Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı Alimler Buluşması'nın onuncusu gerçekleştirildi. Buluşma, aileye yönelik tahribatlar konusuna odaklandı.

Her yıl gerçekleştirilen alimler buluşmasının 10'uncusu "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonunda yapıldı.

Programa Türkiye'den İTTİHADUL ULEMA Genel Başkanı Molla Enver Kılıçaslan, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Filistin'den HAMAS Sözcüsü Fewzi Berhum ve HAMAS yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri, Filistin Alimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, Irak Kürdistan'ından Dr. Muhammed Salih Reşad, Şeyh Abdurrahman Osman Abdulaziz, Prof. Dr. Ahmed Pencwini; Suriye Kürdistan'ından Şeyh Zahid Haznevi, Afganistan'dan Ankara Büyükelçisi Saniullah Farahmand gibi önemli şahsiyetler katıldı.

11 Ekim sabahı Rıfat Ablay Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program açılış ve selamlama konuşmaları ile devam etti.

Programın açılış konuşmasını İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Abdurrahman Özekinci, gerçekleştirdi.

Programda Irak Kürdistanı Sünni Vakıflar Divanı adına Dr. Muhammed Reşad ile Afganistan İslam Emirliği'nin Ankara Büyükelçisi Saniullah Farahmand gibi katılımcılar selamlama konuşması gerçekleştirdi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da bir selamlama konuşması yaparak, yeni bir uyanış ve silkinişin yine ulema ve ümeranın doğru istikamette birlikte hareket etmesiyle mümkün olduğunu, ulemanın hikmet ve irfanla yoğrulmuş ilmi birikimi, ümeranın gücü ve kararlılığı ile birleştiğinde İslam ümmetinin düştüğü yerden yeniden ayağa kalkacağını kaydetti.

Yapıcıoğlu, Kürt meselesine ilişkin de, " ürt Meselesi bir hak-hukuk meselesidir. Hukuku tesis edilemediği için tahakkuk edemeyen kardeşliğimiz zarar görmüştür. Bin yıllık kardeşliğin temeli ortak inancımızdır. Bu temel sağlamdır ve kardeşliğin devamı da bu temelde olacaktır. Çözümün başka yerde aranması zaman kaybı ve çözümsüzlük getirir. Meselenin çözümsüz kalmasının sonucu ise emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba edilen nesiller ve ekonomik çöküntüdür." şeklinde konuştu.

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum konuştu

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum ise selamlama konuşmasında işgalci siyonist rejimin yenilgiye uğradığını, Gazze halkının ve direnişin ise zaferler elde ettiğini vurguladı.

Berhum, "Yahudilerin bu hezimetinden sonra kalplerimiz ferahlamıştır. Onların zelil olmaları; Biden'ın, Trump'ın ve onların ordularının zelil bir duruma düşmeleri göğüslerimize ferahlık vermiştir. Onların uçakları, tankları veya askerleri ve işbirlikçileri oradaki mücahidlerin, Gazze'deki insanların şevkini kırmada da başarılı olamadı." dedi.

Allah'ın izniyle Mescid-i Aksa'nın fethinin de yakın olduğunu vurgulayan Berhum, "Selahaddin El Eyyübi bu coğrafyadan yola çıkarak Mescid-i Aksa'yı fethetti. İnşallah Mescid-i Aksa sizin ellerinizle, oradaki mücahitlerin elleriyle fetholunacaktır. Mescid-i Aksa inşallah bu nesilleri yaklaştırmış, mesafeleri birleştirmiş, Filistin'in özgürlüğü için hatırlanan önemli bir adımdır. İnşallah bu yakında gerçekleşir. Allah'ın rahmeti ve selamı üzerinize olsun. 11. Alİmler ve Medreseler Birliği'nin Filistin'de, Gazze'de yapılması için sizi davet ediyorum. Orada herhangi bir yahudi veya herhangi bir yerleşimci veya herhangi bir kuşatma olmadan 11. Alimler Buluşmasını orada gerçekleştireceğiz inşallah." ifadelerini kullandı.

1 ve 2'nci Oturumlar

Ardından Dr. Hüseyin Sudan moderatörlüğünde programın ilk oturumu gerçekleştirildi.

İlk oturumunda Filistin Alimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri "Aksa Tufanında Mal İle Cihad" başlıklı bir sunum yaptı.

