farklı ülkelerine sevk edildi. Eğer huzur ve güven istiyorsak Amerikanın üslerinin, istihbarat merkezlerinin olmaması gerekir." dedi.
HÜDA PAR GİK Üyesi Meryem Kiraz ise Afiyet Sıddıki’ye yapılan zulümlere ses çıkarmayan sözde insan hakları savunucularına tepki gösterdi.
ABD zindanlarında bulunan Dr. Afiyet Sıddıki'nin bir bilim kadını olduğunu ve yaptığı çalışmaların ABD’yi rahatsız ettiğini hatırlatan Kiraz, "Dr. Afiyet Sıddıki bir anneydi 3 çocuğu vardı. İnsanlığa ve İslam’a hizmet gayesindeydi. Dr. Afiyet Sıddıki’nin ablası Fevziye hanım kardeşinin kesinlikle suçlu olmadığını dile getirirken, annesinin onun hasretiyle yandığını, diğer mahkumlara sağlanan olanakların hiç birisinin Dr. Afiyet Sıddıki’ye sağlanmadığını, görüntülü konuşmak şurada dursun telefon dahi etmesine izin verilmediğini dile getirdi. Bizler buradan emperyalist ABD'ye sesleniyoruz; Ey zalim Amerika! Kirli pençelerini artık Müslümanların üzerinden çek. Mazlum Dr. Afiyet Sıddıki’yi ve çocuklarını birleştirerek ailesine ve ülkesine iade et. Yıllardır gasp ettiğiniz haklarını ver diyoruz. Ey zalim Amerika! Şunu bil ki; bizler Dr. Afiyet Sıddıki’nin sesi olmaya devam edeceğiz. Bu zülmü dile getirmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
"İslam ülkelerinin gerçek sahipleri Müslümanlardır"
Köklü Değişim Türkiye Medya Sorumlusu Mahmut Kar da ABD'nin Afiyet Sıddıki’yi tutuklayarak Müslümanların kalplerine korku salacağını zannettiğini ancak bunu başaramayacağını vurguladı.
Gazeteci-Yazar Bahadır Kurbanoğlu da ABD’nin bu cürümü işlerken yalnız olmadığını, yerel despotların da nice Afiyet Sıddıki gibi olayları üretmekle meşgul olduklarını vurguladı.
"Afiyet Sıddıki takasa konu edildi ancak Pakistan tarafından kabul edilmedi"
Kurbanoğlu, "Bugün Suriye cezaevlerinde bulunan kadınlar, tecavüze uğrayan, yıllardır cezaevine mahkum edilen, uzuvlarını kaybeden, hayatlarını ellerinden alınan nice isimsiz Afiyet Sıddıki’ler var. nice isimsiz Afiyet Sıddıki’ler Mısır zindanlarında. İslam dünyasının dört bir yanında böyle bir durum var. Afiyet Sıddıki olayında da ABD ile birlikte Pakistan istihbaratı olayın baş sorumlularındandır. Afiyet Sıddıki’ye yıllarca zulmeden, ortadan kaybolduğunda nereye gittiğini bilmediğimiz dönemde yıllarca işkence eden bir Pakistan vardı. Ardından işkenceleri ABD devraldı. İlk yalanları da burada ortaya çıktı. 2008 yılında gözaltına aldıklarını söylediler. Gözaltında ABD askerlerini yaralamaya çalıştığını söylediler. Ardından mahkemelerde yalan söylemeye devam ettiler. İngiliz gazetecinin aktardıklarına göre Afiyet Sıddıki takasa konu edildi ancak Pakistan tarafından kabul edilmediğini öğrendik. Onun hayatı ile alakalı nice zulüm hikayeleri var."
Yapılan konuşmaların ardından İngilizce ve Türkçe olarak basın metni okundu.
Basın metninin Türkçesini HÜDA PAR İstanbul İl Başkan Yardımcısı Seyfullah Sivi, İngilizce metnini ise HÜDA PAR İstanbul İl Kadın kolları Başkanı Münevver Aktaş okudu.
