ANFİDAP: Trump’ın Gazze planını ve işgalci israilin soykırım politikasını şiddetle lanetliyoruz

Ankara Filistin Dayanışma Platformu tarafından, Gazze'yi işgal planına karşı, işgal çetesinin işbirlikçisi ABD Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi yapılarak basın açıklaması okundu.
7 Ekim 2023 tarihinde işgalci siyonistlerin yaklaşık yüzyıllık işgallerine karşı başlatılan Aksa Tufanı Hareketi sonrası, Amerika ve emperyalist ülkelerin desteğiyle işgalciler, özellikle Gazze'de genelde ise tüm Filistin'de soykırım uyguladı.
15 ay boyunca Filistin'de yapılan hunharca katliamların ardından hiç yılmadan direnen mücahitlerle ateşkes anlaşması yapmak zorunda kalan siyonistler, büyük destekçileri ABD'nin yeni seçilen başkanı Trump ile Gazze'yi işgal planı yapıyor.
Gazze'yi işgal planı yapan Trump ve Netenyahu, işgal çetesinin işbirlikçisi ABD Büyükelçiliği önünde, Kudüs sevdalısı halk tarafından tel'in edildi.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde bir araya gelen Ankaralılar, Gazze işgal planını, siyonist işgal rejiminin katliam ve soykırım ortağı ABD Büyükelçiliği önünde yaptıkları basın açıklamasıyla protesto etti.
Sık sık tekbirlerin getirildiği ve sloganların atıldığı basın açıklaması, Ankara Filistin Dayanışma Platform (ANFİDAP) adına Ankara Peygamber Sevdalıları Derneğinden Hukukçu Hasan Bozdaş, tarafından okundu.
Bozdaş, "On yıllardır Filistin topraklarında işgal, zulüm ve katliamlara imza atan vahşi siyonist israil, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de bir soykırım gerçekleştirmektedir. Bu soykırımda, büyük çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu 60 binden fazla Filistinli şehit edilmiş, enkaz altında kalan on binlercesinin akıbeti ise meçhul kalmıştır. israil, bugüne kadar imza attığı hiçbir uluslararası sözleşme ve antlaşmaya sadık kalmadığı gibi, 15 Ocak’ta HAMAS ile varılan ateşkes mutabakatını da açıkça ihlal etmektedir. Bu mutabakatın temel şartlarından biri olan insani yardımların dahi Gazze’ye ulaştırılması israil tarafından engellenmektedir. Gıda, barınma desteği, jeneratörler ve hatta tıbbi malzeme ve ilaçların girişine mâni olunmaktadır. israilin uyguladığı bu abluka, yalnızca temel insani ihtiyaçları değil, aynı zamanda yaralıların tedavi edilmesini ve hastaların hayatta kalmasını da imkânsız hâle getirmektedir. Bu durum, yalnızca bir ateşkes ihlali değildir, aynı zamanda uluslararası hukukun ve insan haklarının açıkça çiğnenmesidir. Bu vahşet karşısında çıldırması gereken dünya kamuoyu ve insan hakları kurumları uyuklarken, emperyalist-siyonist ittifakın ortakları ise soykırımı açıkça desteklemeye devam etmektedir." dedi.
"ABD’de başkanlar değişir, söylemler değişir ancak zulüm düzeni asla değişmez"
ABD'nin, siyonist işgalcilerin en büyük destekçisi olarak, bu soykırımın da en büyük ortağı olduğunu aktaran Bozdaş, "Küresel emperyalist düzenin baş aktörü olan Büyük Şeytan, hedef ve planlarını adım adım hayata geçirirken, kan ve yıkım üzerine kurulu politikalarını farklı yüzler aracılığıyla sahnelemektedir. ABD’de değişen başkanlar, aslında değişmeyen bir düzenin sadece yeni maskeleri olmaktan ibarettir. Daha önce Biden yönetimi, 'bunakça gaflar' arkasına saklanan, ancak aslında son derece planlı ve sistematik bir şekilde yürütülen politikalarla Gazze’yi kan gölüne çevirmişti. Şimdi ise Trump üzerinden yeni bir senaryo devreye sokulmaktadır. 'Çılgın' söylemlerle süslenen ancak arkasında derin hesaplar barındıran bu plan, ABD’nin Filistin topraklarını tamamen kontrol altına alma hedefinin bir parçasıdır. Trump’ın, Gazze’yi 'devralma' ve Filistinlileri yerinden etmeye yönelik söylemleri, emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabalarının açık bir göstergesidir. Bu söylemler, bir kez daha şu gerçeği gözler önüne sermektedir: ABD’de başkanlar değişir, söylemler değişir ancak zulüm düzeni asla değişmez." ifadelerine yer verdi.
"İlhak rüyaları görenler, bu direnişin çelikten iradesi karşısında hezimete uğramaya mahkûmdur!"