Tekruri, sunumunda, mal ile cihadın, "can ile cihaddan önce geldiğini" ifade ederek Müslümanların, malıyla infak etmemesi halinde mücahitlerin ve cihadın zayıflayacağını vurguladı.

Araştırmacı Yazar Mehmet Göktaş "Kemalistlerin laik toplum, Apoistlerin komün toplum projesi ile varmak istedikleri hedefler kıskacında aile yapımızda oluşturulan tahribatlar" başlıklı sunumunda ise Müslümanların, "yanlış yola sapmış" insanlarla komşu olmasının da Allah-u Teala'nın bir lütfu olduğunu ifade ederek, "Siz ortaya güzelce bir Müslümanlık, edep, cihat, vefakarlık, sadakat koyun; göreceksiniz onlar kendiliğinden teslim olacaklar." dedi.

Dr. Abdullatif Yasin "Kürt meselesinin istismarı ile Kürt sekülerleşme projesi arasında gençlerdeki ahlaki çözülme, âlimlerin rolü ve sorumluluğu" konulu sunumunu yaptı. Yasin, alimlere düşen vazifelere dikkat çekerek, kaliteli içerik üreten İslami sosyal medya platformlarına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Nurullah Kurt başkanlığında yapılan ikinci oturumda ise Prof. Dr. Halil Çiçek "Tarih ve Kültür Düzleminde Kürtlerde Kadın-Erkek rolleri ve 'kadın egemen toplum' sapmasına dönüştürme çabaları" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

Çiçek, "Kürt halkı İslam'a girdikten sonra tamamen İslami bir kimlikle şekillenmiş, hem birey olarak hem de topluluk olarak erkekleriyle, kadınlarıyla, gençleriyle insani ve ahlaki kişiliğin yüce öğretileri doğrultusunda bir hayat sürmüştür." dedi.

Batı kültürünün ve değerlerinin Kürtlere de çeşitli araçlarla ulaşmasının tıpkı diğer toplumlarda olduğu gibi Kürtlerde de olumsuz etkiler bıraktığını söyleyen Çiçek, "Özellikle PKK'nın etkisi, Türkiye ve Suriye Kürtleri üzerinde son derece yıkıcı olmuştur. Bu örgüt kimi bölgelerde İslamî kimliği silip yok etmiş, sol ve ateist fikirleri yaymıştır. PKK'nın ateist sol ideolojisi ile Kemalist seküler zihniyetin iş birliği, Kürt halkının bir kesimini özellikle de eğitim çağındaki gençleri dinden uzaklaştırmıştır." diye konuştu.

Programın ikinci oturumunda konuşan bir diğer isim Irak Kürdistan’ından Dr. İmad Guwani, ümmetin karşı karşıya kaldığı zehirli akım ve projelere dikkat çekti.

Dr. İmad Guwani "Kürdistan'da İslami Uyanış ve Davetin karşılaştığı Fikri Zorluklar" başlıklı konuşmasında, "Kafirler sahip oldukları tüm imkanlarla Müslümanlara ve Kürtlere saldırmıştır. Öncelikle Kürt toplumunda ayrılık tohumları ekmeye başlamışlardır. Tabi bunlar perde arkasına yazılmış senaryolar gibiler ve Kürtleri bile figüran olarak kullandırmışlar bu süreçte. Tabi sonrasında solcu, marksist ve maoist sol gruplarda ve seküler gruplar da ve kapitalizme kapılmış kişiler de Kürtlerin içerisine sinsice girdi. Bu dalgalar küreselleşme, modernizm ve en nihayetinde farklı sonuçlara yol açtı. Amaçları açıktı, Kürt toplumunu baştan sona sekülerleştirmek, batıl düşünceleri topluma enjekte etmekti." diye konuştu.

Araştırmacı Yazar Muhammed Şakir, "Müsbet ve Menfi Milliyetçilikten Hareketle Menfi Milliyetçiliğin Kürt Halkı Üzerindeki Olumsuz Etkileri ve Yapmış Olduğu Tahribatlar" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Ayet ve hadislerden örnekler veren, Said Nursi'nin milliyetçiliğe bakış açısını aktaran Şakir, Kürt halkı üzerinde menfi milliyetçiliğin olumsuz etkileri ve oluşturduğu tahribatları anlattı.

Şakir, "Ümmet bütünlüğünden koparma girişimlerinde Kürt Milliyetçiliği bir araç olarak kullanılmıştır. İslam Kardeşliği yerine etnik aidiyet merkeze konularak halkı kendi öz değerlerinden uzaklaştırmıştır." dedi.

