Hindistan-israil ittifakı: İslam dünyasına karşı gizli bir savaş

Keşmir'deki Cemaat-i İslami'nin Dış İlişkiler Müdürü Halid Mahmud Han, Hindistan-siyonist rejim ittifakının tehlikesine dikkat çekerek bunu İslam dünyasına karşı yürütülen gizli bir savaş olarak nitelendirdi.
Keşmir'deki Cemaat-i İslami'nin Dış İlişkiler Müdürü Halid Mahmud Han, Hindistan ile siyonist rejim arasında son otuz yılda derinleşen iş birliğini İslam dünyasına karşı yürütülen gizli ve sistematik bir savaş olarak tanımladı. Mahmud'a göre bu ittifak, sadece ticari ya da askeri alanlarda değil, aynı zamanda istihbarat, medya, güvenlik ve psikolojik operasyonlar üzerinden tüm ümmeti hedef alan kapsamlı bir tehdit oluşturuyor.
Mahmud Han, Hindistan ve siyonist rejim arasındaki bu yakınlığın temelinde ortak bir düşman algısının yattığını vurguluyor. Her iki taraf da İslam coğrafyasındaki direnişi bastırmak, ümmetin stratejik kaynaklarını kontrol altına almak ve bölgesel hâkimiyetlerini pekiştirmek adına yoğun bir iş birliği içinde. Bu bağlamda Keşmir, bu kirli ittifakın bir test sahası hâline gelirken, Filistin'de uygulanan yöntemlerin aynısının Keşmir'de hayata geçirildiği ifade ediliyor.
İran'a yönelik son siyonist rejim saldırılarının da bu iş birliği çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Mahmud Han, özellikle Tahran'daki nükleer altyapıya yönelik hassas operasyonların, ancak içeriden alınan yüksek düzeyde istihbarat desteğiyle mümkün olabileceğine dikkat çekiyor. Bu noktada Hindistan istihbarat servisi RAW'ın rolüne işaret eden Mahmud, Hindistanlı istihbaratçı Kulbhushan Yadav'ın Pakistan topraklarında İran üzerinden yürüttüğü sabotaj faaliyetlerinin, bu derin nüfuzun açık göstergesi olduğunu ifade ediyor.
Mahmud'a göre, siyonist rejim ile Hindistan'ın ortaklığı yalnızca Keşmir ve İran'la sınırlı değil. Bu ittifakın etkileri Pakistan, Türkiye, Körfez ülkeleri ve diğer İslam ülkelerinde de hissediliyor. İki ülke, medya manipülasyonundan istihbarat paylaşımına, gözetim teknolojilerinden eğitim faaliyetlerine kadar birçok alanda koordineli hareket ediyor. Siyonist rejimin Filistin'deki baskı ve yerleşim politikalarının, Hindistan eliyle Keşmir'de birebir uygulanmaya başlandığına dikkat çeken Mahmud, bu sürecin uluslararası kamuoyunca yeterince fark edilmediğini ifade ediyor.
Keşmir'de siyonist rejim yapımı gözetim sistemlerinin kullanılması, demografik yapının değiştirilmeye çalışılması, bilgi paylaşımıyla direnişin bastırılması ve sistematik hak ihlalleri, Hindistan-siyonist rejim iş birliğinin sahadaki yansımaları arasında. Bu gelişmeleri bir model transferi olarak gören Mahmud, aynı taktiklerin diğer Müslüman coğrafyalarda da kullanılabileceği uyarısında bulunuyor.
İslam dünyasına çağrıda bulunan Mahmud Han, bu tehlikeye karşı sessiz kalmanın suça ortak olmak anlamına geleceğini belirtiyor. Müslüman ülkelere şu önerilerde bulunuyor: MOSSAD ve RAW'a bağlı ajanların tespiti ve etkisiz hâle getirilmesi, Hint vatandaşlarının özellikle teknoloji, yardım ve danışmanlık alanlarındaki faaliyetlerinin sıkı denetime alınması, İslam ülkeleri arasında bağımsız bir istihbarat paylaşım sisteminin kurulması ve nihayetinde Hindistan'la tüm ilişkilerin gözden geçirilerek, gerektiğinde boykot politikalarının uygulanması.
Sonuç olarak Halid Mahmud Han, İslam dünyasının karşı karşıya olduğu bu tehdidin farkında olması ve birleşik, kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguluyor. Ona göre İran'da yaşananlar, Keşmir'de devam eden işgal ve Filistin'de süren zulüm; aynı merkezden yönlendirilen, ümmeti içeriden çözmeyi hedefleyen bir stratejinin parçası. Mahmud Han'ın sözleriyle: "Bu savaş, sadece İran ve Keşmir'de değil; tüm İslam coğrafyasında devam ediyor. Direniş, bilinç ve birlik bu savaşın tek cevabıdır." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Siyonist rejim, Gazze’de açlığı artık gizlemiyor, resmi bir savaş doktrini haline getirdi. Bu acımasız kuşatma, milyonlarca Filistinliyi ekmek, su ve ilaçsız bırakıyor.
İşgalci ABD'nin yedi stratejik bombardıman uçağıyla İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırı, Tahran'ın derinlemesine tahkim edilmiş yapıları karşısında başarısız oldu. İran kaynakları, hayati ekipmanların önceden tahliye edildiğini ve altyapının büyük ölçüde sağlam kaldığını açıkladı.
İran İslam Cumhuriyeti'nin işgal altındaki topraklara yönelik füze ve SİHA saldırıları, siyonist yerleşimcilerin psikolojisinde ciddi bir çöküşe yol açtı. Sözde "vatan" dedikleri coğrafyada kök salamamış, aidiyet ve dirençten yoksun işgalciler, birkaç patlamayla valizlerini toplayarak kaçma yarışına girdi.