Babasından miras kalan palancılık mesleğini 52 yıldır sürdürüyor
Mardin'in en eski palancılarından Aydın İldoğan, babasından kendisine miras kalan palancılık mesleğini 52 yıldır, günümüz teknolojisine rağmen sürdürmeye çalışıyor.
Teknolojinin gün geçtikçe mesafe katetmesiyle birlikte makinelerin çıkması, çoğu el işiyle yapılan meslekleri olumsuz etkiledi.
Yıllardan beri el emeğiyle yapılarak günümüze kadar gelen palancılık mesleği, Mardin’de tarihe karışmaya doğru gidiyor.
Mardin’de palancılık mesleğinin son iki ustasından biri olan Aydın İldoğan, 52 yıldır mesleğini icra ederek hem ailesini geçindirmeye hem de günümüz teknolojisine rağmen palancılık mesleğini korumaya çalışıyor.
Palancılığın eskiden çok kıymetli olduğunu belirten İldoğan, geçmişte Mardin’de yaklaşık 20-30 yerde palancılık yapılan dükkânların bulunduğunu, ancak şu anda sadece iki yerde yapıldığını aktardı.

Babasından kalan palancılık mesleğine girişi hakkında konuşan İldoğan, "Mesleğime 8 yaşındayken başladım, şu an 60 yaşındayım. 52 yıldır işimi yapmaya devam ediyorum. Mesleğimiz çok ağır bir meslektir. Palancılık yapıyorum. Çoğu kişi palan ile semeri birbiriyle karıştırıyor. Bu palanları at, eşek ve katır için yapmaktayız. Semerin içinde tahta iskelet olur, palanda ise aksine tahta olmaz. Palan, ağır yükler için yapılır ve genellikle dağlık kesimlerde kullanılır. Semer ise düzlük ovalarda kullanılır. Bu meslek bana babamdan miras kaldı. Babam da ömrü boyunca bu mesleği yaptı." dedi.
"Bizden sonra bu meslek bitecek"
Eskiden palancılığın çok önemli olduğunu belirten İldoğan, aynı zamanda kentte usta sayısının da fazla olduğunu ifade ederek, "Eskiden Mardin’de yaklaşık 20-30 yerde palancılık yapılıyordu. Her dükkânda da 4-5 kişi çalışmaktaydı. Şimdi ise Mardin’de sadece iki yerde yapılıyor. Toplamda iki usta kaldık. Bizden sonra bu meslek bitecek. Malum olduğu üzere hiçbir şekilde çırak da yetişmiyor. Palancılık mesleğinin kıymeti eskidendi. Daha araçlar yokken palancılık vardı; ulaşım aracı gibi kullanılıyordu. Eskiden eşeğin üzerinde Van’dan Mardin’e tuz getiriliyordu. O zamanlarda palan çok önemliydi, şu anda da önemli ama yapan yok maalesef. Günde bazen bir iki tane palan yapıyoruz. Sipariş çok ama yapan yok." şeklinde belirtti.

İldoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Sabah 06.30 gibi kalkıp işime geliyorum. Akşam da 17.00 gibi eve gidiyoruz. Her işin olduğu gibi bu işin de bereketi sabah erkendir. Sadece emeğimizin karşılığını yiyoruz. Hayatımızdan şükretmezsek bu mesleği yapmazdım. Şükrediyoruz ki mesleğimizi devam ettiriyoruz. Ancak hayattan da çok fazla bir şey anlamadık. Sabah iş, akşam ev."
Palancılıkta kullanılan malzemeler hakkında kısa bilgi veren İldoğan, "Palancılık, el dokuması kilimden yapılmakta. Kilimin içini kamışla dolduruyoruz. Kamışlar da Bitlis, Doğubayazıt ve Afyon taraflarında, bataklıklarda yetişmekte. Kamışları daha çok Doğu taraflarından getirtiyoruz. Kilimle beraber keçe de kullanıyoruz. Eskiden Mardin’de çoğu yerde keçecilik yapılırdı ancak günümüzde tamamen bitti. Bizler de keçeyi Şanlıurfa’dan getiriyoruz. Bu malzemelerin çoğu el dokuması olduğundan hepsi alın teri." şeklinde belirtti.
Son olarak gençlere tavsiyelerde bulunan İldoğan, "Gençlerin her zaman okumaları lazım. Okudukları zaman da düzgün bir bölümü okumalılar. Aksi halde boş durmaktansa bir meslek edinilmelidir. Sürekli çalışılmalıdır." dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Disiplinin, insanların belli ölçeklerde kendilerini sınırlaması olduğunu dile getiren Uzman Psikolog Sinan Sayar, çocukların aileleriyle rahat bir iletişim kurabilmesi halinde daha sağlıklı bir bireyin ortaya çıkacağını vurguladı.
Bilişim Uzmanı Mustafa İçli, teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çekerek, ebeveynlere "kontrollü kullanım" çağrısında bulundu. İçli "Yapay zekâya tamamen bağımlı bir nesil yetiştiriyoruz, bu durum eğitimde ciddi bir risk oluşturuyor." dedi.
Emekli Felsefe Öğretmeni ve Eğitimci-Yazar Abdullah Çiçek, siyonizmin dünya düzenindeki etkilerine dikkat çekerek, Müslümanların Kur’an ile yüzleşerek, ilim ve teknolojiyle güçlenmesi gerektiğini vurguladı.