İkinci oturumun sonunda ise Prof. Dr. Vechi Sönmez, "İfsat projelerine karşı ailenin korunması, sorumluluğu ve oynayabileceği roller" başlığıyla bir sunum yaptı.

Sönmez, “İnsanlık tarihinin en önemli kurumu olan sosyalleşmenin, ahlaki değerlere bağlılığın ve toplumun düzenini sağlayan en ciddi kurum olan aileyi tahrip etme elbette ki siyonist düşüncelerin, İslam düşmanlarının yegâne prensibi haline gelmiştir.” Diyerek aileyi ifsat projelerine dikkat çekti.

Oturumların tamamlanmasının ardından mülahazalar bölümünde bazı katılımcılar fikirlerini kısa kısa beyan etti.

İkinci gün programı

HAMAS yöneticilerinden Ebu Zuhri: "Şu an dünya değişiyor ve bu değişikliklerin öncüsü ise Gazze'dir"

10'uncu Alimler Buluşması,  12 Ekim sabahı düzenlenen 3'üncü oturumla devam etti. Oturum öncesi HAMAS liderlerinden Sami Ebu Zuhri, bir açılış konuşması gerçekleştirdi.

Gazze’nin zaferine değinen Ebu Zuhri, şunları kaydetti:

"Bugün var olan bu anlaşmanın ilk aşaması savaşın durmasıyla alakalıdır. Esirlerin serbest bırakılması ve israilin Gazze'den aşamalı olarak çekilmesi ve insani yardımlarının Gazze'ye girmesidir. Gazze'deki insanlar, bu anlaşma hakkında bazı endişeler taşımaktadır. Acaba israil ihanet edecek mi? Ama bizler şunu söylüyoruz, bizler işlerimizi büyük bir güvenle yerine getiriyoruz. Şunu kesinlikle biliyoruz ki Allah-u Teala bütün kainattaki işleri takdir edendir. Yüce hikmet sahibidir Allah-u Teala. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, ne hile düzenlerse düzenlesinler. Allah-u Teala hile düzenleyenlerin en hayırlısıdır.

Burada verilmiş olan yüce bedeller özgürlüğün müjdesidir. Bizler yolumuza devam ediyoruz. Yaşanan bu büyük yıkım, büyük soykırıma yönelik elbette ki bedeller daha ağır olacaktır. Ama bizler, burada bizi ulaştıracak hedefleri düşünüyoruz. Ümmete bir canlılık katacak, hatta bütün dünyanın, bütün alemin Filistin’e yönelik bilinçleneceğine sebep olacaktır ve aynı şekilde bütün dünya, israilin fitne sahibi olduğu ve bir insanlığa düşman olduğunu görecekler. Dolayısıyla şu an dünya değişiyor ve bu değişikliklerin öncüsü ise Gazze'dir."

Selamlama konuşmalarını gerçekleştiren Yemenli alim Dr. Abdullah Zindani ve Moritanyalı alim Ahmed Şankiti, gençlerin kapıldığı inançsızlık akımına karşı Müslümanların akidelerini güçlendirmesi gerektiğini ve onlara yaratılış amaçlarının hikmetle anlatılması gerektiğini vurguladı.

İranlı eski milletvekili Celal Celalzade ise hitabında İslam tarihinde Kürtlerin İslam'a olan hizmetleri ve faydalarının görüldüğünü anlattı.

3'üncü oturum

Selamlama konuşmalarının ardından 10’uncu Âlimler Buluşması Üçüncü Oturumu Av. Ali Enver Oturum Başkanlığında gerçekleşti.

İran Kürdistanı’ndan Dr. Ali Kıraati “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin İslami esaslar ve Kürt sosyolojisi düzleminde değerlendirilmesi” konulu sunumunu yaptı.

İslam hukukunda "kadın ve erkek arasındaki eşitlik" meselesinin son derece hassas ve derinlikli bir konu olduğunu ifade eden Dr. Ali Kiraati,  Zira İslam şeriatı adalet ilkesine dayanır. Eşitlik ise insanın özü, değeri ve fıtratıyla ilgilidir. Allah-u Teala insanı belli bir özellik üzerine yaratmıştır. Dolayısıyla İslam'da eşitlik kavramı her alanda mutlak bir benzerlik anlamına gelmez." dedi.

