ABD destekli 15 Temmuz darbe girişiminin tanıklarından İsmet Doğan, o gece bir tek Allah için sokağa çıktığını ve şehid olmayı çok arzuladığı halde şehid olamamanın burukluğunu yaşadığını söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Saraçhane Parkı'nda arkadaşları ile birlikte darbe teşebbüsüne direnirken darbeci askerler tarafından uzun namlulu silahlarla iki bacağından vurularak yaralanan ve 3 ay yatağa mahkûm kalan Gazi İsmet Doğan (23), o gece tanık olduklarını İLKHA'ya anlattı.
2015 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin Beden Eğitimi Bölümünden mezun olan ve geçtiğimiz yıl devam eden tedavisi nedeniylede gidemediği sözleşmeli öğretmenlik mülakatına evinde girerek öğretmenliği kazanan Doğan, o gece darbe girişimini engellemek için arkadaşlarıyla İstanbul Saraçhane Parkı'na gittiğini ve buradaki darbeci askerlere karşı verdikleri mücadelenin sonunda iki bacağından vurularak gazi olmanın onurunu yaşadığını dile getirdi.
15 Temmuz gecesi insanların çok farklı duygular içinde olduğunu belirten Doğan, insanların inandığı değerler için yaşadığını ve mücadele ettiğini, o gecede sokağa çıkan insanların sadece Allah için meydanlara indiğinin altını çizdi.
Nizip'te beden eğitimi öğretmenliği yapmaya başladığını belirten Doğan, milli tekvandocu olduğunu ve 15 Temmuz'da spor hayatının sona erdiğini belirten Doğan, "Ben Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. Şu anda da Nizip'te beden eğitimi öğretmenliği yapıyorum. Aynı zamanda Türkiye Karate Milli Takımı sporcusuyum. Ama şu an devam edemiyorum." dedi.
"O gece arkadaşlara sokağa çıkmamız gerektiğini söyledim"
Milli takım kampına katılmak için İstanbul'da olduğunu ve o sırada 15 Temmuz'un yaşandığını ifade eden Doğan, sözlerine şöyle devam etti:
"O sırada milli takım kampı için İstanbul'daydım. Olaylar başladığında biz dışarıdaydık, arkadaşlarla yemek yiyorduk. Olayı televizyondan görünce önce şaşırdık ve terörle ilgili olduğunu düşündük. Daha sonra eve gittik. TV'leri açınca cumhurbaşkanı ve başbakanımızın çağrıları üzerine dışarıya çıkmamız gerektiğini öğrendik. Ben 22 yaşındaydım ve o ana kadar darbe ile ilgili, ne yapmam gerektiğiyle ilgili bir bilgim yoktu. Bunun için de dışarıya çıkmam gerektiğini öğrendim ve arkadaşlara sokağa çıkmamız gerektiğini söyledim."
"Tekbirlerle ve salâvatlarla Koca Mustafa'ya doğru ilerledik"
Arkadaşları ile abdest alıp iki rekât namaz kıldıktan sonra dışarıya çıktıklarını belirten Doğan, şunları anlattı:
"Tekbirlerle ve salâvatlarla Koca Mustafa'ya doğru ilerledik. Vatan Caddesine, emniyetin olduğu yere doğru inecektik. Giderken bazı şeyler gözlemledik. Bizler caddelerde, sokaklarda cumhurbaşkanımızın çağrısıyla meydanlara inerken bazı insanların marketlerde, petrollerde, ATM'lerin önünde kuyruklar oluşturduğunu gördük. Ben unutmuyorum, bir fırının önünde insanlar kuyruk oluşturmuş içlerinden biri 15-20 tane ekmek almış evine doğru gidiyordu. O an çok sinirlendim ve haykırmak istedim ki ona daha sonra vazgeçtim. Kendi kendime 'boş ver İsmet biz yolumuza bakalım' dedim. Şimdi düşününce onlara da hak veriyorum. Çünkü insanlar inandığı değerler için yaşarlar ve mücadele verirler. Onlar da dünyalıklara inanıyorlardı ve dünya malları için de mücadele verdiler. Biz de o gece millet olarak öyle yaptık ve dünyaya meyletmedik, dünyayı ikinci plana attık ve caddelere indik."
