Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanında potansiyel olarak dünyada ilk sıralarda yer aldığını söyleyen Elektrik Yüksek Mühendisi Bünyamin Kurt, mevzuatlardaki engellerin kaldırılıp teşvik verilerek ülkede ihtiyaçtan yüzlerce kat fazla enerji üretiminin yapılabileceğini söyledi.
Yaklaşık 13 yıl Almanya'da kalan ve eğitimini orada tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönen elektrik Yüksek Mühendisi Bünyamin Kurt, ülkede katma değer oluşturma adına çalışmalarına devam ediyor.
Türkiye'nin dünyada yenilenebilir enerji alanında potansiyel olarak ilk sıralarda yer almasına rağmen üretimde çok geride kaldığını belirten Kurt, ülkede uygulanan mevzuatların esnetilerek üretimin önündeki engellerin kaldırılıp insanların güneş enerjisinde elektrik üretmeleri için teşvik edilmeleri gerektiğini söyledi.
Mevzuat düzenlemesi ile sadece çatıların kullanılmasıyla ülkeye yetecek kadar enerji üretilebileceğini kaydeden Kurt, kıraç alanlar, açık arazi ve su yüzeylerinin kullanılmasıyla da ülkenin ihtiyacından yüzlerce kat fazla enerjinin üretilebileceğini, böylece dışarıya bağımlı kalmadan enerji üretimi yapılabileceğini ifade etti.
"Sadece elektrik değil ulaşım ve sanayide kullanılabilecek kadar müthiş bir potansiyel var"
Ülkemizdeki yenilenebilir enerji potansiyeli ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Elektrik Yüksek Mühendisi Bünyamin Kurt, "Yenilebilir enerji dediğimizde, doğada Allah'ın bize hazır olarak sunduğu güneş, rüzgâr, su, jeotermal ve diğer bio enerji çeşitlerinden söz ediyoruz. Bunlar doğada hazır ve ülkemiz müthiş bir potansiyele sahip. Dünyada en iyi potansiyele sahip ülkelerden birisi Türkiye. Bunu iyi değerlendirdiğimizde dışarıdan enerji bağımlılığımızı rahatlıkla yüzde 75 oranında düşürebiliriz. Hatta 15-20 yıla kadar yüzde 100 kendi enerjimizi üretebiliriz. Sadece elektrik değil ulaşımda kullandığımız tüm enerjileri, evlerde kullandığımız doğalgaz yerine ısınma enerjisi, sanayilerde kullanılan tüm enerjileri karşılayabilecek kadar müthiş bir potansiyel var. Yeter ki bu enerjiye yeterli yatırımı yapalım." dedi.
"Almanya'da Avrupa'da milyonlarca kişi bu sistemleri kuruyor"
Bu konuda en iyi örneklerden birisinin Norveç olduğunu söyleyen Kurt, "Şu anda Norveç caddelerinde elektrikli araba benzinli arabalardan çok daha fazla. Bizde elektrikli araba oranı yüzde 1 civarındayken Norveç'te çok iyi bir orana yaklaştı. Avrupa'da elektrikli araç hızlı ilerliyor. Bu senen Çin'de 10 milyona yakın elektrikli araç satıldı. Türkiye'de ise 50-60 bin elektrikli araç satıldı. Aradaki farka baktığınızda yaklaşık 11 kat daha fazla. Bu da demek oluyor ki elektrikli sisteme müthiş bir geçiş var. Yani 21'inci yüzyılın yenilenebilir enerji odaklı elektrik enerjisi. Elektrik enerjisi, şu anda enerji türleri arasında yüzde 20'lik bir orana sahip ama bu zamanla yüzde 50, yüzde 100'e ulaşacak. Bunun en güzel örneklerinde birisi Çin. Doğalgazda da elektrikli ısı pompaları çok yayılıyor. Almanya'da Avrupa'da milyonlarca kişi bu sistemleri kuruyor. Yeni binalarda doğalgazdan daha fazla elektrikli ısı pompaları tercih ediliyor. Ülkemizde ısı pompaları çok tanınmıyor ama zamanla tanınırsa hem çevre dostu bir enerjiden faydalanmış olacağız hem de ekonomik olarak Ruslara bağımlı kalmayacağız. Bu da bizim için gelecekte temiz enerjiyi, yenilenebilir enerjiyi çok iyi değerlendirmemiz gerektiğini hatırlatıyor." diye konuştu.