Ardından, Arş. Yzr. Özkan Yaman “Tarihi kökeni ve İslam’daki değeriyle ailenin toplumumuzdaki yeri ve günümüzde karşı karşıya olduğu tehditler (Aile ve Namus kavramı üzerinden yıpratma ve yıkma çabaları)” konulu sunumunu yaptı.

Tutarsızlığı olmayan, çelişkisi olmayan tek kaynak, tek düşünce, tek sistemin Kur'an'ı Kerim olduğunu vurgulayan Yaman, bugün ülkelerin anayasa kaynağını çelişkili olan filozofların sözlerinin oluşturduğunu söyledi.

Suriye Kürdistanı’ndan Dr. Mazin Şeyhani “İnternet ve sosyal medyanın bilinçsiz kullanımından kaynaklı aile ve gençlerde oluşan tahribatlar ve alınması gereken tedbirler” konusunu masaya yatırdı.

Şeyhani, internet ve sosyal medyanın zararlarına karşı Müslümanların kültürel bir dönüşüm yaşaması gerektiğini; bunun da yerinin de cami ve evler olduğunu vurguladı.

Sosyal medyanın zararları olduğu gibi bazı yararlarının da olabileceğini işaret eden Şeyhani, bunun örneğini Gazze'deki soykırımın dünyaya ulaştırılmasında gördüklerini kaydetti.

Şeyhani, "Dolayısıyla bu sosyal medyayı kendimize göre İslami bir versiyon şeklinde tasarlamak zorundayız. Bu talep edilen hakka ulaşmak, faydaya ulaşmak için onu o şekilde donatmak zorundayız ki bunun meyvesini alabilelim." diye belirtti.

Yahya Öger de "Uyuşturucu ve madde bağımlılığıyla mücadele yetersizliği ve doğurduğu tahribatlar" konulu son sunumu gerçekleştirdi.

Öger, madde bağımlılığının zararlarına dikkat çekerek, "Hükümetleri bu anlamda tedbir almaya, önlem almaya, bu anlamda yasal düzenlemeler yapmaya zorlamak imanımızın bir gereğidir." dedi.

İşgalci siyonist rejimin, madde bağımlılıkla ilgili yaptığı çalışmalara dikkat çeken Öger, "israil, Arap bölgelerinde uyuşturucu satımına göz yumuyor veya uyuşturucu satımını bizatihi kendisi yapıyor. Çünkü bağımlı olan genç, maddeyi isteyen genç arkadaşını satar, davasını satar, ülkesini satar, inancını satar. O aş ermede, o maddeyi vücut istediğinde insanlar artık inancı da davayı da bir tarafa itebiliyorlar. Muhbir olarak kullanıyorlar. Muhbir olarak kullanıyorlar ya da başkalarını da bu bataklığın içerisine sürebilmeleri için piyon olarak, torbacı olarak kullanılır. Dolayısıyla bu sadece israilin yaptığı bir taktiksel davranış değil maalesef kapitalizmin olduğu bütün ülkelerde insanlar devlete karşı başkaldırmasın, sisteme karşı güç göstermesin diyerek insanlar pasifize ediyor. Bilinçli veya bilinçsiz." diye konuştu.

Sunumların ardından, Alimler Buluşmasına katılan bazı misafirler mülahazalar bölümünde kısa kısa fikirlerini beyan etti. İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Abdulkuddüs Yalçın da eşekkür konuşmalarını gerçekleştirdi.

Sonuç bildirgesi okundu

Programın sonunda 17 maddelik sonuç bildirgesi Arapça, Kürtçe ve Türkçe dillerinde kamuoyu ile paylaşıldı.

10’uncu Âlimler Buluşması’nın Arapça Sonuç Bildirgesi M. Yusuf Bağ, Kürtçe Sonuç Bildirgesi M. Yusuf Yalçınkaya, Türkçe Sonuç Bildirgesi M. Selim Er tarafından okundu.

Sonuç bildirgesinde ailelere yönelik saldırılara dikkat çekilerek özellikle gençlerin kapıldığı farklı fikir akımlarına karşı Müslümanlara düşen görevler vurgulandı.

Genel Başkan Seyda Molla Enver Kılıçaslan tarafından sunum yapan katılımcılara Teşekkür Belgesi takdim edildi.

"İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler” konulu 10’uncu Âlimler Buluşması çekilen toplu fotoğraf ile sona erdi. (İLKHA)