Açıklamanın devamında Bozdaş, şunları aktardı: "Fakat Trump ve onun gibiler şunu iyi bilmelidir: Gazze, yıkılmış şehirlerin, bombalanmış sokakların, açlığa mahkûm edilen çocukların ötesinde, bir direniş sembolüdür! Bu topraklar, parayla, baskıyla, zulümle teslim alınamaz! Filistin halkı bedel ödeyerek, kanlarıyla, canlarıyla buraya ait olduklarını ispatlamıştır. İlhak rüyaları görenler, bu direnişin çelikten iradesi karşısında hezimete uğramaya mahkûmdur! Nitekim Gazze halkı, 15 aydır işgale boyun eğmeyeceklerini, topraklarını terk etmeyeceklerini verdikleri ağır bedellere rağmen tescil etmiştir. Bu direniş, onların varoluş mücadelesidir; geçici bir öfke değil, nesilden nesile aktarılan sarsılmaz bir bilinçtir. Trump’ın bu cesareti nereden aldığı ise açıktır! İslam dünyası sustukça ya da boyun eğdikçe, emperyalistler ve Siyonistler azgınlaşmaktadır! Kınamalar, diplomatik nezaket cümleleri, göstermelik çağrılar… Hepsi nafile! Zulmün karşısında suskun kalanlar, zulme ortak olmaktan öteye geçemeyecektir."
"Devam eden soykırıma engel olmamak da bir insanlık suçudur"
Bozdaş, "Trump, 15 Şubat’ta Gazze’yi 'cehenneme çevireceğini' ilan ettiğinde, İslam İşbirliği Teşkilatı ancak 27 Şubat için 'olağanüstü' toplantı kararı alabildi! İşte bu, utanç tablosunun kendisidir, ataletin en somut göstergesidir. Gecikmiş ve etkisiz diplomasi, işgalcilere cesaret, Filistin halkına yalnızlık getirmektedir. Filistin kınama metinleri ile değil, fiili adımlarla zulümden kurtulabilir! Boykot, yaptırımlar, askeri gözdağı, ekonomik baskılar… Ya zulme karşı dik durulur ya da tarih karşısında mahkûm olunur! HAMAS Gazze’de vazifesini ifa ederken, Türkiye Müslümanları olarak bizler de gündemimizi unutmamalıyız. Türkiye'den israile gidip savaşarak bu soykırıma ortak olanların, insanlığa karşı suçların işlenmesine katkıda bulunanların soruşturulması ve yargılanması geciktirilmemelidir. Bu yöndeki kanun teklifi meclis arşivinde çürümemeli, gündeme alınması keyfiyete terk edilmemelidir. Doğrudan ya da dolaylı, bir soykırıma bilerek ve isteyerek katkı sunan herkes hukuk karşısına çıkarılmalı, hesap sorulmalıdır. Zira halihazırda süren bir soykırıma engel olmamak, üzerine düşeni yapmamak da bir insanlık suçudur; vahşete ihmalen katkı sunmaktır." şeklinde belirtti.
"Trump’ın Gazze planını ve işgalci israilin soykırım politikasını şiddetle lanetliyoruz"
Son olarak Bozdaş, "Bizler, Ankara Filistin Dayanışma Platformu olarak, Trump’ın Gazze planını ve işgalci israilin soykırım politikasını şiddetle lanetliyoruz. Süregelen bir soykırıma engel olmamanın, yeni soykırımları tetikleyeceğini de biliyor, Filistin halkının direnişini desteklediğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Bugün Gazze ve tüm mazlum coğrafyalar için emperyalist-siyonist ittifaka karşı dik durma günüdür." dedi.
Basın açıklamasının ardından Büyük Doğu Akıncıları Derneği Ankara İl Temsilcisi ve Gazeteci-Yazar Tayyar Tercan, MAZLUMDER Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Acar ve AGD Ankara Şube Başkanı Mustafa Koyuncu birer konuşma yaptı.
Yapılan dua ile program, sona erdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
İşgalci siyonistlerin Gazze'deki soykırım savaşında yıkılan hastanelerden Aksa Şehitleri Hastanesi, Yetimler Vakfı tarafından onarıldı.
Eğitimci Fevziye Şenoğlu, Gazze için Adana Amerikan Konsolosluğu önünde devam eden nöbetin 139'uncu gününde "Kudüs ve Kâbe özgür olana kadar mücadelemize devam edeceğiz inşallah." dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazzelilerin topraklarını terk etmesi gerektiği açıklamalarına tepki gösteren STK temsilcileri, söz konusu topraklarda tek bir Müslüman kalıncaya kadar direnişin devam edeceğini vurguladılar.
Filistin'in sözde Devlet Başkanı Mahmud Abbas yönetiminin, konferansa katılımı kontrol altında tutma çabalarının bir parçası olarak "Filistin Ulusal Konferansı" katılımcılarının Doha'ya gitmesini engellediği belirtildi.