Uzmanlar uyarıyor: Üniversite ve bölümleri aile değil öğrenci tercih etmeli

Üniversite tercihlerinde dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin konuşan Eğitimci Yazar Erkan Haras, ailelerin çocuklarını kendi istedikleri bölüme tercih etmeye zorlamamaları, çocuğun başarılı olabileceği, sevdiği mesleği tercih etmesine olanak sağlayıp desteklemesi gerektiğini söyledi.
Milyonlarca öğrencinin ter döktüğü Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının açıklanmasının ardından bu kez hem aileleri hem de öğrencileri tercih heyecanı sardı.
Üniversite yerleştirme sürecinde en kritik adımlardan biri olan tercih işlemleri, 1 Ağustos tarihinde başlayacak ve 13 Ağustos tarihinde sona erecek.
Hayatının geri kalanının şekillendirmede büyük rol oynayacak olan üniversite tercihlerine ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Eğitimci Yazar Erkan Haras, ailelerin çocuklarına kendi istedikleri bölümleri dayatmamaları, çocuğun başarılı olabileceğini düşündüğü, sevdiği bölümleri tercih etmesine fırsat vermeleri ve eğitim hayatında kendisini desteklemeleri gerektiğini ifade etti.
"Öğrenci okuyacağı okulu ve bölümü kendi seçmeli"
Sınav maratonunun sonuna geldiğini ve artık tercih sürecinin başladığını belirten Haras, "Artık tercih dönemleri başladı. Çocuğun tercih edeceği bölümle ilgili öncelikle kendisinin bilgi sahibi olması gerekiyor. Hangi bölümü seçeceğiyle, hangi okula gideceğine kendisinin karar vermesi gerekiyor. Bu durumda öğrencilerin kafa olduğunu görüyoruz ve kafaları karışık olan bu öğrencilerin velileri devreye giriyor. Gelen öğrencinin yanında anne ve babası çocuğun hangi okula ve hangi bölüme gideceğini bizden ısrarla tercih etmemizi istiyor. Bu konuda biz her zaman çocuğun tercihinin yapılması noktasında çocuğun yanındayız." dedi.
"Öğrenciler, tercih edecekleri okulları ve bölümleri iyi bilmeli"
Artık puanla değil başarı sırasına göre tercih yapıldığını hatırlatan Haras, "Son birkaç yıldır bazı bölümlere baraj engeli geldi. Mesela 800 bin barajı, 300 bin barajı var. Çünkü bazı bölümler var ki çok fazla yığılma oluyor. Mesela hukuk fakültesi çok fazla tercih edilen bir bölüm olduğu için şişmeler olmaya başladı ve yığılmalar oldu. Bu kadar mezun olan öğrenciyi de istihdam edemedikleri için belli bir baraj ortaya koymaya başlandı. Yeni açılan bölümler şu an için pek yok ama daha çok medyayla ilgili görsel sanatlarla ilgili veya görsellikle ilgili, radyo televizyon ilgili bazı bölümler açıldı. Kimi bölümler ilk mezunlarını verdi. Fakat bu noktada öğrenciler, tercih edecekleri okulları ve bölümleri kendileri iyi bilmeli. Bana sorarsanız bir öğrencinin tercih edeceği üniversitenin bulunduğu şehir, tercih edeceği okulun kampüsünün güzel olup olmadığı, üniversitenin adının duyulup duyulmadığına, başarıların ön planda olup olmadığına bakması gerekir. Başarıları ile ön plana çıkmış bir üniversitenin tercih edilmesi gerekir." diye konuştu.
"Öğrenci, kişisel gelişim ve özgüven için farklı şehirlerde okumalı"
Öğrencinin yaşadığı şehrin dışında bir şehirde okumasının kişilik gelişiminde olumlu katkı sağlayacağını belirten Haras, "Yaşadığı şehrin dışında başka bir şehirde okuması, psikolojik olarak, özgüven olarak, şahsiyetinin gelişimi noktasında olumlu sonuçlanır. Ben İstanbul'da oturan bir öğrencinin İstanbul'da okuması taraftarı değilim. Fakat tercih yaparken öğrenciler genellikle, 'Ankara'ya, Bursa'ya gidip yurt bulamasam, bir ev kiralayıp arkadaşlarımla beraber kalsam, yapacağım masraf yerine burada özel bir üniversitede okurum' diyor. Aile de, 'çocuğum en azından yanımda, gözümün önünde olur' diye düşünüyor. Yıllarca anne babasının yanında büyümüş, annesi yemeğini yapmış, elbisesini ütülemiş, baba harçlığını vermiş bir çocuk sosyal beceri kazanamaz. Ancak bulunduğu şehirden farklı bir yerde okusa, iletişim sağladığı yeni insanlar sayesinde özgüveni gelişir. İstanbul'da, ailesinin yanında kalırsa bu eksikliğini gideremeyecek." şeklinde konuştu.
