Dicle Üniversitesinde Dijitalleşme, değerler ve din temalı sempozyum programı gerçekleştirildi.
Dicle Üniversitesinde İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda, farklı üniversitelerden akademisyenlerin katıldığı "Dijitalleşme, Değerler ve Din" temalı sempozyum gerçekleştirildi.
Sempozyumda; İstanbul Teknik Üniversitesi, Dijital Kültür ve Sanat Vakfından Dr. Enis Ali Yurtsever, dijital teknolojilerin insan bilincini nasıl dönüştürdüğünü anlattı.
Yurtsever, "Teknoloji, hedeflediği sonuçlara ulaşabilmek için insanın tasarladığı, ürettiği ve kullandığı bir araç-gereçler dizisidir. Bu tanıma teknolojinin insan merkezli nesnel ve araçsal tanımı diyoruz. Bu tanım teknoloji-insan ekseninde büyütülen birçok tartışmanın da belirleyicisidir, belirleyicidir. Çünkü teknoloji bu şekilde bir araç gereçler yığını olarak tanımladığımız zaman ona atfedilebilecek iyi ya da kötü gibi sıfatları da anlamsız kılarız. Çünkü araçlar ve gereçler kötü olamaz onları kullananların amaçları eylemleri ancak böyle sıfatlarla ilişkilendirilebilir. Bu anlamda insanların düşünme, iletişim kurma, eylemde bulunma biçimlerini belirleyen ve denetleyen büyük ölçüde teknolojidir." dedi.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi felsefe tarihi bölümünden Prof. Dr. Kasım Küçükalp, enformasyon kültürü ve simülasyon dünyası içinde hakikat ve insan ilişkisi üzerinde yaptığı konuşmasında, "Modern veya çağdaş zamanlarda insanların özelleştirilme süreçlerinin ve öznellik bilincinin taşımalarının mantığının iyi çözülmesi gerektiği vurgusu bir tespittir. Özneleşme, bir taraftan öznenin kurulduğu, bir taraftan da bunu kuran mantığın hegemonyası altında nesneleştirildiği ve adeta bunun epilepstik evren içerisinde hapsedildiği bir düşünme, var olma biçimini inşa eden süreci ifade etmek durumundadır." ifadelerini kullandı.
Dijital ve trans-hümanist dünyada din ve dindarın durumu konusunda değerlendirmede bulunan Kırklareli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünden Doç. Dr. Ahmet Dağ ise, din, dijitallik bağlama, dinin online yaşandığı yani dijital din kavramı ortaya çıkarmış, hakikatin yansıdığı bu dünyada ulema ve radyologların yerini internetin almasıyla birlikte, internet verileriyle dindarın bir arada yaşama zemini oluşturduğuna vurgu yaptı. (Ramazan Zeren – İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Tokat’ın Pazar ilçesine bağlı Ballıca Köyü’nde bulunan ve yaklaşık 3,5 milyon yıl önce oluştuğu tahmin edilen Ballıca Mağarası, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Binlerce yıllık tarihiyle sadece kültür, sanat ve edebiyatın değil, aynı zamanda yöresel mutfağın da merkezi olmaya devam eden, Hz. Nuh’un şehri Cizre, mutfağın en özel tatlılarından biri olan Cizre Bırınczer ile hem tarihi geçmişi hem de benzersiz lezzetiyle sofraların vazgeçilmezi durumunda
Kütahya’daki Tavşanlı Höyük kazılarında, 4 bin 500 yıl öncesine ait mermer, kemik ve topraktan yapılmış idoller bulundu. Buluntular Tunç Çağı'na ışık tutuyor.
12 bin yıllık geçmişe sahip Hasankeyf'teki Şaab Vadisi ve Küçük Saray, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.