Çocukları dağa kaçırıldığı için Diyarbakır'da HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerden Rauf Biçer, HDP’ye oy verildikçe çocukların dağa çıkacağını söyledi.

HDP'liler tarafından çocuklarının kandırılarak dağa kaçırıldığı gerekçesiyle HDP Diyarbakır İl Binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerden Mustafa Biçer’in babası Rauf Biçer, oğlunun HDP'liler tarafından kandırıldığını ve kaçırıldığını ifade etti.  

Eyleme katılan ailelerden Rauf Biçer ve Celil Bektaş, oturma eylemlerinin çocuklarına kavuşuncaya kadar süreceğini söylediler. Biçer, oğlunun HDP'liler tarafından kandırıldığını ve Kobani'ye kaçırıldığını söylerken, Yusuf Bektaş’ın babası Celil Bektaş ise oğlunun kendilerinden habersiz götürüldüğü bir gezide kandırıldığını belirtti.

"Çocuklarımız gelene kadar eyleme devam edeceğiz"

Eyleme oğlunu geri alabilmek için katıldığını belirten Celil Bektaş, "Ben oğlumu istiyorum. Ben hiçbir siyasi partiden değilim. Muhataplar eğer HDP veya her kimse oğlumu geri getirsinler, ben oğlumu istiyorum. Oğlumu milletvekillerinden istiyorum. Oğlum gelene kadar eyleme devam edeceğiz. Beni öldürecekler korkusu yok. Ben zaten yaşayan bir ölüyüm. Ölüm tehditleri de aldım. Bütün milletvekillerine sesleniyorum; milletvekilleri oturmasınlar halkın yanına gelsinler. Halk burada çocuğunu, ciğerini istiyor. Artık HDP’yi tanımıyorum. Ben oğlumu istiyorum. HDP siyaset mi yapıyor dağa çocuk mu gönderiyor kendisi bilir. Kendi çocuklarını göndersinler. Bizim çocuklardan ellerini çeksinler." ifadelerini kullandı.

"Oğlum HDP aracılığıyla dağa gönderildi"

Yaklaşık 11 aydır oğlunun kandırılarak dağa kaçırıldığını söyleyen Rauf Biçer, "Oğlum Mustafa, PKK tarafından yani HDP aracılığıyla dağa gönderildi. Son görüntülere baktım, çocuğum HDP binasına giriyor, ondan sonra dağa gidiyor. Gittiği ikinci günü örgüt bizi aradı. 'Oğlunuz bize katılmış bundan sonra çocuğa moral ve destek verin. Biraz zaman geçsin, pasaportunuzu çıkarıp gelip çocuğunuzu görürsünüz.' dediler. O şekilde çocuğumuzu da kandırmışlar. 11 aydır çocuğumuzdan bir haber alamadık." dedi.

"HDP binası Kandil’dir"

Biçer, "HDP binası Kandil'dir. HDP'nin aracılığıyla çocuklar dağa gidiyor. Çünkü dağ kadrosu aramaları olduğu için buraya gelip de çocukları götürme şansları yoktur. Çocuklarımız dağa kaçırılmadan günlerce önce beynini yıkıyorlar. HDP binasında çocuklara ne ders veriliyorsa veriliyor. Amerika ve israil uşaklığını yapıyorlar. Kürt davası diyorlar. Biz zaten Kürt'üz, kendi dilimizle konuşuyoruz. Yılardır toprağımı suluyor, kendi evimde oturuyorum. Hiçbir gün devlet gelip de bana zülüm etmemiş. Eski zamanlarda zülüm vardı ama şimdi zülüm yok. Kimse bize zülüm etmiyor." şeklinde konuştu.

"Çocuklarınızı sosyal medyadan uzak tutun"

Çocukları yanlarında olan ailelere seslenen Biçer, "Ciğeriniz yanmasın. Ciğerinizi sizden koparmasınlar diye çocuklarınızı sosyal medyadan uzak tutun. Yapabiliyorsanız çocuklarınıza akıllı telefon vermeyin. Akıllı telefonlarla çocuklara sosyal medya üzerinden ulaşıp çocukların beynini bunaltıyorlar. 14-16 yaş arası çocuklar bir şey algılamıyor ve hemen kanıyorlar. Aileler çocukların tüm hal ve hareketlerine dikkat etsinler. Çocuklar nereye gidip geldiklerini çok iyi takip etsin. Bir kere ciğeri koptu mu hayatın bir zevki kalmıyor." dedi. 

"Dün oyumuzu verdik bugün de ciğerimizi koparıp bizden aldılar"

HDP için seçim çalışmaları yaptığını ancak pişman olduğunu aktaran Biçer, şunları söyledi:

"Ben kendim Selahattin Demirtaş hapisten çıksın binlerce oy topladım. Beni seven Türk kardeşlerimden bile benim için HDP'ye oy verdiler. Salahattin sırf hapisten çıksın ve Kürtler bizi temsil etsin diye oy topladım. Dün oyumuzu verdik, bugün de ciğerimizi koparıp bizden aldılar. Biz kendi ellerimizle onları kendi başımıza getirdik. Partiye girip çıkanlar bize dilini çıkarıp küfrediyorlar. Bize 'Evlatlarınızı kendi ellerinizle gönderdiniz' diyorlar. Bize destek olmuyorlarsa saygılı olsunlar. Allah onların başına da bu belayı getirebilir. Ciğerimiz yanıyor, biz her gün ölüyoruz. Bütün kardeşlerime sesleniyorum; biz oy verdikçe çocuklarımız dağa gidecek. Herkes akıllı olsun. Bugün bizi birbirimize düşürüyorlar." (Mehmet Sait Çelik, Ömer Adıgüzel –İLKHA)