Cezayir, Fransa'nın soykırım dolu sömürüsünden 71 yıl önce başlattığı devrimle bağımsızlığına kavuştu
1 Kasım 1954 başlayan ve 7,5 yıl süren bağımsızlık savaşı esnasında Cezayir, Fransa sömürüsünde milyonlarca şehit verdi.
Akdeniz kıyılarından Büyük Sahrâ'nın güney kesimlerine kadar sokulan geniş toprakları ile Afrika kıtasının alan bakımından ikinci büyük ülkesi olan Cezayir, kuzeyde Akdeniz, doğuda Tunus ve Libya, batıda Fas ve Batı Sahrâ, güneydoğuda Nijer, güneybatıda Mali ve Moritanya ile çevrilidir. Resmi adı el-Cumhûriyyetü'l-Cezâiriyyetü'd-Dimukrâtiyyetü'ş-Şa'biyye olan ülkenin başşehri Akdeniz kıyısında Cezayir kentidir. Nüfusu günümüzde 40 milyonu aşan ülkede resmi dil Arapçadır.
Mısır'ın batısında bulunan mağrib ülkelerinden Cezayir tarihi milattan önce 3000'li yıllara uzanıyor. Berberi denilen yerli halkın yaşadığı Cezayir, Akdeniz'e kıyısı olan ve kıyı boyunca verimli topraklara sahip İslam ülkesidir. Bulunduğu konum itibariyle ticaret merkezlerinden olan Cezayir, dönemin büyük devletlerin hedefi oldu. İlk dönemlerde Fenikeliler ve Kartaca devleti tarafından ele geçirilen Cezayir daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgali edilerek Hıristiyanlaştırıldı.
Fransızların karadan ve denizden başlattıkları saldırılara uzun süre direnen Cezayir, 1830'da işgal edildi. Fransa kolonisi kurulan ülke sömürge idaresi tarafından yönetilmeye başlandı. Fransızları hiçbir zaman kabullenmeyen Müslüman Cezayir halkının başlattığı ayaklanmalar her defasından vahşi bir şekilde bastırıldı.
1830'daki işgalden 124 yıl sonra 1 Kasım 1954'te, 1930'daki Fransız sömürgeciliğine karşı Cezayir kurtuluş devrimi patlak verdi. Yaklaşık 8 yıl süren devrim, yaklaşık bir buçuk milyon Cezayirlinin şehit edilmesinin ardından 5 Temmuz 1962'de bağımsızlık ilanıyla sona erdi.
Özellikle 8 Mayıs 1945'te Cezayir'in doğusundaki Guelma eyaletinde yaklaşık 45 bin şehit veren katliamların ardından, sömürgeciliğe karşı silahlı hareketler ortaya çıktı. Hint Yarımadası'ndaki Dien Bien Phu Muharebesi'nde Fransız ordusunun yenilgiye uğraması ve Fransa'nın 1952-1955 yılları arasında bölgeden çekilmesi, dünya çapında kurtuluş hareketlerinin yükselişi ve yayılmasıyla birleşince, Cezayir direnişinin Fransız işgal güçleriyle çatışmalarını tırmandırması için bir fırsat doğdu.
II. Dünya Savaşı'nda önemli rol oynayan Cezayir, 8 Kasım 1942'de İngiliz-Amerikan kuvvetlerinin Kuzey Afrika çıkarmasına sahne oldu ve Cezayir şehri Fransa geçici hükümetinin merkezi haline geldi. 3 Haziran 1943'te kurulan Fransız Millî Kurtuluş Komitesi'nin de (Comité de la Libératione Nationale Française) yerleştiği Cezayir şehri 1944 sonuna kadar Fransa'nın başşehirliğini yaptı.
İkinci dünya savaşı sonrası bağımsızlık hareketleri
İkinci Dünya Savaşından sonra bağımsızlık için yeniden harekete geçen Cezayirliler, mücadele için yeni bir aşamaya geçti. 1945'te düzenlenen törenlerde Cezayir bayrağı taşıyanlara ateş açan Fransız askerleri, Fransızlara göre 15 bin, Arap kaynaklarına göre 45 bin kişiyi katletti. Bununla yetinmeyen Fransızlar, önde gelen Cezayirli isimlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyi tutukladı. Yapılan protestolar ve gösterilen tepkilere rağmen halka baskı uygulayan Fransızlar, göstermelik bazı iyileştirmelere gitse de bu halkı tatmin etmedi.
Kasım 1946'da, o yıl genel afla hapisten çıkan Mesâlî el-Hâc'ın önderliğinde Hareketü'l-İntisâr Li'l-Hürriyyâti'd-Dimukrâtıyye (Mouvement Pour le Triomphe des Libertés Démocratiques: MTLD) adıyla bir örgüt kuruldu. Hizbü'ş-şa'bi'l-Cezâirî'nin bir bakıma devamı niteliğinde olan bu örgütün bünyesinde bir de el-Munazzamatü'l-hâssa (Organisation Spéciale) adlı gizli bir birim teşkil edildi ve bu örgütte yer alan Hüseyin Âyt Ahmed, Ahmed b. Bellâ ve Muhammed Haydar gibi kişiler kurtuluş mücadelesinde önemli rol oynayan isimler oldular.