İyi üniversite ile birlikte iyi ortam ve arkadaş çevresi de önemli
Haras, "Şu an mesleklerde insanların girişken olamamaları ve mesleklerdeki kişilerin başarısız olmalarının en büyük nedenlerinden biri de farklı bir ortamda bulunmamalarıdır. Bence bir çocuğun başarısı, okuldaki aldığı eğitimin dışında dışarıda dahil olduğu sosyal aktivitelerdir. Mesela kaç tane tanımadığı insanla tanışmış, kaç tane mail biriktirmiş, kaç tane telefon numarası almış? Kaç tane sosyal yardımlaşma derneğinde, vakıfta faaliyet göstermiş, kaç insana yardım götürmeye çalışmış? Mesela yaşanan depremlerde, yangınlarda ne kadar etkin rol oynamış? Bunlar bir öğrencinin sosyal gelişimini, zihinsel gelişimini, psikolojik gelişimini olumlu yönde etkiler. Ancak ailesinin dışında hiçbir yerde bulunmamış, akrabalarının dışında hiç kimseyle diyaloğu olmamış, sadece ilkokul, lise arkadaşıyla beraber olmuş bir öğrencinin akademik olarak gelişeceğini düşünmüyorum. O yüzden bir öğrencinin hangi kampüste, hangi üniversitede ve hangi çevrede bulunması gerektiğini kendisi belirleyecek. İyi insanlarla, iyi kişilerle beraber olmak yetmiyor, iyilerden olmak da gerekiyor. İyi olmak yetmiyor, iyilik de yapmak gerekiyor. O yüzden iyi insanlarla, iyilik yaparak, iyi ortamlarda bulunan bir öğrencinin her türlü başarısı artacaktır." dedi.
"Ya sevdiğiniz işi yapacaksınız ya da işinizi severek yapacaksınız"
Ailelerin çocuklarının üniversite tercihlerinde büyük rol oynadıklarını, bunun ileride bazı sorunlar da beraberinde getireceğini vurgulayan Haras, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Biz bu sorunu hep yaşıyoruz. Ailelerle beraber gelen öğrencilerin tercihlerinde yüzde 95 rol oynuyor. Çocuğun sayısalı, matematiği çok iyiyse, aile tıp okumasını istiyor. Oysa çocuk yazılım mühendisliği istiyor. Aile yazılım mühendisliğini beğenmeyip 'bizden bir doktor çıksın' diyerek aslında kendi gururlarını tatmin ediyorlar. Bu, çocuğun değil ailenin gurur duyduğu bir şey oluyor. Çocuğun becerisi hangi noktadaysa ona göre yönlendirmeliyiz. Fakat aile burada ket vuruyor. Mesela çocuk, 'Ben Boğaziçi Üniversitesi'nde şu bölümü okumak istiyorum. Çünkü üniversitenin bir adı var ve bu bölümde de çok başarılı olacağımı düşünüyorum' diyor. Aile ise çocuğun seçtiğini değil kendi istediğini ona seçtiriyor. Veya çocuk İstanbul dışında, örneğin İzmir'de belirlediği bir bölüm okumak istiyor ama aile hem istediği şehre hem de istediği bölüme gitmesini engelliyor. Çocuğa engel olmak tüm yaşantısını olumsuz etkileyecektir. Bugün hepsi için değil ama bir doktora gidip ilgi görmemenin, bir öğretmene gidip ondan verim alamamanın sebeplerinden birisi de budur. Bu tür şikâyetlerle sıkça karşılaşıyoruz. Muhtemelen bu tür insanlar mesleklerini severek yapmıyorlar. Ya sevdiğiniz işi yapacaksınız ya da yaptığını işi seveceksiniz. Parmakları çok uzun ve büyük ele sahip bir öğrenciyi basketbol bir koçuyla tanıştırdığımızda bu çocuk iyi bir basketbolcu olabilir. İleride de ülkesini olimpiyatlarda başarıyla temsil edebilir. Ancak bu çocuğun matematiği iyi diye tıp okumasını istersek ileride çocuğun geleceğini de olumsuz etkileriz ve mesleğinde ulaşabileceği zirveyi de engellemiş oluruz." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Türkiye genelinde art arda yaşanan orman yangınları toplumu derin bir endişeye sürüklerken, Batman Belediyesi İtfaiye Müdürü Bilal Altsoy, yaşanan felaketlerin büyük ölçüde insan kaynaklı olduğuna dikkat çekti. Altsoy, sadece kasıtlı yangınların değil, ihmalkâr davranışların da ormanların yok olmasına sebep olduğunu belirtti.
Uzman Eğitimci Eyüp Konak, üniversite tercih döneminde öğrencilerin puan-sıralama ikilemine düşmeden bilinçli tercihler yapması gerektiğini belirterek, tercih sürecinde yapılacak hataların öğrencilerin geleceğini ciddi şekilde etkileyebileceğine dikkat çekti.
Uyuşturucu kullanımının en büyük sebebinin kötü arkadaş ortamı olduğunu söyleyen vatandaşlar; ailelerin çocuklarını başıboş bıraktıklarını ve verdikleri harçlığın nerede kullanıldığını bilmediklerini ifade ettiler.