"Her taraf savaş meydanı gibiydi"
Milletin meydanlara inmesinde sala ve ezanların önemli bir rol aldığının altını çizen Doğan, "Salalarla, ezanlarla Allah insanların kalbinde korku duygusunu aldı ve bir cesaret yükledi. O korku duygusunu da cuntacıların, teröristlerin, hainlerin kalbine yerleştirdi. İnsanların psikolojisini şöyle dile getiriyorum, tıpkı Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nda dile getirdiği gibi; 'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım ve yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.' Yani insanlar o kadar sinirliydiler ki bu FETÖ'nün yapmış olduğu olaylara karşı caddelere indiler. Biz de Büyükşehir Belediyesi'ne doğru ilerledik. O anda tabi her taraf savaş meydanı gibiydi. Üstümüzden jetler uçuyor, tanklar sokaklarda, silah sesleri geliyor. Biz belediyenin oraya doğru çıktık ve karşımızda o cuntacı hainlerin dizildiğini gördük." ifadelerini kullandı.
"18 şehidi İstanbul Saraçhane'de verdik"
15 Temmuz darbe girişiminden birkaç ay önce gördüğü bir rüyayı da anlatan Doğan, "Ben daha önce anlatmadığım bir şeyi dile getirmek istiyorum. 15 Temmuz'dan üç ay önce rüyamda vurulduğumu görmüştüm. İsrail askerleri iki ayağımdan vurdular. Helikopterlerle ve hiçbir şey yokmuş gibi ve 'görev tamam inebiliriz' dediler. Rüyadan uyandım ve 'hayırdır inşallah' dedim. Hiç kimseye anlatmamıştım. 15 Temmuz'da da rüyam aklıma geldi ve Allah'a hamdolsun, 'rabbim bana göstermişti' dedim. Daha sonra cuntacı hainlerin karşısına dikildik. Onların bu yapmış olduklarının yanlış olduğunu söylemek istedik. Önce yere sonra havaya doğru ateş açtılar. Onlara doğru yaklaştık ve birisiyle göğüs göğüse geldim. Dedim ki 'Müslüman, Müslüman'a ateş eder mi? Biz size ne yaptık?' bir cevap vermedi. Daha sonra geriye doğru çekildi ve telsizden anons geldi 'Bir mermi, bir insan ve mermilerinizi de hiç boşa harcamayacaksınız.' O anonstan sonra da üstümüze ateş ettiler. O esnada ayaklarımdan bir şeyin girdiğini hissettim. İki dizimden de vuruldum, yere yığıldım. Arkamda bir arkadaşım vardı. Kalbinden vuruldu ve şehit oldu. Biz 18 şehidi İstanbul Saraçhane'de verdik." şeklinde konuştu.
"Allah'ın yardımıyla da ayağa kalktım ama artık profesyonel spor hayatım bitti"
O gece şehid olmayı çok arzuladığını ve şehid olamadığı için üzüldüğünü belirten Doğan, "Daha sonra bizi kaldırmalarına izin vermediler. Düşünün ki düşmanla bile savaşırken savaşın bazı kuralları vardır. Oraya ambulansın girmesine izin verilir. Ancak onlar ambulansların girmesine de izin vermediler. Bizi yerden sürükleyerek daha sonra kaldırdılar. Beni ölmek üzereyken hastaneye yetiştirdiler. Ben iki de ameliyat geçirdim. Üç ay sırt üstü yattım. Tabi ümmetin duası ve Allah'ın yardımıyla da ayağa kalktım ama artık profesyonel spor hayatım bitti. Pişman değilim. Umurumda değil. Bacaklarım kopsaydı da ben aynı şeyleri söyleyecektim. Yine çıkardım aynı durum olsa, çünkü ben o şehid olan kardeşlerimin yerinde olmayı çok isterdim. Nasip böyleymiş." diye konuştu.