Direnişle gelen bağımsızlık
Fransızların Cezayir'den çıkmaması ve baskıyı devam ettirmesi nedeniyle mücadelelerini artırarak sürdüren bağımsızlık hareketleri 1950'lere gelindiğinde silahlı mücadele başlattı.
Güçlerini birleştirerek ülkeyi 6 bölgeye ayıran hareketler, silahlı mücadeleyi bütün ülkeye yaydı. Sömürgecilere karşı kurtuluş savaşı veren bütün birlikler Ceyşü Tahrîri'l-Vatanî (L'Armée de Libération Nationale: ALN) adını alırken Munazzamatü'l-lecneti's-sevriyyeti li'l-vahde ve'l-amel de bu mücadelenin siyasî örgütü haline gelerek Cebhetü't-Tahrîri'l-Vatanî (Front de Libération Nationale: FLN) adını aldı.
NATO'nun da desteğini alan Fransa, hava, deniz ve karadan düzenlediği saldırılarla büyük katliamlara imza attı. Vietnam'da yaptığı katliamlarla tecrübe kazanan askerlerle Cezayir'de büyük vahşetlere imza atan Fransızlar, kimi zaman sadece sivillerin bulunduğu yerleşim yerlerinde kokutup sindirme amacıyla katliamlar gerçekleştirirken kimi zaman da yakaladıkları direnişçileri uçaklardan atarak katlediyorlardı. Bununla yetinmeyen Fransa, Müslüman direnişçilere silah yardımı gelmesini engellemek için Akdeniz'de korsanlık faaliyetlerinde bulundu.
1 Kasım 1954 başlayan silahlı mücadeleyle özellikle taşra ve kırsalın büyük kısmında kontrol Cezayirlilerin eline geçerken 19 Eylül 1958'de Kahire'de toplanan Cezayirli liderler bağımsız Cezayir Cumhuriyeti'ni ilân etti. Kurulan geçici hükümetin başkanlığına da Ferhad Abbas getirildi. Yurtdışında çalışmalarını sürdüren geçici hükümet, İslam ülkeleri tarafından tanındı.
1960'a gelindiğinde masaya oturmak zorunda kalan Fransa, bir süre oyalama taktiği uygulayarak bağımsızlık isteklerini soğutmaya çalışsa da halkın topyekun tepkisi Fransızlara geri adım attırdı. Yapılan görüşmeler sonucunda 5 Temmuz 1962'de varılan anlaşmayla Fransa Cezayir'den çekilerek yapılacak referandumun ardından ülkenin bağımsızlığını tanıyacaktı. Yapılan referandumla Cezayir bağımsızlığına kavuşurken, ülkeye yerleştirilen ve kendilerini oranın efendileri gören Avrupalıların büyük çoğunluğu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Silahlı mücadelenin başladığı 1 Kasım 1954 yılından bağımsızlığa kadar süren süreçte bir buçuk milyondan fazla Cezayirli katledilirken, 500 bin Cezayirli evlerinden edilerek Tunus ve Fas'a sığındı. İki milyona yakın nüfusun evsiz kaldığı bu dönemde kamu binaları ve fabrika gibi ekonomik kurumların çoğu yıkıldı. Mücadelenin başladığı dönemde yaklaşık 10 milyon olan Cezayir'in nüfusu işgal bittiği zaman 7.5 milyona gerilemişti. Bu da işgalcilerin nasıl bir soykırıma imza attığını ortaya koyuyor.
Her aileden en az bir kişi hayatını kaybetti
Tarihi bilgilere göre Cezayir'in bağımsızlık mücadelesi verdiği dönemde nüfusu 8-10 milyon civarındaydı. Buna göre Fransız işgal kuvvetleri ülkedeki nüfusun yüzde 15'ini öldürmüşlerdi. Yani her 6,6 kişiden 1 kişi 7,5 yıl süren bir bağımsızlık savaşı esnasında öldürülmüştü. Bu ise her aileden en az bir kişinin hayatını kaybetmesi anlamına geliyordu. Bu ise apaçık bir soykırım niteliği taşıyordu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi'nin (SDAM), "Medine Sözleşmesi: Kapsamı ve Niteliksel Boyutu" başlıklı analizinde, "referansı İslam, mucidi Hazreti Peygamberin olduğu sözleşmenin; İslam’ın ana şemsiye olduğu, gayr-i ahlaki yaşamı ve hukuk ihlalinin çiğnetilmediği; bu insani ve hukuki çerçeveyle kimseye inanç ve yaşam dayatmayan, adalet temelli 'yeni bir toplum' inşasını amaçladığı ve gerçekleştirdiği" vurgulandı.
Avukat Çetin Acu, Konya’da geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen "Narkokapan Konya Operasyonu" hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin en büyük ikinci kapsamlı uyuşturucu operasyonu olarak kayıtlara geçen çalışmada, yaklaşık 450 kişi gözaltına alınırken, bunların büyük bir kısmı tutuklandı.
Mardin Artuklu Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd, Beyaz Saray'ın Gazze planına dair analizlerde bulunarak, "Plan, Gazze’yi üretim tesisleri ve tünellerin imhası programları aracılığıyla 'Silahsız bir bölge' hâline getirmeyi; bağımsız gözlemcilerin denetiminde yürütülecek silahsızlandırma yollarını, 'Geri satın alma' programları ve savaşçıların yeniden entegrasyonunu öngören uygulamaları teklif etmektedir." dedi.