HÜDA PAR Milletvekili Dinç: Belirlenen asgari ücret bir kişinin bile geçimini sağlamaz!
HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında dün açıklanan asgari ücretle değil bir ailenin, bir kişinin bile geçinmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, 28 bin 75 TL olarak açıklanan asgari ücretin yılın başında açlık sınırının altında kaldığına dikkat çekerek, “Asgari ücret yalnızca bir kişinin değil, bir ailenin insanca yaşayabileceği seviyede belirlenmelidir” dedi.
Dinç, basın toplantısında ayrıca Gazze’de devam eden insanlık krizi ile yapay zekâ kullanımının yol açtığı mahremiyet sorunlarına da değindi.
“Asgari ücret daha yılın başında açlık sınırının altında kalmıştır”
“Asgari ücret bir şahsın değil, bir ailenin geçimi esas alınarak belirlenmelidir” diyen Dinç, mevcut ücretle bir ailenin nasıl geçineceğinin, kiranın nasıl ödeneceğinin ve mutfak ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağının sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Aile yılı vurgularına rağmen açıklanan rakamın bu söylemlerle çeliştiğini dile getiren Dinç, “Asgari ücret meselesi sadece matematiksel bir hesap ve rakam meselesi değildir, bu tartışma değildir. Bu mesele doğrudan insan haysiyetiyle, aile huzuruyla ve hayatın kendisiyle ilgili bir durumdur. Bugün gelinen noktada açlık sınırı 29 bin 828 TL, yoksulluk sınırı ise 97 bin 159 TL olarak açıklanmıştır. Buna karşılık yeni asgari ücret 28 bin 75 TL olarak açıklandı. Yani asgari ücret daha yılın başında açlık sınırının yaklaşık yüzde 6 altında kalmıştır.” diye konuştu.
“İşçinin huzur bulmadığı bir işletmede üretimin de bereketi olmaz”
İşverenlere de çağrıda bulunan Dinç, “Asgari ücret bir tavan değil, bir taban ücrettir. Çalışanınıza bu rakamın üzerinde verilen her kuruş bir yük değil; emeğe hürmet, haneye bereket ve sosyal sorumluluktur. İşçinin huzur bulmadığı bir işletmede üretimin de bereketi olmaz.” dedi.
“Devlet, dar gelirli vatandaşları enflasyon canavarına karşı korumalı”
Devletin dar gelirliyi dolaylı vergiler ve yüksek enflasyona karşı koruması gerektiğini belirten Dinç, şöyle devam etti:
“Devlet işveren ve işçi el ele vermelidir. Fakat bu yük paylaşılırken güçlü olanın değil, haklı olanın yanında durulmalıdır. Sonuç olarak ölçümüz ve talebimiz nettir: Asgari ücret yalnızca bir kişinin değil, bir ailenin insanca yaşayabileceği insani geçim ücreti seviyesine yükseltilmelidir. Bugün asgari ücretli vergiden muaf görünse de çarşıda, pazarda ödediği ağır dolaylı vergiler ve yüksek enflasyon nedeniyle fiilen zaten vergilendirilmektedir. Devlet sadece asgari ücretliyi değil tüm dar gelirli vatandaşların enflasyon canavarına karşı korumalı vergi yükünü sermayeye ve yüksek kazancı yayarak gerçek ve gerçek vergi adaletini tesis etmelidir. Çünkü unutulmamalıdır ki adaletin olmadığı yerde ne kalkınma olur ne de huzur.”

“Dün bombalarla yürütülen katliam, bugün açlık ve barınaksızlık yoluyla sürdürülen başka bir soykırım biçimine dönüşmüştür”
Basın toplantısında Gazze’de devam eden insanlık krizine de geniş yer ayıran Dinç, iki yılı aşkın süredir Gazze’de on binlerce kadın, çocuk ve sivilin katledildiğini hatırlattı. İslam âlemi başta olmak üzere dünya ülkelerinin bu soykırımı durdurmakta başarısız olduğunu ifade eden Dinç, “Gazze’de kış şartlarının ağırlaşmasıyla birlikte her gün bebekler soğuk, açlık ve hastalıklar nedeniyle ölmektedir. Salgın hastalıklar yayılmakta, derme çatma çadırların binlercesi yağışlarla sular altında kalmış durumdadır. Yüz binlerce insanın sığınabileceği hiçbir güvenli alan kalmamışken, siyonist terör rejimi bölgeye, çadır ve temel insani yardım girişini engellemektedir. Dün bombalarla yürütülen katliam, bugün açlık ve barınaksızlık yoluyla sürdürülen başka bir soykırım biçimine dönüşmüştür.” şeklinde konuştu.