"Mevzuat değişikliği ve teşvikle üretim arttırılabilir"
Kurt, "Güneş ve rüzgâr o kadar müthiş bir potansiyele sahip ki, ülkemizde ihtiyacımızın yüzlerce katı kadar üretim yapılabilir. Bırakın sahayı, alanı, su yüzeyini, sadece çatılardaki güneş potansiyelini değerlendirsek elektrik enerjimizi karşılayabilecek kadar potansiyel var. Çünkü ülkemizde 12 milyona yakın çatı var. 200 bin Megawatt bir potansiyel var. Buna sahaları, kıraç alanları, su yüzeylerinde 'Yüzer GES' ile potansiyelimizin yüzlerce kat üzerine ulaşabiliriz. Avrupa, ABD, Çin Japonya gibi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bu sistemlerin önünü açmalıyız. Şu anda bazı prosedür, mevzuat sıkıntılarımız var. İnsanlarımızda 'sadece ihtiyacın kadar kur' mantığı hâkim. Avrupa'da ise 'kur kurabildiğin kadar' deniliyor. Hatta devlet bu konuda çok büyük teşvikler veriyor. Kuran kişi isterse ürettiğinin yüzde birini tüketsin geri kalanının devlet satın alıyor. Bu da insanların ciddi yatırım yapmalarını sağlıyor. Örneğin geçen sene Almanya'da 20 bin Megawatt'a yakın bir güneş santrali ile rüzgâr santrali kuruldu. Bu bizim 10-15 yılda yaptığımız bir rakam. Bu konuda çok yavaşız. En az 7-8 kat hızlanmamız gerekiyor. Güneş ve rüzgârda yıllık hedefimiz yaklaşık 5 bin Megawatt. Bunun en az 20 bin Megawatt olması gerekiyor. Bu hızı yakaladığımızda sadece elektrik için değil hem ulaşımda hem sanayide hem de evlerde artık hiçbir yerde dışarıya bağımlılığımız kalmaz." şeklinde konuştu.
"Sadece çatılarda ve küçük tesislerde yılda 10 bin Megawatt üretebilecek kadar yatırım yapabilir"
Mevzuat ile ilgili EPDK'nın tarifeleri normal enerji fiyatlarına çekmesi, böylece insanların gerçek enerji fiyatlarını bilerek üretime teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Kurt, "Devlet şu anda sübvansiyon verdiği için halk elektriğin gerçek fiyatını bilmiyor ve bunun için yatırım yapmıyor. Halkımız elektriğin gerçek fiyatını bilse 3-4 kat fazla fatura ödeyeceğini bileceği için güneş enerjisine yatırım yapar. Şu anda çatılar maalesef 20 yıla kadar anca kendisini, amorti edebiliyor. Ancak gerçek fiyatlar yansıtılırsa devlet hem sübvansiyondan büyük tasarruf sağlar hem enflasyonun artmasını engeller hem de insanlar yatırım yapar. İnsanlarımızın çoğu dövize, faize ya da altına yatırım yapıyor. Eğer mevzuatın önü açılır ve insanlar Avrupa'daki, ABD'deki, Çin'deki gibi muazzam yatırım yapar. Sadece insanlar ülkemizde çatılarda ve küçük tesislerde yılda 10 bin Megawatt üretebilecek kadar yatırım yapabilir. Bu da 10 milyar dolar yatırım demektir. Ülkemiz, dışarıdan 2-3 milyar dolarlık yatırımcı çekmek için büyük haklar, büyük faizler ödüyor." dedi.
"Güneş paneli kurmak bir çanak anten kurmak kadar kolay olmalı"
80 metrekare bir alanda güneş enerjisi üretimi yapmak için 5 bin dolarlık bir bütçeye ihtiyaç olduğunu aktaran Kurt, üretilen enerjinin yüzde 80'inin satılabileceğini, bunun d bir emekli maşı kadar gelir getireceğini ifade eti.
Çatıda eve yetecek kadar enerji üretmek isteyenler için 10-15 metrekarenin yeterli olduğunu söyleyen Kurt, "Avrupa'da insanların kendi ihtiyaçlarından fazlasını üretiyor. Hollanda'da kişi başına düşen güneş santrali sayısı ülkemizdekinin yaklaşık bin 500 katı. Almanya'da Avustralya'da, Avrupa'da hep böyle. Bunu yaptığımızda hem dışarıya bağımlı olmaktan kurtulacağız hm de insanlar yatırım yaparak büyük bir kar elde edecekler. Ülkemizin yenilenebilir enerji konusunda çok hızlanması gerekir. Bu hem bağımlılıktan hem de kirli enerjiden kurtulmak adına önemli. Bunun da yolu mevzuatımızın değişmesidir. Eski enerji bakanımızın dediği gibi bir çanak anten kurmak kadar kolay olmalı. Avrupa'da sadece bilgi vermeniz yetiyor. Çatılarda statik projesi, yangın projesi gibi uygulamalar istenmiyor. Bir çanak anten gibi kurup haber vermesi yetiyor. Türkiye'de de yetki belgeli bir elektrik ustasısın onay vermesi yeterli olmalı ki bu sistem yayılsın." diye konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Televizyon dizileri ve sinema filmleri aracılığıyla toplumda İslam’ın kabul etmediği ilişki türlerinin normalleştirilmeye çalışıldığını belirten Mil-Diyanet-Sen Şanlıurfa İl Başkanı Ömer Çapan, özellikle dizilerde ve filmlerde aile yapısını zedeleyen, ahlaki değerlerle çatışan senaryoların arttığını vurguladı.
Şanlıurfa'da geleneksel bakırcılık mesleğini icra eden ustalar, kışın soğuk hava koşullarına rağmen çalışmalarına devam ediyor.
Şanlıurfa Tüm Emlakçılar Odası (ŞUTEM) Başkanı Selahattin Tokmak, Suriyelilerin tamamının ülkelerine gittiği düşünüldüğünde piyasada çok ciddi hareketlenmelerin yaşanacağını dile getirdi.
Emekli İmam-Hatip Hasan Yenigün, Mekke'nin fethinin Müslümanlar için bir dönüm noktası olduğunu belirterek bugünün zikir ve ibadetle geçirilmesi gerektiğini söyledi.