Görme engeline rağmen çocuk yaşta hafız olan Ahmet Sarıkaya, hafızlık yolculuğunda ailesinin ve hocalarının desteğiyle Türkiye’yi uluslararası platformlarda başarıyla temsil ediyor.
Görme engelli Hafız Ahmet Sarıkaya, henüz 9 yaşında başladığı hafızlık yolculuğunu Allah’ın izniyle kısa sürede tamamladığını ve çeşitli ülkelerde Türkiye’yi temsilen Kur’an-ı Kerim okuma yarışmalarına katılarak dünya birinciliği kazandığını belirtti.
Kur’an-ı Kerim'in hayatına derin anlamlar kattığını ifade eden Sarıkaya, İslam’ın kutsal kitabını öğrenmenin ve yaşamanın, bireylere yüksek bir manevi bağlantı sağladığını ve insanları kötülüklerden uzaklaştırdığını dile getirdi.
Sarıkaya, 9 yaşında hafızlık görevine başladığını ve bu süreçte kısa sürede büyük başarılara imza attığını ifade ederek Türkiye’yi temsilen katıldığı dünya Kur’an-ı Kerim okuma yarışmasında birincilik elde etmesinin kendisine büyük bir motivasyon kaynağı sağladığını belirtti.
Hafızlık serüveninin, Kabe imamlarının ve Abdulbasit Abdussamed’in seslerini dinleyerek başladığını vurgulayan Sarıkaya, bu seslerin kendisini derinden etkilediğini, hafızlık sürecinde aileden uzak kalmanın zorlayıcı olduğunu ancak sonrasında ailesinin desteğiyle tekrar yan yana geldiklerini aktardı.
Kur’an-ı Kerim'in, bireylere yalnızca bilgi vermekle kalmayıp aynı zamanda manevi bir yolculuk sunduğunu savunan Sarıkaya, bunun bireylerin ruhsal gelişimlerine katkıda bulunduğunu dile getirdi.
“Kur'an'a ve Kur'an'ı dünyaya sevdirmeye ömrünü adamış bir kardeşinizim”
Sarıkaya, şöyle konuştu:
"9 yaşında, 9 ayda hafızlığımı Allah'ın izniyle ve hocamızın gayretiyle tamamladım. 2013 yılında Hırvatistan'da Türkiye’yi temsilen katıldığım dünya Kur'an-ı Kerim okuma yarışmasında, ezbere okuma dalında dünya birincisi seçildim. Bunun yanı sıra, dünyanın farklı ülkelerinde ülkemizi temsil ettim; İran, Dubai, Bahreyn, Libya, Makedonya gibi yerlerde başarılı oldum. Hafızlığa, Kur'an'a ve Kur'an-ı dünyaya sevdirmeye ömrünü adamış bir kardeşinizim."
“Hafızlık serüvenim, Kâbe imamlarının ve Abdülbasit Abdüssamed'in seslerini dinleyerek başladı”
Sarıkaya, hafızlık serüvenine nasıl başladığını şöyle anlattı:
"Dedem hacdan Kâbe imamlarının kasetlerini getirmişti. Onların hatimlerini dinlediğimde çok etkilendim. Denizli'nin küçük bir yerindeyim ama ta Mekke'deki bir ses bizim evimize kadar geliyor diye düşündüm. Dünya onların Kur'an-ı Kerim okumasını dinliyor. Ayrıca Abdülbasit Abdüssamed'in bir Yasin kaseti elime geçmişti. Meryem Suresi’ni okuması ve Kur'an-ı farklı bir şekilde dünyaya dinletmek beni çok etkiledi. Hafızlık serüvenim, Kâbe imamlarının ve Abdülbasit Abdüssamed'in seslerini dinleyerek başladı."
Hafızlık sürecindeki zorlukları da dile getiren Sarıkaya, "En zorlandığımız şey, annemizden babamızdan uzak olmamızdı. Bir süre Isparta’da ailemden uzakta kaldım ve gurbet yaşadım. Daha sonra Allah nasip etti ve Denizli’ye, ailemin gözetimine daha yakın bir yere intikal ettim. Hafızlığımız da böylece tamamlanmış oldu." dedi.
