Çocuğa karşı öfke kontrolü nasıl sağlanır?

Kayseri Psikodrama Enstitüsü ve Aile Danışma Merkezi Başkanı Şeref Algur, yaptığı açıklamada, çocuğun sergilediği olumsuz davranışlara müdahale ederken ebeveynlerin öfke kontrolünü kaybetmemesi gerektiğini söyledi.
“Önemli olan öfkeli olmak değil, öfkenin dışarıya nasıl ifade edildiğidir” diyen Algur, ebeveynlerin çocuklarına yönelik dikkat etmesi gereken hususlara değindi.
Öfkenin doğal bir duygu olduğunu belirten Algur, “Öfkeli olup olmamak değil, öfkenin dışarıya nasıl ifade edildiği çok önemli. Çocuğu kafamızda belli normları, belli kuralları, belli sınırları çizerek algılıyorsak; beklentilerimiz çocuktan çok fazla ise veya onu bu doğrultuda şekillendiriyorsak o çocuk belki de daha çok öfke duyabilir.” dedi.
“Öfke güçlü bir duygu sürecidir”
Çocuğa olan öfkenin şiddet eylemine dönüştürülmemesi, bunun yerine içteki öfkenin dile getirilerek ifade edilmesi gerektiğini vurgulayan Algur, şöyle devam etti:
“Öfkenin şöyle bir noktası var: Öfke ceviz kabuğu gibidir, diğer duyguların yaşanmasını engeller, kapatır, diğer duyguların ortaya çıkmasını engeller. Çocuğa olan öfkemizi eyleme dönüştürmek yerine, içimizdeki öfkeyi ifade edebiliriz. Çocukta kendi öfkesini ifade edebilir. Böylece öfkenin kaçınılması gereken, söylenmemesi gereken, bastırılması gereken bir süreç olduğunu değil, öfkenin aslında ifade edilmesi gereken bir süreç olduğunu öğrenmiş olacak çocuk. Dolayısıyla öfke ifade edilmesi gereken temel duygulardan çok güçlü bir duygu sürecidir. O yüzden eğer öfke şiddete, eyleme dönüşüyorsa burada bir problem var demektir, burada kontrol edilemeyen bir nokta var demektir.”
Konuşmasının devamında Algur, “Çünkü öfke eğer eyleme dönüşmeye başlamışsa; olayla, gösterilen tepki arasındaki bağ ve oran bozuluyor demektir. Özellikle gösterilen duygunun olayla ilgili bağlantısı koptuğu zaman, artık karşı tarafı cezalandırmak, karşı tarafa ders vermek, karşı taraftan intikam almak gibi farklı duygu yumağına doğru bütünleşebilir.” ifadelerini kullandı.
“Öfke ifade edilmelidir”
Öfkeyi ifade edebilmeyi ailelerin öğrenip çocuklarına da bu durumu öğretmesi gerektiğini ifade eden Algur, şunları söyledi:
“Öfke ifade edilmelidir. Öfke ifade edilmezse, hep iç dünyamızda biriktirmeye başlarsak o zaman bir takım psikosomatik belirtiler, psikosomatik hastalıklar oluşmaya başlar. Çünkü kişi duyguyu ifade etmez ise bedeni ifade etmeye başlar, bedeni konuşmaya başlar. O yüzden öfke aile içinde ifade edilmeli, ifade edilmediğinde eylem kısmına dönüşmeye başlar. Bu da orantı ve olayla ilgili bağlantıyı koparıp bambaşka sonuçlara neden olabilir.”(İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
İstanbul'da yaşanan ve çevre illerde hissedilen 6,2'lik depremin ardından park ve bahçelere akın eden vatandaşlar, karanlık çökünce büyük oranda evlerine döndü.
Diyarbakır’da “Direniş Önderi Hazret-i Muhammed” temasıyla düzenlenen Mevlid-i Nebi etkinliği hakkında konuşan peygamber aşığı gençler ve çocuklar, etkinliği düzenleyen Peygamber Sevdalıları Vakfına teşekkür ederek Gazze'deki direnişin Hazreti Muhammed'in yolunda olduğunu vurguladı.
İstanbul’da meydana gelen depremin ardından Bursa’da vatandaşlar tedirgin. Binaların dayanıklılığı, kentsel dönüşüm eksikliği ve halkın bilinçsizliği konusunda endişelerini dile getiren Bursalılar, "Her seferinde korkuyoruz ama unutuyoruz. Artık somut adımlar atılmalı." diyerek yetkililere çağrıda bulundular.
Hukuki bir dosyanın 11 yıl boyunca sonuçlandırılamamasına tepki gösteren Avukat Zeki Taşkıran, yetkililere seslenerek, dosyaya bakacak bir mahkemenin bulunmasını talebinde bulundu.