Sivi, ABD’in Dr. Afiyet Sıddıki’ye uyguladığı insanlık dışı muameleyi, reva gördükleri işkenceleri ve uyduruk delillerle verilen hapis cezasını kınadıklarını söyledi.
Dr. Afiyet Sıddıki’ye yapılan kötü muameleler ve uygulanan tecritler, vicdanı kirlenmemiş her kişi ve kurumun şiddetle karşı çıkması gereken bir insan hakları ihlali olduğunu belirten Sivi, Dr. Afiyet Sıddıki’nin hafız olduğunu, Kur’an ile yaşamını bütünleştirme gayreti içerisinde olduğunu ve İslam’ın günümüzde de bütünüyle bir hayat biçimi olduğuna gönülden inandığını hatırlattı.
"Çocuklarının akibetinin ne olduğu ve nerede tutuldukları ise hâlâ bilinmiyor"
Sivi, "Afiyet Sıddıki’nin en büyük hayali Kur’an-ı Kerim öğretilerini modern ve beşeri ilimlerle birleştirmekti. İnandığı idealler uğruna Pakistan ve tüm İslam ülkelerinde bir eğitim devrimini gerçekleştirmek umuduyla yola koyuldu. İlk durak olarak İslamabad'a giderek bu hayalini gerçekleştirecekti. Fakat 2003 yılında üç çocuğu ile birlikte Pakistan otoriteleri veya onların işbirlikçisi ABD istihbaratı tarafından Karachi havalimanından kaçırıldı. Beş yıl boyunca kendisinden hiçbir haber alınamadı. Dr. Afia Sıddıki'nin kaçırılmasından sonra Afganistan'da ölüm ve katliamlarla anılan Bagram üssündeki bir hapishanede tutulduğu ortaya çıktı. Çocuklarının akibetinin ne olduğu ve nerede tutuldukları ise hala bilinmiyor." dedi.
Sıddıki’yi teslim almaya gelen ABD askerlerinden birisinin silahından çıkan kurşunla Dr. Afiyet Sıddıki’nin yaralandığını ve ardından helikopter ile Bagram Hava Üssünde bulunan Craig Joint Theather hastanesine kaldırıldığını hatırlatan Sivi, Sıddıki’nin hastanede kaldığı süre boyunca hiçbir şekilde ailesiyle görüştürülmediğini, avukatın konsolosluğu bilgilendirme gibi haklarının dahi tanınmadığını söyledi.
"Dr. Sıddıki, Texas'ta Forth Worth Deniz Üssünde bulunan federal hapishanede tutulmaktadır"
Sivi, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Sıddıki, mahkemedeki yeminli ifadesinde gizli bir hapishanede işkence gördüğünü, işkence edenlerin delil üretmeye çalıştıklarını ve kendisine söylenenleri yapmadığı takdirde kendisine ve çocuklarına işkence yapılacağı yönünde sürekli tehditlerle karşı karşıya kaldığını ifade etti. 23 Ekim 2010 tarihinde NewYork'ta yargılanmaya başlayan Dr. Afiyet Sıddıki, ABD askerlerini ve FBI ajanlarını öldürmeye teşebbüs etmek suçlamasıyla 86 yıl hapse mahkum edildi. Yargılamada davaya konu olan öldürmeye teşebbüs hikayesi ise 2007’de Afganistan’daki Gazne polis merkezinde tutulduğu esnada Dr Sıddıki’nin yere bırakılmış bir tüfeği ateşlediği iddiasına dayandırılmıştır. Sözkonusu merkezde silahın ateşlemesiyle herhangi bir ölüm ya da yaralanma hadisesi gerçekleşmemiş olmasının yanında adli tıp laboratuarından gelen inceleme raporlarında bahse konu silah üzerinde herhangi bir parmak izine rastlanmadığı gibi, silahın ateşlendiğine dair bir bulguya da rastlanmamıştır. Adli tıp bulguları ve Sıddıki’nin defalarca tekrarladığı ifadesine rağmen mahkeme, ABD askeri kaynaklarının temelsiz iddialarını delil kabul ederek 86 yıl gibi uçuk bir cezaya karar vermiştir. Duruşmaların başlamasından bugüne kadar Dr. Sıddıki, Texas'ta Forth Worth Deniz Üssünde bulunan federal hapishanede tutulmaktadır.
