Doç. Dr. Bilgili: Paylaşmaya odaklanırken, yaşamın kendisini kaçırıyoruz

Doç. Dr. Alper Bilgili, sosyal medyanın bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendirerek, “Beğenilme ve onay alma isteği doğamızda var, ama sosyal medya bunu başka bir boyuta taşıyarak insan psikolojisi için zararlı bir hale getiriyor.” dedi.
Günümüzde adeta bir “beğeni bağımlılığı” yaşandığını dile getiren Doç. Dr. Alper Bilgili, sosyal medyanın sıradan insan ilişkilerinde olmayan bir imkân sunduğuna dikkat çekti.
Bilgili, sosyal medyanın bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendirerek, “Beğenilme ve onay alma isteği doğamızda var, ama sosyal medya bunu başka bir boyuta taşıyarak insan psikolojisi için zararlı bir hale getiriyor.” ifadelerini kullandı.
“Beğeninin karşılığını hemen ‘like’larla alıyoruz. Üstelik çok daha büyük bir kitleye, hatta tanımadığımız insanlara bile kendimizi beğendirebiliyoruz. Bu kısa vadede dopamin olarak bize dönse de, uzun vadede psikolojimiz ve toplumsal ilişkilerimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.” Doç. Dr. Alper Bilgili, bu olumsuz etkilerden en dikkat çekeninin ise “kıyaslama” olduğunu kaydetti.
Bilgili, kullanıcıların, başkalarının abartılı hatta aldatıcı paylaşımlarını gerçek sandıklarına dikkat çekerek, “Örneğin Utah Valley Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre Facebook kullanıcılarının ciddi bir bölümü diğer insanların kendilerinden daha mutlu bir hayat yaşadığına inanıyor. Missouri Üniversitesi’nde yapılan başka bir araştırmaya göreyse sosyal medya kıskançlık hissini artırıyor. Zaten düşünüldüğünde iki sonucun birbirinden bağımsız olmadığı görülür.” şeklinde konuştu.
Sosyal medya bağımlılık oluşturuyor
Sosyal medyanın bağımlılık oluşturduğuna dair geniş bir literatür bulunduğunu hatırlatan Bilgili, “Gallup araştırmasına göre kullanıcıların yüzde 41’i saatte birkaç kez, yüzde11’i birkaç dakikada bir bildirimlerini kontrol ediyor. Bu bağımlılık tesadüf değil; sosyal medya insan psikolojisinin zaaflarına göre bilinçli olarak tasarlanıyor.” dedi.
Doç. Dr. Alper Bilgili, sosyal medyanın, tüketim alışkanlıklarını yönlendirdiğini belirterek, orada gördüğümüz paylaşımların, tüketim kültürünü sürekli olumlayan bir etki yarattığını vurguladı.
Bilgili, “İhtiyacımız olmasa da oradakiler gibi tüketmek istiyoruz. Sosyal medya sadece tüketimi özendirmiyor, kolaylaştırıyor da. Reklam verenlerin ilgi alanlarımıza erişmesi, uygulama üzerinden bizi tanıyor olması bu sosyal medya uygulamalarını ana akım medyadan çok daha etkili kılıyor. Çünkü firmalar alıcı kitlesini belirleyip bu tür reklamları gerçek muhataplarına ulaştırabiliyor.” dedi.
Minimalizm de gösterişe dönüştü
Sosyal medyada minimalist yaşam tarzına yönelik akımların da popüler olduğuna işaret eden ve buna karşı çıkan Bilgili, “Minimalizm, tüketim kültürüne karşı bir duruş gibi görünüyor. Ama sosyal medyada minimalist yaşamakla övünmek, yeni bir statü aracı haline geldi. Bazıları sahip olduklarını azaltmak yerine, minimalist yaşam videolarında gördüklerini edinmeye başladı. Amaç yine beğeni almak oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal medya platformlarının da kendi dinamikleri olduğuna işaret eden Doç. Dr. Alper Bilgili, “Bu platformlarda aşırı tüketimle veya gösterişçi tüketimle ilgili bir farkındalık uyandırmak teoride mümkün. Ancak platformların beğeni üzerine kurulu olması, bu platformlardaki algoritmaların temelde kâr amacı gütmeleri, bu iyi niyetli eylemlerin kolaylıkla amacından sapmasına neden olabilir. Tabii detaya inildiğinde sosyal medya platformlarının kullandıkları farklı algoritmalar nedeniyle tüketimle ilgili farkındalık oluşturma potansiyelleri arasında da ayrıma gitmek gerektiği söylenebilir. Örneğin Reddit ile Instagram’ı bu anlamda aynı kefeye koymamak gerekir” şeklinde konuştu.
Olumsuz etkilerden korunmak için ne yapılabilir?
Doç. Dr. Alper Bilgili şu önerilerde bulundu:
“Öncelikle sosyal medyayı neden kullandığımızı sorgulamalıyız. Kullanım sınırlarını aktifleştirmek, bazı günleri ‘Dijital Şabat’ ilan etmek faydalı olabilir. Kendimize sosyal medyanın gerçeği temsil etmediğini hatırlatmamız gerekiyor. Bu platformların bizi esir etme stratejileri, kumarhane taktiklerinden davranışsal psikolojiye kadar pek çok araçtan faydalanıyor. Bunlara ilaveten sosyal medyada ne paylaşacağımızı veya kime ne cevap vereceğimizi düşünürken hayatla olan temasımızı yitirdiğimizi hatırlamak gerekir. Aksi takdirde paylaşmaya odaklanırken, yaşamın kendisini kaçırıyoruz. Özetle sosyal medyanın olumsuz etkilerinden kaçınmak sadece ciddi bir irade değil, aynı zamanda zamanımızı, enerjimizi ve dikkatimizi paraya çevirmek için tasarlanmış platformlara karşı bilinçli bir farkındalık gerektiriyor.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Ulaşan ve Erişen Türkiye 2053 Üniversiteler Arası Ar-Ge Fikir Yarışması”nın üçüncü dönem ödül töreninde yaptığı konuşmada, gençlerin yenilikçi projelerine toplamda 4 milyon 922 bin 800 lira destek sağlandığını açıkladı.
Siirt’te 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında tüm çalışanların düzenli olarak almakla yükümlü oldukları iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri sürüyor.
Mevsim geçişlerinde sıcaklık, nem ve güneş ışığındaki dalgalanmaların bağışıklığı zayıflattığını belirten uzmanlar, bu durumun bazı hastalıklara zemin hazırladığını söylüyor.