HÜDA PAR Milletvekili Ramanlı: Enerji gibi temel ihtiyaçlarda devlet daha fazla sorumluluk üstlenmeli
HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında kış mevsimiyle birlikte artan enerji maliyetlerine dikkat çekerek devlet desteğinin artırılması talebinde bulundu.
HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında enerji politikaları, özel güvenlik görevlilerinin sorunları, dini değerlere yönelik saldırılar, Sudan'daki insani kriz ve siyonist rejimin Somaliland kararıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Ramanlı, "Enerji gibi temel ihtiyaçlarda, devlet daha fazla sorumluluk üstlenerek destek mekanizmalarını güçlendirmelidir." dedi.
"Kademeli destek modeli vatandaşlarda haklı bir endişe oluşturdu"
Havaların soğumasıyla birlikte artan doğalgaz ve elektrik faturalarının vatandaşları ciddi şekilde endişelendirdiğini belirten Ramanlı, "Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar'ın ocak ayında zam yapılmayacağına dair açıklaması elbette ki sevindiricidir; ancak yıl içinde enflasyon hedefleri doğrultusunda gündeme gelebilecek fiyat ayarlamaları ve doğalgazda kademeli destek modeline geçileceğinin duyurulması, vatandaşlarımızda haklı bir endişe oluşturmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
"Enerji lüks değil, insanca yaşamanın asgari şartıdır"
Devlet desteğinin belirli tüketim sınırlarının üzerinde kalan abonelerden çekilmesinin özellikle geniş aileleri, küçük esnafı, soğuk bölgelerde yaşayan ve daha fazla doğalgaz tüketmek zorunda kalan dar gelirli haneleri mağdur edeceğini belirten Ramanlı, "Bu uygulama sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Çünkü enerji bir lüks değil, insanca yaşamanın asgari şartıdır." dedi.
"Kademeli destek yerine sosyal adaleti gözeten bir fiyatlandırma modeli gereklidir"
"Enerji gibi temel ihtiyaçlarda, devlet daha fazla sorumluluk üstlenerek destek mekanizmalarını güçlendirmelidir." diyen Ramanlı, şu ifadeleri kullandı:
"Kademeli destek yerine; gelir seviyesi, ailedeki birey sayısı, mevsimsel ve coğrafik şartlar esas alınarak, insanı merkeze alan ve sosyal adaleti gözeten bir fiyatlandırma modeli gereklidir."
"Özel güvenlik görevlileri ciddi mağduriyetler yaşıyor"
Özel güvenlik görevlilerinin sorunlarına da değinen Ramanlı, 5188 Sayılı Kanun kapsamında kamu kurumlarından sitelere, hastanelerden okullara kadar birçok alanda görev yapan özel güvenlik görevlilerinin kamu güvenliğini tamamlayıcı önemli bir görev üstlendiğini söyledi.
"Özel güvenlik görevlileri, yetki-sorumluluk dengesi yeniden düzenlenmelidir"
Mevcut uygulamaların çalışma şartları, özlük hakları ve idari bağlılıklar açısından ciddi mağduriyetler doğurduğunu vurgulayan Ramanlı, "Özel güvenlik görevlilerinin ücret, fazla mesai, yıllık izin, bayram ve resmî tatil çalışma esasları ile iş güvenceleri; işveren veya site yönetimlerinin keyfi uygulamalarına bırakılmamalı, açık ve bağlayıcı mevzuat hükümleri ile güvence altına alınmalıdır. Özellikle sitelerde ve toplu konut alanlarında çalışan özel güvenlik görevlileri, tamamen yöneticilerin inisiyatifine bağlı bırakılmakta; bu durum baskıya ve keyfî uygulamalara yol açmaktadır. Mevcut sistemde özel güvenlik görevlileri, yetki-sorumluluk dengesi yeniden düzenlenmelidir." şeklinde konuştu.
Ramanlı, özel güvenlik hizmetlerinin daha etkin ve adil bir yapıya kavuşması için mevcut yasal çerçevenin güncellenmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.
"Bu görüntüler Müslüman bir toplumun kendi evlatlarını kendi değerleriyle buluşturmakta zorlandığına işaret etmektedir"
Dini değerlerin giderek daha kolay alay konusu hâline getirildiğini belirten Ramanlı, şu ifadeleri kullandı:
"Özellikle gençler arasında sosyal medya mecralarında yayılan ve çeşitli ibadetleri küçümseyen içerikler, münferit bir saygısızlık sorunu olarak görülemez. Bu görüntüler, gençliğin inanç ve ahlak kültüründen uzak bir iklimde yetiştiğine, değer aktarımının zayıfladığına ve Müslüman bir toplumun kendi evlatlarını kendi değerleriyle buluşturmakta zorlandığına işaret etmektedir."
