Psikolog Sayar: Ailenin vereceği destek çocuğu geleceğe hazırlar
Disiplinin, insanların belli ölçeklerde kendilerini sınırlaması olduğunu dile getiren Uzman Psikolog Sinan Sayar, çocukların aileleriyle rahat bir iletişim kurabilmesi halinde daha sağlıklı bir bireyin ortaya çıkacağını vurguladı.
Uzman Psikolog Sinan Sayar, öğrencilerin eğitim sürecinde ailenin ilgisinin belirleyici olduğunu vurgulayarak, aile içi iletişim, disiplin, kaygı yönetimi ve teknoloji bağımlılığı konularında önemli uyarılarda bulundu.
Sayar, ayrıca günümüzün en yaygın problemlerinden biri olan teknoloji bağımlılığına dikkat çekerek, ekran kullanımının yaşa göre sınırlı tutulması gerektiğini, bebeklik döneminde ise kesinlikle ekrandan uzak durulması gerektiğini belirtti.
“Disiplin korku değildir, çocuğun kendini sınırlandırmayı öğrenmesidir.” diyen Sayar, ailelerin baskı yerine anlayış ve rehberlik temelli bir yaklaşım sergilemesinin çocuklarda hem akademik hem psikolojik başarıyı artırdığını ifade etti.
“Çocuğum neden başarısız”
Çocuklarıyla ilgilenmeyen ailelerin "çocuğum neden başarısız" demekten uzak kalmayacağını ifade eden Sayar, “Öğrencilerin eğitim ve öğretim hayatında ailenin rolü tabii ki çok fazla. Aile ilgi ve alakayı göstermediği takdirde öğrenciler başarı yönünden uzak kalacaktır. Bildiğiniz üzere çok fazla risk faktörü bulunmaktadır. Bunlardan bazıları çocuk zorbalığına bağlı olmakla beraber çocuklarda içe kapanma yaşanmaktadır. Aile çocuğunu her zaman gözlemlemeli, gözetmeli, çocuğun neler yaptığını, kimlerle arkadaş olduğunu, okul başarısında ise hangi derslerde eksik kaldığını bilmeli ve ilgili, alakalı olmalıdır. Yoksa çocuklarıyla ilgilenmeyen aileler genelde ‘Çocuğum neden başarısız? Diğer çocuklar başarılı olurken benim evladım neden başarısız oluyor?’ demekten uzak kalamıyorlar. Ama bildiğiniz gibi özel bir rahatsızlığı olmadığı takdirde iyi bir eğitim öğretim aldığı zaman gelecekte kendini çok iyi bir meslekte bulabiliyor. Ailenin bununla beraber vereceği destek kişileri daha iyi hazırlayabiliyor. Aile içerisinde bir konfor alanı oluşturulup, şiddetin, baskının olmadığı ve daha eşit davranıldığı zaman daha iyi bir başarı elde edilebiliyor. Evin içerisinde disiplinin çok zorlayıcı noktada olmasını istemeyiz. Yani anne ve babanın çocuğuna zorbalığı ilk başta evde başlıyor. Anne ve babanın çocuğa durmadan aşağılayarak veya kötü, argo kelimeler kullanarak bir şey yaptırmasıyla beraber kötü bir süreç başlıyor. Bu noktada disiplin noktasını çok iyi tutturmak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Kaygı ve baskı yerine destekleyici yaklaşım”
Anne babanın verdiği korku ve dayağın disiplin olmadığını vurgulayan Sayar, “Disiplin korku değildir. Disiplin dediğimiz şey, insanın belli ölçeklerde kendini sınırlamasıdır aslında. Ama biz toplumda anne ve babanın vermiş olduğu korkuyu, dayağı disiplin zannediyoruz. Oysa disiplin çok farklı bir şeydir. O yüzden olması gerektiği gibi bir disipline ihtiyaç vardır. Yani çocuğun sizinle rahat bir şekilde iletişime geçebileceği bir çizgi oluşturduğunuz takdirde daha sağlıklı bir birey ortaya çıkacaktır. Ailelerin çocukları üzerine genelde en çok baskının oluşmasına sebep olan şey gelecek kaygısıdır. Gelecekte sahip olunması gereken bir meslek ya da güzel yaşamın temennisi ile alakalıdır. Kaygı seviyesi çok yüksek olduğu zaman çocuğa yansır