"Sıddıki erkeklere ait bir hapishanede tutuluyor"
"23 Mayıs 2018 tarihinde konsolosluk görevlilerince Dr. Sıddıki ile yapılan görüşmede, Dr. Sıddıki'nin sürekli psikolojik ve cinsel şiddete maruz kaldığı, kimseyle görüştürülmediği, yiyecek ve içeceklerine fosfat ve fosforik asit konularak zehirlenmeye çalışıldığı, yaşadığı tüm zorluklara ve uygunsuz ortama rağmen ibadetlerine devam etmeye çalıştığı belirtilmiştir." diyen sivi, "Ailesinden aldığımız bilgiye göre son üç yıldır kendisinden haber alınamamaktadır. Dr. Afiyet Sıddıki hakkında yapılan asılsız suçlamaları, aksi yöndeki somut delillere rağmen kabul etmek; Dr. Sıddıki'yi çocukları ile kaçırmak ve onlara işkence uygulamak; kendisinin durumu hakkında ve çoğu zaman nerede tutulduğuna dair ailesine bilgi vermemek; en önemlisi de bir bayanı erkeklere ait bir hapishanede tutmak, insan hakları ihlalleri kategorisine giren tüm suçları bir arada işlemek anlamına gelmektedir." şeklinde konuştu.
"Sıddıki ülkesine ve çocuklarına kavuşturulmalıdır"
Sivi, son olarak şu ifadelere yer verdi: "HÜDA PAR İstanbul İl Başkanliği olarak bizler, müslüman olduğu için küresel haydutlar tarafından derdest edilen Dr. Sıddıki için ehl-i vicdanı bu hukuksuzluğa karşı çıkmak, yaşatılan bu zulmü basına ve kamuoyuna duyurmak adına bugün burada, ABD Konsolosluğunun önünde toplanarak bir kez daha haykırma gereği duyuyoruz. CIA’nın gizli operasyonlarıyla İslam dünyasının farklı yerlerinden derdest edilerek gizli hapishanelerde aynı akıbeti yaşayan sayısız kişinin bulunduğunu, Dr. Sıddıki’nin ise sadece bunlardan birisi olduğunu belirtmek istiyoruz. İnsan haklarını ayaklar altına alan bu uygulamalara karşı Müslümanlar daha fazla ses çıkarmalı, insan hakları iddiasındaki kuruluşlar da çifte standartları bırakıp Amerika’nın yaşattığı bu zulümlere karşı insani tavırlar geliştirmelidirler. Bugün burada seslerini duyurmak ve zalime 'dur' demek için toplanan siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarımızın değerli temsilcilerine, duyarlı basın mensuplarımıza ve bu konuda hassasiyet sahibi siz halkımıza teşekkür ederken; yaşatılan zulümlerin sembol ismi haline gelen Dr. Afiyet Sıddıki için vicdan sahibi herkesi bir kez daha seferber olmaya ve 17 yıldır çekilen bu zulme son vermeye çağırıyoruz. Acilen Dr. Sıddıki'nin psikolojik ve fiziksel sağlığından emin olunmalı, ülkesi Pakistan'a emin bir şekilde dönüşü sağlanmalı ve çocuklarının yeri tespit edilerek ailesine teslim edilmesi sağlanmalıdır." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu " (Yenidoğan) Çeteyi ortaya çıkartan, onu takiple delillendiren, bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir? Onları yakalattığımız için mi?" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Demokrasi ve insan haklarına inanan ülkeler ve uluslararası mekanizmalar ivedilikle harekete geçmeli, bebek katillerinin hak ettiği cezayı almaları için gereğini yapmalıdır." dedi.
Tarihçi-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, "Kudüs küresel hakimiyetin, cihan hakimiyetinin simgesi durumundadır. Dolayısıyla bir çekişme konusu haline gelmiştir." dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin işgalci siyonistler Benjamin Netanyahu ve Yoav Galant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarmasını memnuniyetle karşıladı.