"Bu değerlerin toplumsal hayattan çekilmesi vicdani hassasiyetleri aşındırmış bir nesil riskini büyütmektedir"
Meselenin yalnızca hukuki değil, aynı zamanda toplumsal bir problem olduğunu vurgulayan Ramanlı, "Bu bağlamda, dini değerlerin hakarete uğramasına ilişkin daha önce sunduğumuz kanun teklifinin önemini yeniden hatırlatıyoruz. Bu hatırlatmayı sivil toplum kuruluşlarımıza ve aziz milletimize de yöneltiyoruz. Zira bugün saygı gösterilmesinde dahi zorlandığımız bu değerlerin toplumsal hayattan çekilmesi, uzun vadede utanma duygusunu, merhameti ve vicdani hassasiyetleri aşındırmış bir nesil riskini büyütmektedir. Hukuk, bu alana en son, en ölçülü ve en etkili biçimde dâhil olması gereken bir imkândır. Bunların ihmali ise bir toplumsal felakete sebep olacaktır." şeklinde konuştu.
"Sudan topyekûn bir insani felakete sürükleniyor"
Sudan'da yaşananların büyük bir insani felakete dönüştüğünü ifade eden Ramanlı, "Özellikle Hızlı Destek Güçleri (HDK) tarafından kadınlara yönelik cinsel şiddetin sistematik biçimde bir savaş aracı olarak kullanılması, yaşanan trajedinin vahametini açıkça ortaya koymaktadır. HDK çetelerinin uygulamaları; korkutmayı, sindirmeyi ve toplumu çözmeyi hedefleyen bilinçli bir stratejinin parçasıdır. Buna paralel olarak evlerin yağmalanması, mahsullerin ve altın kaynaklarının gasp edilmesi, hastanelerin, su ve elektrik altyapısının kasten yok edilmesi Sudan'ı topyekûn bir insani felakete sürüklemektedir. Sivil halk, temel ihtiyaç malzemelerine ulaşma hakkından sistematik biçimde mahrum bırakılmaktadır." dedi.
"İşlenen bu vahşi suçların failleri cezasız bırakılmamalı"
Uluslararası toplumun gerçek ve sonuç alıcı baskı kurması gerektiğini ifade eden Ramanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşlenen bu vahşi suçların failleri cezasız bırakılmamalı; uluslararası yargı mekanizmaları harekete geçmelidir. İnsani yardımların kesintisiz biçimde ulaştırılması ve güvenli insani koridorların açılması ise acil bir ihtiyaçtır. Ne yazık ki mevcut siyasi arabuluculuk girişimleri yetersiz kalmaktadır. HDK'nın durdurulabilmesi için, bu yapıyı besleyen aktörlerin önünün kesilmesi ve Sudan'ın meşru kurumlarının sahada korunmasına yönelik somut desteklerin sağlanması gerekmektedir."
"Somaliland kararı bölgesel istikrarsızlığı derinleştirir"
siyonist terör rejiminin Somaliland'ı tanıma kararına da değinen Ramanlı, bu adımın Afrika ve Arap coğrafyasında kaos ve bölünmeyi derinleştirmeyi hedefleyen bir siyasetin parçası olduğunu söyledi.
Bu girişimin Kızıldeniz ve Babülmendep Boğazı'nda güvenlik kırılganlığını artıracağını belirten Ramanlı, "Bu noktada İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği'nin tutumunun açık ve net olduğu bilinmektedir; Afrika'nın ve İslam dünyasının sınırları ve egemenliklerinin masa başında yeniden çizilemeyeceği net biçimde vurgulanmıştır." dedi.
"Çatışmaları körükleyen bu politikaların durdurulmasının tek yolu, siyonist terör rejiminin uluslararası alanda izole edilmesidir"
siyonist rejimin yalnızca Filistin için değil tüm bölge ve dünya için bir istikrarsızlık kaynağı hâline geldiğini belirten Ramanlı, "Çatışmaları körükleyen bu politikaların durdurulmasının tek yolu, siyonist terör rejiminin uluslararası alanda izole edilmesidir. Bu bağlamda yapılması gereken, onu diplomatik olarak meşrulaştırmak değil; işgalci ve gayrimeşru bir güç olan siyonist rejimi devlet olarak tanıma kararlarını geri çekmek ve bu yönde kararlı diplomatik misillemeler geliştirmektir. Aksi hâlde kaos, yeni coğrafyalara taşınmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
HÜDA PAR, şehit olan HAMAS komutanları için taziye mesajı yayımladı. Yayımlanan mesajda "Bu aziz komutanlar, kanlarının Filistin halkının kanıyla birlikte aktığını; yürüttükleri mücadelenin Filistin halkının mücadelesinden ayrı olmadığını şehadetleriyle bir kez daha göstermiştir." ifadelerine yer verildi.
Şırnak'ta etkisini artıran kar yağışı sonrası yollarda buzlanma olduğu ve tuzlama ile yol temizliğinin eksik yapıldığı iddiası üzerine açıklama yapan HÜDA PAR Şırnak Merkez İlçe Başkanı Hüseyin Üzen, yetkililere çağrıda bulundu.
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı, Roboski dosyasının yeniden açılması çağrısında bulundu.