Köylüler DEDAŞ görevlilerini rehin aldı
Sayaçlarını yapı dışına almadıkları gerekçesiyle elektrikleri kesilen Batman merkeze bağlı Yeniköy ile Zorköy sakinleri, 3 DEDAŞ görevlisini rehin alarak eylem yaptı.
Batman merkeze bağlı Yeniköy (Sêgîrka) ile Zorköy sakinleri, sayaçlarını yapı dışına almadıkları gerekçesiyle elektriklerinin kesilmesi üzerine köye giden 3 DEDAŞ görevlisini rehin alınarak eylem yapıldı.
Saatlerce rehin kalan 3 DEDAŞ görevlisi için köye gelen jandarma ekipleri, DEDAŞ görevlilerini bırakılmaları için köylülerle görüştü. Jandarmanın uzun süren ikna çabalarına rağmen ikna olmayan köylüler, elektrikleri bırakılmadığı taktirde DEDAŞ görevlilerini de bırakmayacaklarını söylediler.
Bunun üzerine Jandarma ekibi ile köylüler arasında süren tartışma yerini bir anda gergin anlara bıraktı.
Daha sonra köy meydanında eylem yapan köylülerin bir türlü ikna olmaması üzerine köye çok sayıda kobra ile TOMA araçları sevk edildi. Saatler süren görüşmelerin ardından jandarma komutanının köylülere yaptığı konuşmada Valinin, eylemlerine son vermeleri halinde elektriklerinin verileceğini belirttiğini söyledi.
Bunun üzerine köylüler, elektriklerinin bırakılacağı sözünü alarak eylemlerine son verdi. Ardından jandarma ekipleri, köylülerce rehin alınan DEDAŞ görevlilerini teslim aldı.
Elektriği kesilen köylüler DEDAŞ'a tepki göstererek sayaçlarının yapı dışına çıkarılmasının bir haksızlık olduğunu dile getirdiler.
DEDAŞ ekiplerinin sayaçlara bakmadan fatura kestiklerini dile getire Mehmet Latif Güneş adlı köy sakini, "Sayaçlara bakmadan kesilen faturaları ödemişiz. Bugün de gelmişler elektriklerimizi kesmişler, bu yaz sıcaklığında dolaplarımız çalışmıyor, bazı köylülerin evlerinde hastalar var ve yaşlı yatalak insanlar var, sıcaktan nasıl dayansınlar? "dedi.
Köy sakinlerinden Mehmet Şah Budak da, "Sıcaklara dayanılamayan bu günlerde elektrik verilmemesi tüm köylüyü mağdur ediyor. DEDAŞ'ın bize yaptığı zülümdür. Bize FETö'nün yaptıklarından daha beteri yapılıyor. Elektriklerimizin parasını ödüyoruz. Bu zülüm nedendir bilmiyoruz."ifadelerini kullandı.
DEDAŞ müdürünün FETö'cu olduğunu iddia eden Habip Bulut ise şunları söyledi:
"Görevliler köye geldi, fatura keseceklerini söylediler, onlara müsaade ettik. Cuma namazına gittik. Namazda iken elektriklerimizi kestiler. Resmen bizlere işkence çektiriyorlar. Yaşlılarımız ve çocuklarımız hepsi hastalanmış. DEDAŞ müdürü FETö'cu, darbecidir. 15 Temmuz darbe gecesi elektriğimizi kestiler. Onlardan isteğimiz elektriğimizi bırakmalarıdır. DEDAŞ müdürünün 3 işçisini tutmuşuz. Elektriğimiz bırakılmadan da onları bırakmayacağımızı söylemişiz."
öte yandan köylülerin aldıkları sözün ardından saatler geçmesine rağmen, elektriklerinin hala verilmediği öğrenildi. (Fatih Akgül, M. Sait Çelik - İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ekim ayı, Gazze'de iki yıl süren soykırımın ardından varılan ateşkes anlaşması ve ardından yaşanan esir takasıyla damgasını vurdu ancak siyonist ihlaller hız kesmedi. Türkiye, bu süreçte önemli bir arabuluculuk rolü üstlenirken, iç politikada "Türk, Kürt, Arap İttifakı" vurgusu ve PKK'nın çekilme açıklamasıyla öne çıkan adımlar attı.
Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), son dönemde sosyal medyada namaza yönelik alaycı ve küçümseyici tutumlara ilişkin yazılı bir basın açıklaması yayımladı. “Namaz kırmızı çizgimizdir” başlığıyla yayımlanan açıklamada, namazın İslam’daki yeri ve müminin kimliğini belirleyen temel bir ibadet olduğu vurgulandı.
Eylül ayı, Filistin Devletinin İngiltere, Fransa, Kanada gibi önemli ülkelerce tanınmasıyla uluslararası arenada dönüm noktası yaşanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM ve Beyaz Saray'daki temasları yoğun diplomasi trafiğine sahne oldu. Türkiye'de ise HÜDA PAR'ın anayasa çalıştayı ve hükümetin yeni eğitim yılı temasları iç politikada öne çıktı.
HAMAS, işgal rejimi ile Somaliland arasındaki karşılıklı tanıma girişiminin Filistin halkına karşı işlenen suçları örtme amacı taşıdığını belirtti.