Helal akreditasyon nedir, Neden önemli?

Dünyada yaşayan yaklaşık 2 milyar Müslüman nüfusun başta gıda olmak üzere tekstil, eczacılık ürünleri, kozmetik ve hizmetler gibi sektörel olarak çok geniş bir alanda helal ürün ve belgelendirmesine ilişkin ilgi ve talebi giderek artıyor.
Helal ürün veya hizmet üreten firmaların faaliyetlerinin, helal standartlara göre gerçekleştirilen uygunluk değerlendirilme denetimlerinin yapılmasının ardından, hak kazanılması durumunda düzenlenen belgedir. Ürünlerin veya sunulan hizmetin sağlık, içerik, hijyenik açıdan İslami şartlara göre uygunluk kontrolü olarak da tanımlanabilir.
Dünya Helal Birliği Başkanı Ahmet Gelir, konuyla ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
"Her önüne gelen kişi, kendi ürünüm yüzde yüz helal gibi ifadeleri kullanamayacak"
Belgelendirme kuruluşlarının daha önceden bir denetimi olmadığını söyleyen Gelir, "Bunları çalışacak bir kurum lazımdı. SIMIIC 2 standardı çıktıktan sonra 2017 yılında kanunla Ankara merkezli, helal akreditasyon kurumu oluştu. Kısa ismiyle 'HAK' diyoruz. Helal Akreditasyon Kurumu (UDK) dediğimiz uygunluk değerlendirme kuruluşlarının belgelendirme kuruluşlarının denetimlerinden sorumludur. Akreditasyonlarından sorumlu. Artık her önüne gelen kişi ben şurayı denetledim. 'Benimki helal. Hatta benimki daha helaldir. Benimki yüzde yüz helal' gibi ifadeleri kullanamayacak.' Niye? Herkesi eşitledi. Eşitlediği nokta haktır. Helal Akreditasyon Kurumu'nun denetim metotlarıdır." ifadesini kullandı.
"Helal akreditasyon kurumu, ürünler ve hizmetlerdeki hilesizliği kabul etmiyor"
Gelir, "Eğer bir ürünün üzerinde helal yazıyor ise, vatandaşların hemen helal akreditasyon kurumunun sitesine girip bu işaretin ve logonun arkasında bulunan kuruluşun akredite olup olmadığına lütfen baksın. Baktığında akreditasyon kurumunun sisteminde akredite görülüyor ise bu kuruluş gönül rahatlığıyla o ürünü tüketebilir. Çünkü ürünler ve hizmetlerdeki hilesizliği kabul etmiyor sistem. Zararsızlığı kabul ediyor. Zarar olmaması gerekiyor insanın. İslam inancına uygun olmayan hiçbir malzemenin ürünün içine girmesine müsaade etmiyor. Bunu denetleyen yerde uygun değerlendirme kuruluşlarını denetleyen yerde 'HAK' dediğimiz helal akreditasyon kurumudur. Bu meselenin son noktasıdır." diye konuştu.
"Dünya Müslümanlarının ürettikleri ürün ve hizmetlerini ikinci bir denetime tabi tutulmadan, serbest dolaşmasını sağlayacak bir sistem kurulmasıdır"
Müslümanların tükettiklerine dikkat etmelerini gerektiğini söyleyen Gelir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İslam ülkelerinin uygunluk değerlendirme kuruluşlarının bağlı olacağı kendi ülkelerindeki akreditasyon kuruluşlarıyla HAK'ın birbirlerini tanımaları ve dünya Müslümanlarının ürettikleri ürün ve hizmetlerini ikinci bir denetime tabi tutulmadan, serbest dolaşmasını sağlayacak bir sistemin kurulmasıdır. İyi yol alıyoruz. Ama Müslümanların biraz daha tükettiklerine dikkat etmelerini tavsiye ediyoruz." tavsiyesinde bulundu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
64 yıldır terzi mesleğini severek sürdüren 72 yaşındaki Mardinli terzi ustası Ekrem Ayanoğlu “Çok şükür bu meslekte hiçbir zaman rızık korkusu yaşamadım. İnsan iyi niyetle ve dürüstçe çalıştığında her zaman kazancını alır.” ifadelerini kullandı.
Gazzeli çocukların tatil yapamadığını, beslenemediğini ama kalplerini ve beyinlerini imanla besleyerek, şükrederek şehadete yürüdüklerine dikkat çeken Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Söylemez, İslam dünyasının artık birlik olup harekete geçmeleri gerektiğini belirtti.
Mardin’de hasat sezonunun bitmesiyle saman dönemi başladı. Saman işini yapan gurbetçi işçiler mesleğin zor yanlarını aktardı.
Aile Akademisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasin Kuruçay, HÜDA PAR’ın Meclis’e sunduğu kanun teklifinin, devletin dini ve manevi değerleri koruma görevini yeniden hatırlattığını vurguladı. Kuruçay, bu teklifin, toplumun manevi hassasiyetlerine yönelik artan saldırılara karşı önemli ve gerekli bir adım olduğunu belirtti.