Doğan, "Ben yaralanmıştım. Ama beni bırakmadılar. Yerden kalkmama izin vermediler. Arka taraftan vatandaşlar 'bırakın yaralılarımızı kaldıralım, hastanelere götürelim ' diye bağırıyorlardı. Ama buna da izin vermiyorlardı. En son iki abla çıkıp geldi. 'Bırakın evlatlarımızı, siz nasıl insanlarsınız, siz asker olamazsınız' şeklinde tepki gösterdiler. Ben de ablalara 'gelmeyin sizi de vururlar' diye seslendim. Tabi ablalar öyle bir ruh halindeydiler ki sanki ben onların çocuklarıymışım gibi gelip yardımcı olmak istediler. Bunun üzerine ablalar 'eğer erkekseniz bize de sıkın' dediler. Daha sonra 'yaralılarınızı kaldırabilirsiniz' dediler. Yerde beni sürükleyerek götürdüler. Çünkü her iki ayağımdan vurulmuştum. Bir ticari taksiye bindirip beni hastaneye götürdüler. Ölmek üzere iken hastaneye yetiştim. 3 gün boyunca 9 ünite kan verdiler. İki de ameliyat geçirdim. Tedavinin ardından Allah'a çok şükür ayağa kalktım. İki hafta İstanbul'da hastanede yattım. Tedavimin ardından Gaziantep'e geldim. Burada 3 ay sırtüstü yattım. İki ayağım alçıda olduğu üçün yürüyemiyordum. Beni Nizip'e getirdiler. Halk bizi sağ olsun kucakladı ve bağrına bastı. Hiç yalnız bırakmadılar. Onların duasıyla çok şükür iyileştim." dedi.
FETÇ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin asla unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Doğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz artık 15 Temmuz'u anlatıyoruz. Yurt dışında çeşitli konferanslara katıldım. En son ise 15 Temmuz'un yıl dönümünde Arnavutluk'taydık. Bize çok güzel şeyler söylediler ve çok duygulandık. O gece sabaha kadar uyumadıklarını ve bize dua ettiklerini anlatılar. Onların dualarını gerçekten biz o gece hissettik. İnşallah bundan sonra daha güzel şeyler olacak. Ama 15 Temmuz unutulmamalıdır ki unutmazsak tekrar yaşamayız, unutursak tekrardan 15 Temmuz'ları yaşayabiliriz. Bize de çok görev düşüyor. Sorumluluklarımız, yükümüz ağır ve yolumuz da uzun. Birlik, beraberlik içinde olalım ve çok çalışalım. İnşallah 15 Temmuz'lar bir daha yaşanmaz."
Darbe girişimini Allah'ın yardımıyla milletin önlediğini belirten Doğan, "Merhum Necmettin Erbakan 'bu milletin küllerini üfleseniz altından iman çıkar' diyor. O gece aynen de öyle oldu. Onlar bilinçsiz olarak bizim küllerimize üflediler. Altından iman çıkacağını hiç düşünmediler. Yine aynı şekilde bizler tuna nehrinden abdest alıp Viyana'nın önünde namaz kılan ecdadın torunlarıyız. O gece ecdadımızı, Çanakkale'yi, Malazgirt'i, Bedir Savaşını hatırladık. Allah'ın yardımıyla biz bu şuurla dışarıya çıktık. Ben inanıyorum ki inşallah bir daha o geceler yaşanmaz. Ama bir daha yaşanacak olursa aynı şekilde bizim milletimiz cesurdur. Millet gözünü kırpmadan sokaklara çıkar." dedi.
"Bu bir darbe girişimi değildi, bir işgal girişimiydi"
15 Temmuz'un bir darbe girişiminden çok işgal girişimi olduğunu anlatan Doğan, şunları söyledi:
"O gece Allah korusun darbe girişimi eğer başarılı olsaydı, biz neler olacağını da çok iyi biliyorduk. Ben Gaziantep'in Nizip ilçesinde ikamet ediyorum. Suriye sınırına da çok yakınız. O gece neler olduğunu buradaki kardeşlerimizden öğrendik. O gece neler oldu, neler olacaktı? Darbe girişimi başarılı olsaydı. IŞİD Cerablus sınırından girecekti. PYD sınırın diğer tarafından ve Kıbrıs'ta bekleyen İngiliz jetleri aynı şekilde ülkemizi işgal edecekti. Bu darbe girişimi adı altında ülkemizi işgal edeceklerdi. Bu bir darbe girişimi değildi, bir işgal girişimiydi. Eğer Allah korusun başarılı olsaydı, bizi de götüreceklerdi. Bugün 'kontrollü darbe' diyenlere baktığımızda onların kime hizmet ettiklerini gayet iyi biliyoruz. 15 Temmuz gecesi milletle sokağa inmeleri gerekirken kendilerinin kontrollü bir şekilde nasıl kaçtığını biz gayet iyi biliyoruz." diye konuştu.
