Bir annenin yüreği aynı anda kaç kez yanar?
Siyonist rejimin saldırısıyla Gazze'de bir ev yerle bir oldu. Doktor Alaa en-Naccar, çocuk bölümünde hayat kurtardığı hastanede, bu kez sekiz evladının yanmış bedenlerini karşıladı. Henüz enkaz altında olan iki çocuğunun akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.
Gazze'de ateş sadece binaları değil, annelerin kalbini, çocukların düşlerini, bir halkın hafızasını da yakıyor. Siyonist rejimin düzenlediği bir hava saldırısı, çocuk doktoru Alaa en-Naccar'ın evini hedef aldı. Bu saldırı, sadece bir evi değil, sekiz ayrı hayatı aynı anda söndürdü.
Doktor Alaa Al-Najjar, çocuklarının isimlerini özenle seçmiş, her birine sevgiyle bağlanmıştı. Ancak siyonist katillerin vahşi saldırısı, Gazze'deki binlerce aile gibi onun da dünyasını yerle bir etti.
Doktor Alaa en-Naccar, Gazze'deki Nasser Hastanesi'nde çocukları iyileştirmeye çalışan bir hekimdi. O sabah eşi Doktor Hamdi ile birlikte evden çıkıp işe gitti. Eşinin eve dönüşünden sadece birkaç dakika sonra bir füze, yaşadıkları binayı hedef aldı. Sekiz çocuğu şehit oldu, eşi Hamdi yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Henüz enkaz altında olan iki çocuğunun akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.
Saldırının ardından çalıştığı hastaneye gelen Alaa, bu kez doktor değil, bir anne olarak acı içinde çocuklarının yanmış bedenlerini teslim aldı. Meslektaşlarının önünde, günlerce birlikte çalıştığı sedyelerde, bu defa kendi evlatları yatıyordu. Küçük bedenler, kül olmuş defterler, yarıda kalan hayaller…
Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Dr. Munir el-Berş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yaşananları şu sözlerle anlattı: "Alaa'nın on çocuğu vardı, en büyüğü sadece 12 yaşındaydı. Bu bir acı değil, bir felakettir. Bu sadece bir ailenin kaybı değil, insanlığın yüzüne vurulan bir tokattır."
Çocukları Kur'an hafızıydı. Sokaklarda oyun oynayan, defterlerine hayal çizen, evde gülüşen birer canlı hayattılar. Ancak siyonist rejim onları birer rakamdan ibaret gördü. Üstelik bu, sıradan bir ölüm değil; bir annenin gözlerinin önünde çocuklarının bedenlerinin kömüre dönüştüğü bir kıyametti.
Alaa en-Naccar'ın hikâyesi, Gazze'de her gün yaşanan trajedilerin sembolü hâline geldi. Bu yalnızca bir annenin acısı değil; insanlığın sınandığı, sessiz kalan vicdanların ifşa olduğu bir olaydı.
Sağlık Bakanlığı Gazze ofisinin verilerine göre, çocuk ölümleri ve ailelerin yıkımı, bu soykırımın en derin yarası. Doktor Alaa gibi onlarca sağlık çalışanı da bu cehennemin ortasında hem mesleklerini yapmaya hem de kendi acılarıyla baş etmeye çalışıyor.
Dünyanın sessizliği, Gazze'nin çığlığını bastıramıyor. Her yanardağ gibi patlayan saldırılar, çocukların oyunlarını, annelerin umutlarını, bir doktorun hayatını kurtarma çabasını, aniden söndürüyor. Alaa'nın yaşadığı acı, binlerce annenin, babanın, kardeşin acısını özetliyor. Bu savaşta en büyük kayıplar, masum yürekler.
Doktor Alaa'nın acısı, Gazze halkının hikayesinin sadece küçük bir kesiti. Onun çocukları, yıkılan hayallerin, susturulan kahkahaların ve sona eren umutların simgesi oldu.
Bu vahşetin ortasında kalan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar için dünya hala sessizliğini koruyor. Binlerce yetim çocuk, annesiz, babasız büyümeye çalışırken, Gazze'nin üzerine çöken bu karanlık bulutlar her geçen gün daha da koyulaşıyor.
Doktor Alaa'nın hikayesi, Gazze'de yaşanan insanlık dramının özeti; çocuklarını kaybeden bir annenin dayanılmaz acısı, dünya kamuoyunun vicdanına güçlü bir çağrı olarak yankılanıyor. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Kaçakçılar, sıkı kontrolleri aşmak için maden suyundan meyve kasalarına, drone'lardan sahte konteynerlere kadar birçok yönteme başvuruyor. Milyarlarca euroluk pazar, Avrupa'nın güvenliğini tehdit ediyor.
Kıtaları birbirine bağlayan 1,4 milyon kilometrelik fiber ağ, küresel ekonomiden askeri sistemlere kadar tüm dijital yaşamın omurgasını oluşturuyor. Derin sularda süren görünmez rekabet, ABD-Çin gerginliğini yeni bir boyuta taşırken, her bir kablonun kopması uluslararası düzeni sarsabilecek etkiye sahip.
Henüz 22 yaşındayken 1993 yılında işgal tarafından şehit edilen Kassam Tugayları'nın efsanevi komutanlarından İmad Akil, "yedi canı olan maskeli adam" ve "sıfır noktasından çatışmanın mühendisi" olarak anılıyordu.
İşgalci siyonist rejimin 23 Kasım 2001'deki suikastı sonucu şehit olan HAMAS'ın üst düzey askeri komutanı Mahmud Ebu Hanud, işgale yönelik başarılı operasyonları planlaması ve birçok suikast girişiminden kurtulması nedeniyle Filistinliler arasında olağanüstü bir efsane olarak kabul ediliyordu.