“siyonist terör rejimi Gazze’de yıkımı sürdürüyor”
Ateşkese rağmen katliamın sürdüğünü belirten Dinç, “Savaşı durdurmakla övünen garantör ve arabulucu ülkeler, neden ihlallere, soykırımın bu yeni ve sessiz biçimine karşı harekete geçmemektedir? Oysa siyonist terör rejimi Gazze’de yıkımı sürdürmekte, yardımları kısıtlamakta ve sözde 'güvenlik' bahanesiyle sınırlarını genişletmeye devam etmektedir.” dedi.
“Hükümetlere fiili adımlar atılması için baskı uygulanmalı”
Gazze’nin gündemden düşürülmemesi gerektiğini vurgulayan Dinç, “Bu kez bombalarla değil; açlık ve barınaksızlıkla sürdürülen soykırıma karşı meydanlara çıkılmalı, hükümetlere fiili adımlar atılması için kararlı ve sürekli baskı uygulanmalıdır.” çağrısında bulundu.
“Yapay zekâ mahremiyet sınırını aşındırıyor”
Basın toplantısında yapay zekâ kullanımının yol açtığı mahremiyet ve adalet sorunlarına da değinen Dinç, “Yapay zekânın hızla yaygınlaşmasıyla veri güvenliği, artık teknik bir mesele olmaktan çıkmıştır. Toplumun güven duygusunu ve birlikte yaşama zeminini doğrudan etkileyen bir sorun haline gelmiştir. Örneğin bir kişinin sesi ve görüntüsü taklit edilerek ona iftira atılabilmesi, kumpas kurulabilmesi ve bunun çoğu zaman ancak uzun süre sonra anlaşılması hem kişilik haklarını hem de adalet mekanizmasına güveni zedelemektedir. Üstelik insanların ses ve görüntülerin izinsiz biçimde toplanıp yapay zekâ sistemleri için bir havuz gibi kullanılması mahremiyeti aşındırmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Sosyolojik kırılmaya dikkat!
Türkiye’de mutlaka kapsamlı bir yapay zekâ hukukunun oluşturulması gerektiğini ifade eden Dinç, şöyle devam etti:
“Bu durum, dolandırıcılığı ve şantajı kolaylaştırırken, yanlış bilginin hızla yayılıp düzeltmenin gecikmesi, itibarsızlaştırma ve linç riskini artırmaktadır. Türkiye gibi sosyolojik olarak kırılgan toplumlarda, sahte içeriklerle mücadele çok daha fazla önem kazanmaktadır.”
“İzinsiz ses ve görüntü kullanımı açıkça yasaklanmalı”
Sadece cezai müeyyidelerin yeterli olmayacağını belirten Dinç, “Dijital okuryazarlığı güçlendiren bir boyut sağlanmalıdır. Ayrıca izinsiz ses ve görüntü kullanımını açıkça yasaklayan, yapay içeriklere işaretleme yükümlülüğü getiren, mağduru hızlı biçimde koruyacak içerik kaldırma ve delil güvence mekanizmaları kurulmalı; platformlara sorumluluk yüklenmeli ve bu eylemler için etkili yaptırımlar öngören bir çerçeve oluşturulmalıdır.” dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Meclis Genel Kurulu'nda görüşülen 11'inci Yargı Paketi, kabul edildi.
HÜDA PAR tarafından Meclis’e sunulan raporda, Kürt meselesinin şiddetten bağımsız ele alınması gerektiği belirtilerek, hak taleplerinin silahlı yöntemlerle ilişkilendirilmemesi çağrısı yapıldı. Raporda meselenin çözümü için 15 maddelik somut adım çağrısı yapıldı.
HÜDA PAR Denizli İl Başkanı Hacı Şani, 3 ayların ve Regaip Kandili’nin İslam alemi için hayırlara vesile olmasını dileyerek tebrik mesajı yayımladı.