ve çocukları olumsuz etkileyebilir. Çocuklara güvenli ve rahat bir ortam yaratarak kaygıdan uzak bir çalışma ortamı oluşturulduğunda daha iyi bir başarı elde edilebilir. Avrupa’ya baktığımızda başarının temel nedeni, çocukların kaygıdan uzak ve en iyi oldukları dalda desteklenmeleridir. Çocukların kendi başarılarını takip etmesini sağlamaktır. Çünkü çocuk iyi bir marangozsa desteklenmeli, iyi bir aşçıysa desteklenmelidir. Onların başarılı oldukları alanlar desteklenip ailelerin genel olarak istedikleri doktor, mühendis vb. olmalarına zorlanmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Teknoloji kullanımında yaşa uygun sınırlar konulmalı”

Teknoloji bağımlılığının çağımızın en büyük hastalığı olduğunu dile getiren Sayar, “Ailenin çocuğuna ders dışı rehberlik, bir nevi yol göstericilik ve çocuğun sosyal hayatı dışında sınıflandırmaya giriyor. Biz çocuğa ne kadar destek olabiliriz eğitim öğretimin dışında? Arkadaş ortamında yaşadığı sorunları, zorbalıkları aile içerisinde rahat bir şekilde anlatabilmeli ve anlatabildiği zaman çocuk daha özgüvenli ve daha kaygısız bir şekilde büyür. Teknoloji bağımlılığı, yirmi birinci yüzyılın en büyük hastalığıdır. Günümüz çocuklarında dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu çok fazla artmış durumda. Yirminci ve yirmi birinci yüzyıl arasında yapılan bazı kayda değer araştırmalara bakıldığında, ekran bağımlılığının etkisiyle hastalıkların bile çok fazla arttığına şahit oluyoruz. Ailelerin dikkat etmesi gereken belirlediğimiz birkaç ölçek var aslında. Bir ve üç yaş arasındaki çocuklar kesinlikle ekrana maruz kalmamalıdır. Çünkü bebeklik döneminden üç yaşına kadar çocukların beyni gelişmektedir. Bu yüzden aşırı renk ve ses uyaranlarından uzak durmalıdır. Üç ve sekiz yaşları arasındaki çocukların maksimum 30 dakika olacak şekilde, kontrolü dahalinde ekran izlemelerine izin verilebilir. Sekiz ve on sekiz yaş arasında da kontrollü bir şekilde takip yapılmalı ve bu takip şekli “yaş çarpı dakika” şeklinde olmalıdır. Tabi bununla beraber takip edilerek eğitici belgeseller, ders içerikleri tarzında olmalıdır.” diye konuştu
Son olarak teknolojiden tamamen uzak bir çocuk yetiştirmenin de doğru olmadığını ifade eden Sayar, “Yaşadığımız yüzyıl itibarıyla çocukların teknolojiden, ekrandan tamamen uzak olmasını istemeyiz. Çünkü yaşadığımız çağ, teknolojiyle entegreli bir hayat mecburiyetindedir. Bunun nedeni de tamamen teknolojiden uzak olan birinin ilerleyen yaşlarında teknolojiden bağımsız geliştiğinden akran zorbalığına ve baskıya maruz kalabilmesidir. O yüzden yapılması gerekenleri yapıp, her şeyi belli bir seviyede izin verilerek takip edilmelidir.” dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Elazığ-Bingöl karayolunda meydana gelen kazada, kontrolden çıkan otomobil takla attı.
Şanlıurfa-Akçakale ilçesinde meydana gelen trafik kazasında tır’ın çarptığı otomobilde bulunan bir kişi hayatını kaybetti.
Siirt İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) 2025 yılı genel değerlendirme toplantısı, Siirt Valisi Dr. Kemal Kızılkaya başkanlığında gerçekleştirildi.
Şanlıurfa Evren Sanayi’den Şanlıurfa istikametine seyir halinde olan bir kamyonetin lastiği, şehir girişine yaklaştığı sırada yerinden çıkarak yola fırladı. Lastiğin trafiğe savrulması sonucu kısa süreli panik yaşanırken, sürücünün dikkati olası bir kazayı önledi.