İslam takviminin son ayı olan Zilhicce’ye girilmesiyle birlikte, hem hac ibadetinin eda edildiği hem de faziletiyle ön plana çıkan mübarek on gün başladı.

Siirt Müftülüğü Fetva Kurulu Üyesi Vaiz Murat Nergis, bu günlerin önemine dikkat çekerek tüm Müslümanları ibadete davet etti.

Zilhicce ayının, hac ibadetinin yapıldığı ve Kurban Bayramı'nın da içinde bulunduğu özel bir zaman dilimi olduğunu belirten Nergis, "Zilhicce ayı, hicrî takvimin on ikinci ve son ayıdır. Bu ayın ilk on günü İslam’da son derece kıymetli kabul edilir. Hac ayları Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on günüdür. Hacılar için bu günler menasik ibadetinin yapıldığı dönem olduğu gibi, hacda olmayan Müslümanlar için de yüksek faziletler taşır." dedi.

"Cenab-ı Allah'ın en çok hoşlandığı ibadetler bu günlerde yapılır"

Peygamber Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bu günlerin faziletine dair hadislerine dikkat çeken Vaiz Murat Nergis, şu ifadeleri kullandı: "Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: ‘Allah katında yapılan amellerin en sevimlisi, Zilhicce’nin ilk on günü içinde yapılanlardır.’ Bunun üzerine sahabe soruyor: ‘Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı bu günlerde yapılan amellerden daha üstün değil?’ Efendimiz şöyle cevap veriyor: "Hayır, ancak malını ve canını Allah yolunda verip hiçbirini geri getirmeyen kimsenin cihadı bu amellerden üstündür."

Bu hadisten hareketle Nergis, bu günlerde yapılan hiçbir ibadetin başka zamanlardakiyle kıyaslanamayacak kadar değerli olduğuna vurgu yaptı.

"Bazı alimler, bu on günü Ramazan’ın son on gecesinden üstün görmüştür"

Zilhicce'nin ilk on gününün önemine Kur’an-ı Kerim’de de dikkat çekildiğini belirten Nergis, Allah Teâlâ’nın bu günlere yemin ettiğini hatırlatarak, "Kur’an’da üzerine yemin edilen şeylerin değeri büyüktür. Bazı İslam alimleri, Ramazan ayının içinde Kadir Gecesi bulunmasına rağmen, Zilhicce’nin ilk on gününü daha faziletli görmüşlerdir. Bu da bu günlere ayrı bir önem atfeder." dedi.

"Oruç, zikir, sadaka ve kurbanla bu günleri değerlendirelim"

Zilhicce’nin ilk dokuz günü oruç tutmanın çok büyük sevap kazandırdığına dikkat çeken Nergis, özellikle Terviye (8. gün) ve Arife (9. gün) günlerinde oruç tutmanın önemine değinerek, "Bir hadis-i şerifte, ‘Bu günlerde tutulan bir gün oruç, bir yıl oruç tutmuş gibi sevap kazandırır’ buyrulmuştur. Arife günü tutulan oruç ise geçmiş ve gelecek birer yılın günahlarına kefarettir.” diye belirtti.

Müslümanların bu on günü sadece oruçla değil, tüm ibadet çeşitleriyle değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Nergis, şöyle devam etti: "Bu on günü sadece oruçla değil; tekbir, salavat, zikir, Kur’an tilaveti, sadaka ve kurban kesimiyle ibadet yönünden mümkün olan her çeşit amelle değerlendirmeliyiz. Maddi ve manevi bütün hayır kapılarını aralamalıyız. İnşallah Cenab-ı Allah hepsini kabul eder. Olmazsa bile bir ibadetle O’nun hoşnutluğunu kazanabilmek ne büyük nimettir."

"Güneşin sıcağı, cehennemin ateşinden daha sıcak değildir"

Oruç tutmanın zorluğu konusunda yapılan bazı itirazlara da değinen Nergis, Ramazan’da tutulan oruçların ardından yaz sıcaklarında oruç tutmanın zor olduğunu düşünenlere şöyle seslendi:

"Bazıları diyor ki: “Efendim, Ramazan’da zar zor tuttuk, şimdi bunu da mı tutacağız? Yaz günü, sıcak havada oruç olur mu?” Evet, güneşin sıcağı zordur ama cehennem ateşi daha sıcaktır. Unutmayalım ki bu ibadetler, bizi cehennem ateşinden koruyacak. Bugünün Müslümanları olarak dünyevi anlamda çok rahat yaşıyoruz. Ama ne yazık ki bu rahatlık, İslam’ı yaşama konusunda bizleri geriye itti. Oysa Peygamber Efendimiz ve sahabe efendilerimiz yoklukta, darlıkta, kıtlıkta İslam’ı yaşadılar ve bize örnek oldular. Biz ise bolluk içinde, imkânlara rağmen ne kadarını yaşıyoruz?

Toplumda zaman zaman kullanılan “Günahını bile vermem” gibi sözlerin çok ağır ve yanlış olduğunu ifade eden Nergis, bu tür ifadelerden kaçınılması gerektiğini belirterek şu duayla sözlerini tamamladı: “Rabbim bizleri affetsin ve bu mübarek günleri en güzel şekilde değerlendirmeyi nasip eylesin.” (İLKHA)