“Bir sayfada bir ayeti iki veya üç kez dinlediğimde ezberleyebiliyordum”
Ezber süreci hakkında konuşan Sarıkaya, "Özel bir yöntemimiz yoktu. Allah bize özel bir ezberleme yeteneği verdi. Bir sayfada bir ayeti iki veya üç kez dinlediğimde ezberleyebiliyordum. Ayetleri hocam iki-üç defa seslendirirdi, ben de ezberlerdim. Dolayısıyla özel bir yöntem değil, Allah’ın verdiği özel bir yetenekle ezberledim." ifadelerini kullandı.
Hafızlık yolunda kendisine destek olanları da anan Sarıkaya, "Annem, babam ve dedem bu süreçte en büyük destekçilerimdi. Hafızlığa başlamama vesile olan Hacı Mehmet Ali Aygün amcamızın da çok desteğini gördüm." dedi.
“Mescid-i Aksa’da da namaz kıldırdım”
Hafızlık sonrasındaki etkilerini anlatan Sarıkaya, "2011'de Kur'an vesilesiyle katıldığım okuma yarışmasında birinci olarak umreye gittim. Umre ziyaretinde Hacerü'l-Esved’i korumalar eşliğinde ziyaret etme fırsatım oldu. Bu ziyaret, benim için çok özel bir anıydı. Ayrıca Mescid-i Aksa’da da namaz kıldırdım. Kur'an vesilesiyle dünyanın birçok yerinde, iş insanlarının veya sanatçıların belki çok zor erişebileceği saygı ve hürmeti gördüm." ifadelerini kullandı.
“Kur'an okuyan insan ise doğrudan Allah ile muhatap olur”
Kur'an-ı Kerim’in insanlar üzerindeki tesirini vurgulayan Sarıkaya, "Kur'an-ı Kerim, Allah'ın kitabıdır. Bir insan cumhurbaşkanıyla konuşsa, onunla fotoğraf çektirse, özel bir bağ kurmuş olur ve bunu bir övünç kaynağı sayar. Kur'an okuyan insan ise, doğrudan Allah ile muhatap olur; bu, hiçbir şeyle ölçülemeyecek bir ayrıcalıktır. Bu yüzden Kur'an sahipleri kıskanılmalıdır." dedi.
“Namazda Fatiha'yı okumadan namaz olmaz”
Kur'an'da kendisini en çok etkileyen sureler arasında Fatiha Suresi'nin özel bir yeri olduğunu belirten Sarıkaya, "Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha, dua ve istikametin bir arada olması sebebiyle beni çok etkiler. Allah, namazda okunan bu sureyi 'yedi tekrarlanan' olarak nitelendirmiştir. Namazda Fatiha'yı okumadan namaz olmaz. Bu sure hem Kur'an'ın hem de hayatımın başı olmuştur." ifadelerini kullandı.
“Kur'an’ı sevdirmek için çalışarak geçirmek en büyük dileğimdir”
Son olarak uzun ömür temennisinde bulunan Sarıkaya, "Efendimiz (s.a.v.), 'En hayırlınız, ömrü uzun ve ameli güzel olandır' buyurur. Uzun bir ömür, Kur'an yolunda, Kur'an-ı sevdirmek için çalışarak geçirmek en büyük dileğimdir." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Milli piyango ve şans oyunlarıyla ilgili açıklamada bulunan Molla Sinan Ünel, başına “milli” getirilmesinin haram kazanç olan piyango biletini meşrulaştırmadığını vurgulayarak, milli piyango biletlerinin kumarın bir çeşidi olduğunu ifade etti.
Ortadoğu uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Öncer, Batı'nın yüzyıllardır sürdürdüğü sömürge politikalarının sonuçlarını ve Suriye'de yaşanan son gelişmelerin bölgeye etkilerini değerlendirdi.
Narin Güran davasının ikinci duruşması için Diyarbakır Adliyesi önüne gelen adalet arayan Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş, Rojin'nin kesinlikle intihar etmediğini söyleyerek devletten adalet talep etti.
Aileyi korumanın önemine değinen Bursa İl Müftülüğü Vaizi Bekir Şahin, özellikle günümüzde hızla yayılan cinsiyetsizlik ve diğer sapkın akımların aile yapısını tehdit ettiğini söyledi.