"Müslümanların bu katliama çığ gibi tepki göstermesi gerekiyor"

Siirtli vatandaşlar, Yeni Zelanda'daki cami katliamına karşı "demokrasi havarilerinin" sessiz kaldığına dikkat çekerek, haçlı zihniyetine verilecek en güzel cevabın Müslümanların birlikteliğinin olacağını ifade ettiler.
Yeni Zelanda'da 50 Müslümanın şehid olduğu Haçlı terör saldırısına tepki gösteren Siirtli vatandaşlar, insanlıktan nasibini almamış "demokrasi havarilerinin" saldırı karşısındaki sessizliğine dikkat çekti. Vatandaşlar, saldırılar karşısında Müslümanların bir ve beraber olması gerektiğini ifade etti.
İslam ümmetinin bu gibi katliamlardan ders çıkarıp güç birliği sağlaması gerektiğini vurgulayan Siirt Milletvekili Osman Ören, "İslamofobi dediğimiz İslam karşıtlığının Avrupa’da ne denli tehlikeli olduğunu gözümüzle gördük. Bu süreçte bizim yapmamız gereken tek şey, Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde birebirlerine kenetlenmesini sağmaktır. Bizim dinimiz; huzur ve bereket dinidir. İslam’ın terörizm ile hiçbir ilgisi yoktur. Bunların Osmanlıdan kalma İslam’a karşı bir kinleri bulunuyor ve bu şekilde kinlerini kusmaya çalışıyorlar ama Allah’ın izni ile bunu başaramayacaklar." ifadelerini kullandı.
Gönül Elçileri Derneği Başkanı Murat Coşar ise Yeni Zelenda'da yapılan saldırının sadece Müslümanlara değil bütün insanlığa yapılmış bir saldırı olduğunu ifade etti.
Coşar, "Demokrasi havarilerinin tepkilerini bu katliamda göremedik. İnsan hakları orada öldü. Müslüman olunca insan hakları bitiyor mu? Sahile vuran bir balinaya gösterilen duyarlılık 50 Müslüman kanının akıtılmasına gösterilmedi. Bu insanlığın ayıbıdır. Ciğerimiz kan ağlıyor. Charlie Hebdo saldırısında bütün dünya liderleri nereden nereye kadar yürüdüler. Burada ise 50 Müslüman kardeşimiz öldürüldü ama liderler kalkıp da bu kardeşlerimiz için yürümedi. Bundan ders çıkarmamız lazım." dedi.
"Ayasofya’nın da ibadete açılmasını can-ı gönülden bekliyorum"
Yeni Zelenda’da yapılan bu katliamın Müslümanların üzerinde ne kadar büyük bir haçlı seferinin başlatıldığının göstergesi olduğunu belirten Fehmi Yılmaz, "Allah bizleri muhafaza eylesin. Müslümanların uyanık olması gerekiyor. Özellikle Türkiye ve Müslümanların üzerinde büyük bir oyun oynanmak isteniyor. Bu nedenle Ayasofya’nın da ibadete açılmasını can-ı gönülden bekliyorum ve bu saldırıyı da lanetliyor, bir daha olmaması için dua ediyoruz." diye belirtti.
Abdülaziz Kezer ise Müslümanların artık birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini; aksi takdirde saldırıların devam edeceğini vurguladı.
Hasan Algül de saldırılara karşılık Müslümanların yapması gerekenin saldırı değil; gayrimüslimleri İslam'ın güzelliklerine çağırmak olması gerektiğini söyledi.
Algül, "Bütün dünya saldırıya karşı sessiz kaldı. Bütün dünyanın sessiz kalması, bizim de sessiz kalacağımız anlamına gelmiyor. Müslümanların, bu katliama çığ gibi tepki göstermesi gerekiyor. Eğer Müslümanlar bu tür saldırılara sessiz kalırsa bunun devamı da gelecektir. Biz Müslümanlar olarak Ayasofya’da toplanıp birlik ve beraberlik çağrısı yapmamız gerekiyor." şeklinde konuştu. (Murat Orhan- İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
64 yıldır terzi mesleğini severek sürdüren 72 yaşındaki Mardinli terzi ustası Ekrem Ayanoğlu “Çok şükür bu meslekte hiçbir zaman rızık korkusu yaşamadım. İnsan iyi niyetle ve dürüstçe çalıştığında her zaman kazancını alır.” ifadelerini kullandı.
Gazzeli çocukların tatil yapamadığını, beslenemediğini ama kalplerini ve beyinlerini imanla besleyerek, şükrederek şehadete yürüdüklerine dikkat çeken Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Söylemez, İslam dünyasının artık birlik olup harekete geçmeleri gerektiğini belirtti.
Mardin’de hasat sezonunun bitmesiyle saman dönemi başladı. Saman işini yapan gurbetçi işçiler mesleğin zor yanlarını aktardı.
Aile Akademisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasin Kuruçay, HÜDA PAR’ın Meclis’e sunduğu kanun teklifinin, devletin dini ve manevi değerleri koruma görevini yeniden hatırlattığını vurguladı. Kuruçay, bu teklifin, toplumun manevi hassasiyetlerine yönelik artan saldırılara karşı önemli ve gerekli bir adım olduğunu belirtti.