"O gece sokağı çıktığım için hiç pişman değilim"
O gece sokağı çıktığı için hiç pişman olmadığını vurgulayan Doğan, "Şu anda hayal ettiğim yerdeyim ve beden eğitimi öğretmenliği yapıyorum. Aynı zamanda ben milli sporcuydum. Dünya şampiyonu olmak istiyordum. Dünya şampiyonasına hazırlanıyordum. Ama olamadım. O gece de sokağı çıktığım için hiç pişman değilim. Ayaklarım kopsaydı da yine ben pişman olmayacaktım. Ama o günden sonra karate müsabakalarını artık seyredemiyorum. Eski fotoğraflarıma ve videolarıma bile bakamıyorum. Çünkü kendimi biraz kötü ve buruk hissediyorum. Ama dediğim gibi pişman değilim. Ben belki dünya şampiyonu olsaydım, milletimizin kalbinde bu kadar yer edinebileceğimi sanmıyordum. Allah bizden razı olsun yeter!" ifadelerini kullandı.
Doğan, "O gece dışarıya çıktığımda annemle, daha sonra babamla görüştüm. Annem evde olduğunu babam da sokağa çıktığını söyledi. Babam ve amcam dikkatli olmam konusunda beni uyardı. Babam 'bunların gözü dönmüş her şeyi yapabilirler ve her türlü tedbiri alın' diyerek beni uyardı. Tabi biz kendi askerimiz gibi görünen bu teröristlerin bize bunu yapabileceklerini ve kendi silahımızı bize karşı kullanacaklarını tahmin etmiyorduk. O gece sadece ellerimizde bayrak ile sokağı çıkmıştık. O gece ben yaralanınca sabaha karşı aileme bilgi vermişler. Ailem benim yaralandığımı sabaha karşı öğrenmiş. Bir gün sonra İstanbul'a yanıma geldiler." şeklinde konuştu.
"Biz o gece Allah rızası için sokağa çıktık." diyen Doğan, "Demokrasi şehidi ve gazisi' olmaz. İşin özünü biz biliyoruz ve Allah da biliyor. Biz o gece Allah rızası için sokağa çıktık. Demokrasi zaten bir sistemdir. Biz onun için çıkmadık, bunu herkes de biliyor. Ancak ben bu direnişin dünya kamuoyuna yansıtılabilmesi için 'demokrasi' kavramını kullanıyorlar diye düşünüyorum." dedi.
15 Temmuz'un ölmek için çok güzel bir gün olduğunu ifade eden Doğan, Peygamberimizin amcası Hz. Hamza (ra) şehit olduğunda peygamberimiz 'Bugün ölmek için çok güzel bir gündü' demişti. Bizlerde Müslümanlar olarak peygamberimizin yanında saf tutmayı isterdik, ancak olmadı. Ama şunu biliyoruz ki 15 Temmuz ölmek için çok güzel bir gündü. 15 Temmuz'da şehit olmayı isterdik. Çünkü şehitliğin ne olduğunu ve şehitlerin Kur'an'ın ifadesiyle ölmediğini biliyoruz. O gece şehit olmak isterdik. Herkes o gece bu ruh ile sokağa çıktı." değerlendirmesinde bulundu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
HAKSİAD'ın iş adamları toplantısına katılan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Şahzede Demir, "Askerler ve ordular belki askeri anlamda engelleri kaldırırlar ama fetihleri gerçekleştirecek olanlar da siz iş adamları ve tüccarlarsınız." dedi.
HAKSİAD'ın 5. İşadamları Buluşması, Ankara Kızılcahamam’da, Türkiye ve dünyanın dört bir tarafından gelen sektör temsilcilerinin katılımıyla eş zamanlı 5 farklı salonda yapıldı.
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, "Filistin" adı altında siyonistlerle yürütüldüğü iddia edilen ticaretin incelenmesi için soru önergesi verdi.
Türkiye ve Somali arasında kara para aklama, bağlantılı öncül suçlar ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında finansal istihbarat değişiminde işbirliğine yönelik mutabakat muhtırasının yürürlüğe girdi.