31 Mayıs 2022'de İnegöl Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren bir orman işletmesinde yaşanan kazan patlamasında eşi vefat eden Elif Hiçyılmaz (19), bir yıldan fazladır devam eden davanın artık son bulmasını, firmanın mağduriyetini gidermek adına tazminat ödemesini istedi.
Devam eden davanın iddianamesinde; söz konusu firmanın kazan bölümünde yaşanan sızıntı, aynı gün firma çalışanlarından biri tarafından öğrenildiği, durumun çekilen bir video ile yöneticilerin de içerisinde olduğu bir Whatsapp grubundan paylaşıldığı belirtiliyor.
Meydana gelen sızıntıdan bir gün sonra sızıntının yaşandığı bölümde izolasyon sökümü yapan Aydın Toprak, Bünyamin Hiçyılmaz ve Ömer Coşğun, yaşanan patlama sonucunda hayatını kaybetmişti.
Olay sonrasında firma ile davalık olan Bünyamin Hiçyılmaz'ın eşi Elif Hiçyılmaz, hiçbir şeyin mağduriyetini gideremeyeceğini ancak devam eden davanın artık sona ermesini, firmanın vereceklerini iddia etiği tazminatı ödemesini talep etti.
İstanbul'da hayırseverlerin desteği ile kiraladığı dairede 1 yaşındaki kızı ile birlikte yaşam mücadelesi veren Hiçyılmaz, alacağı tazminat ile kızına bir gelecek kurmak istiyor.
Eşi 7 gün yoğun bakımda kalıp vefat etmiş
Yaşadığı mağduriyet ve devam eden dava ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Elif Hiçyılmaz, "Eşimle birlikte Bursa İnegöl'de yaşıyorduk. Eşim orada 1.5 sene çalıştı. Eşim işe gittikten yarım saat sonra hastaneye kaldırıldığını duydum. Biz de can havliyle hastaneye koştuk. 7 gün boyunca yanık ünitesinde yoğun bakımda kaldı. Ağır yanıkları vardı. Yüzde 95 yanık olarak hastaneye kaldırılmıştı. Her gün organ iflası gerçekleştiği için kurtarılamadı."
"Mağduriyetimizi gidereceklerini söylediler ama mağduriyetimiz giderilmedi"
Hiçyılmaz, "Kazanların bakımı yapılmıyordu. Eşim rahmetli olmadan önce 'bu kazanların bakımı yapılmadığı için büyük bir olay olacak ama kimin başına patlayacağını bilmiyoruz' diyordu. Yaklaşık 6 sene önce yine bu sebeplerden dolayı aynı yerde patlama olmuştu. Kazanların bakımı yapılmadığı için artık buharı dışarı vermeye başlamış. Eşim de işe gittiğinde bu kazanların tamirine başlamışlar. Tamir yaparken kazan patlamış. O süreçte iş sahipleri sürekli 'mağduriyetinizi gidereceğiz, size sahip çıkacağız. Teknik hatalarımız sebebiyle bu olay yaşandı' demelerine rağmen birçok kez polise gidip sürekli ifadelerini değiştirdiler. Mağduriyetimiz hiçbir şekilde giderilmedi." diye konuştu.
"Olan bize oldu"
Olay yaşandığında 6 aylı hamile olduğunu, şimdi 1 yaşında bir kızının olduğunu belirten Hiçyılmaz, "Olan bize oldu, hiç kimseye bir şey olmadı. Verecekleri para da mağduriyetimizi gidermeyecek. Çünkü giden eşimdi ve ben dul kaldım. Bir kızımız var ve babasız büyüyor." şeklinde konuştu.
"Yardım alarak geçiniyorum"
Tazminat davasının önce 7 milyon olarak açıldığını ardından uzlaşı sağlanacak diye 2.5 milyona çekildiğini aktaran Hiçyılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"2.5 milyon tüm aileye verilecekti. Başta uzlaşmak istediler ama o zaman olayın acısıyla uzlaşmak istemedik. Şimdi biz uzlaşmak istiyoruz ama onlar uzlaşmak istemiyor. Tüm aile ile birlikte olmanız gerekiyor diyorlar. Ben aileden ayrıyım. Benim mağduriyetim ayrı, onlarınki ayrı. Ayrı evde yaşıyorum ve geçimim sağlayamıyorum. Yardım alarak geçiniyorum. Ailem ile de görüşmüyorum. Bunu söylememe rağmen ısrarla' tüm aile ile anlaşacağız' diyorlar."
Avukatlarının eşinin ailesiyle bir anlaşmaya varılması ve davanın kısa sürede nihayete ermesi için defalarca görüştüğünü ancak ailenin verilen meblağı kabul etmemesi nedeniyle anlaşmaya yanaşmadığını vurgulayan Hiçyılmaz, eşinin ailesiyle uzlaşmak istediğini, davanın uzamasının hiç kimseye fayda sağlamayacağını, firmanın bu süreçten kar edeceğini ifade etti.
Hiçyılmaz, verilecek olan tazminatın hiçbir şekilde mağduriyetini gideremeyeceğini ancak en azından kızının geleceği için faydalı olabileceğini söyledi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Siyonistlere karşı en etkili silahın boykot olduğunu, boykota ciddi manada önem verilmesi gerektiğini belirten sivil toplum kuruluşu temsilcileri, boykotu sadece bireysel değil devletlerin, kurumların da bir bütün olarak yapması gerektiğini söyledi.
İslam'ın izzetini koruyup savundukları için 90'lı yılların karanlık yapıları tarafından kurulan kumpaslar sonucu 30 yıl zindan hayatı yaşayan Yazar Abdullah Zengin, Şanlıurfa E Tipi Cezaevi'ndeki Medrese-i Yusufiye'de yaşadığı süreci anlattı.
Kaşgar'da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin 91. yıl dönümü ve 12 Kasım 1944 Gulca'da kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin 80. yıl dönümü dolayısıyla Ankara'da 'Doğu Türkistan Sempozyumu' düzenlendi.
HAMAS Hareketi Siyasi Büro Üyesi Usame El Hamdan, Yahya Sinvar'ın şehadetinin ardından hareketin liderlik sorunu yaşamadığını vurgulayarak, "Liderlik Konseyi" kurulması, belirli isimlerin seçilmesi ya da belirli alternatiflerin seçilebileceği yönünde medyada çıkan iddiaları reddetti.